- 610 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 52
“Anne ! Tarık fenalaşmış. Yoğun bakıma almışlar. Allah’ ım ne olursun onu bize bağışla. Durmayalım burada. Yanında olmak istiyorum ! Her şey normaldi. Ne oldu birden bire anlayamıyorum. “
Emel Hanım, ağlamaya başlamıştı. Hemen oradan, yoğun bakım ünitesine gitmek üzere yola çıktılar. Hastanede hiçbir yeri bilmiyorlardı. Telaş içinde ve panik halindeydiler. Giderlerken, önlerine çıkan beyaz önlüklü, Doktor olduklarını tahmin ettikleri, otuz otuz beş yaşlarındaki bir kişiye, ağlayarak gidecekleri yeri sordular. Doktor, onların yüzüne baktı ve tarif etmeye çalıştı. Sonra da panik halinde olduklarını anladığından,
“ Hastanız mı var ? Lütfen gelin benimle. Ben, götüreyim sizi. “
Doktorun peşine takılarak, koridorlardan hızla ilerlemeye başladılar. Yoğun bakım ünitesinin önüne geldiklerinde, Doktor, o tarafı işaret ederek ayrılmıştı yanlarından.
Tam o sırada kapının önünde, ağlamaktan şişmiş gözleriyle yere çömelmiş bir vaziyette duran Kamil Beyi gördü Nihal. Ona doğru koşarcasına gitti.
Onları görünce, çömeldiği yerden güçlükle kalktı Kamil Bey. Sanki, on yaş daha yaşlanmış, çökmüştü. Gözleri, kan çanağına dönmüştü.
“ Kamil amca ! Nesi var Tarık’ ın. Ne oldu birden bire. Gayet iyiydi. Çıldıracağım Allah’ ım. İyi mi şimdi ? O’ na bir şey mi oldu. Söylemiyorsunuz, saklıyorsunuz. “
“ Yok kızım, dur sakin ol. Siz indikten sonra ben odadaydım. Uyuyordu. Gözümü ondan bir an olsun ayırmıyordum. Bir ara dalmışım. Onun hırıltılarıyla kendime geldim. Çırpınıyordu yatağında. Çok korktum. Hemen hemşireleri çağırdım. Onlar da telaşlandılar. Oğlum, can çekişiyordu. Ben, hiçbir şey yapamıyordum. Sadece, ağlamaya yetiyordu gücüm. Anlatamam kızım o anları. Sonra ilk müdahaleyi yaptılar. Düzeldikten sonra da buraya getirdiler. Hepsi içeride. O anki panik ile seni aradım. Yapayalnız kalmış ve korkmuştum. Sizden güç kuvvet bulmak için aradım. Bilgi verirler herhalde. Çıkmalarını bekliyorum. Allah, hem benim oğluma, hem de herkesin çocuklarına yardım etsin. O düzelecek. Çok genç ve benim oğlum, her şeyim. “
“ İyileşecek tabii ki Kamil Amca. Lütfen üzmeyin kendinizi. Çok güçlü biri Tarık. “
Emel hanım ise üzüntüden titreyen bacaklarına hakimiyet sağlayamamış ve orada bulunan sandalyelere yığılırcasına bırakmıştı bedenini. Yüzü bembeyaz olmuş, gözlerinden akan yaşlar, acıyan yüreğini serinletmiyor, daha çok yakıyordu.
İçeriden Doktoru çıktı ve Kamil Beyin yanına yaklaştı.
“ Siz Tarık Beyin yakınısınız değil mi ? “
“ Babasıyım Doktor Bey, oğlum nasıl ? İyi mi ? “
“ Korkmayın ! İyi şimdi. Bu durumlar bazen başımıza gelebiliyor. Ameliyattan çıkmıştı. Genel durumu da iyiydi. O yüzden de yatağına aldık. Tansiyonu yükselmiş. Takip altında olmasına rağmen bazen oluyor bu sıkıntılar. Korkacak bir şey yok. Kendine geldi zaten. Bir- iki gün daha kaldıktan sonra odasına alacağız. Sonra da üç gün gibi yatırır, taburcu ederiz. Bu arada, alacağımız doku numunelerini de alalım da bir an önce ne yapacağımıza karar verelim. Lütfen ! Üzülmeyin artık. “
O sırada Nihal, dayanamayarak konuşmalarına katıldı.
“ Doktor Bey, ben de vermek istiyorum doku numunesi. Akrabalık bağım yok ama belli mi olur , belki uyar benim böbreğim. Lütfen ! Benden de alın. Yeter ki Tarık iyileşsin. “
“ Tamam hanımefendi sizden de alırız. Merak etmeyin iyileşecek. Yalnız burada boşuna beklemeyin. Ziyaret yasak. Şimdi benimle gelin, ben evrakları düzenleyeyim. Doku numuneleri için. Bir an önce harekete geçelim. “
“ Tamam Doktor Bey, geliyoruz. “
Dedikten sonra Emel Hanım ile birlikte Doktorun peşinden gittiler. Evrakları düzenleyen Doktor, onları numuneyi alacak üniteye yönlendirdi. Numune alındıktan sonra tekrar Tarık’ ı beklemek üzere soğuk ve sevimsiz o bekleme salonuna indiler. Dakikalar ve saniyeler saat gibi geliyordu onlara. Uzun ve yorucu bir bekleyiş başlamıştı. Kimse konuşmuyor, içlerinden sadece dua ediyorlardı.
Akşam olduğunda Emel Hanım, Nihal’ in geç kaldığının farkına varmıştı. Hiç gitmeye niyeti yoktu .Gözleri ağlamaktan şişmiş ve yüzü solmuştu.
“ Haydi kızım, artık eve git. Mahvoldun. Tarık iyi, onu merak etme artık. Yarın sabah yine gelirsin. Ben de buradayım, Kamil Bey de burada. Haydi yavrum. Kırma beni. “
“ Tamam Anne ! Haklısınız. Nasılsa burada olsam da olmasam da elimden bir şey gelmiyor. Yarın sabah gelirim erkenden. Bir isteğiniz var mı ? “
“ Yok kızım. Sen dinlen ve kendine gel. Selam söyle ailene. “
Kalbi hastanede, bedeni eve gitmek üzere koridoru geçti ve hastaneden çıktı. Gider gitmez yatağa atarak uyuyabilirse uyuyacaktı.
Eve gider gitmez, odasına girdi ve kendini yatağına attı. Ağladı, ağladı ve uyudu kaldı.
Yoğun bakım odasında, gözlerini açtığında, nerede olduğunu anlayamamıştı. Bir sürü alet takılmıştı her tarafına. O anları az çok hatırlamaya başlamıştı. Birden, kendini kötü hissetmişti. Sonrasını hatırlayamıyordu.
Kendini çok iyi hissetti. Hayata yeniden gelmiş gibiydi. İçinden tekrar “ İyileşeceğim “ Dedi. Sonra kızı Melike’ yi gözünün önüne getirdi. Çok özlemişti onu. Sonra da Nihal’ i düşündü.