- 992 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
O'na mektup...
İçin rahat mı? bilmiyorum!
Aslına bakarsan bilmekte istemiyorum.
Henüz küçücük bir kız çocuguyken, ve aşıkken taparcasına terkedildim.
Siz o yaşlarda bezden bebeklerle, misketlerle oynarken ve pamuk şeker rengindeyken yanaklarınız ben, hayat denen acımasız bir gerçekle tanıştırıldım.
Neyse ki; düştüğümde kalkabiliyordum, zaman basıp yaralarıma ve dişlerimi bileyip ayakta durabiliyordum.
İlk terkedilişimde o gözüme kocaman gözüken dünya başıma yıkıldı sanmıştım, oysa üzerime devrilen senin gözümdeki büyüklüğünmüş.
baba..!
Biliyor musun, zor oldu yaşamak, yokluğun değildi zorlaştıran hayatı,
yoksunluğumuzdu
ve biliyor musun onca yıl hep sen diye sarıldım şefkat kisvesiyle acılan kollara.
Günahlarımı al üstüne, ben hala o masum kızım.
Günahım vebalim senin boynuna.
şimdi...
tam da herşeyden vazgeçmişken, öylesine yaşarken artık ve yüreğimi gömmüşken senin katlettiğin gençliğime bir mucize oldu.
Tanrı, çektiğin acılar kadar ödüllendirimiş seni ilahi adaletiyle, ne bir eksik ne de bir fazla.
ben ödülümü aldım,
...ve ezberlerimi bozup, temize çekip yaşanmışlıklarımı senide gömüp geçmişime yepyeni bir sayfaya büyük harflerle yazıyorum şimdi adımı.
yokluğun, benim kaybım değil.
ben sensiz yaşamayı öğrendim, ya sen?
hiç okumayacağın bir yazıdan seslendim sana,
bilmen de gerekmiyor zaten.
Bilmek istesen gitmiş olmazdın, her secimin bir vazgeciş olduğunu biliriz hepimiz.
Sen sectiklerin uğruna iki zar daha at,
bense senin üstüne iki kürek toprak.
YORUMLAR
:(
yapma böyle gülay...
içime sapladığın bıçaktan haberdar mısın?
ki sen her gidene göğsün gerilmiş ve başın dikvaziyette hoşçakal diyebilmeye muktedir bir kadınsın
bu BABA da olsa...
canımsın
Gulay Bulut
şimdi ise bir hiç.
üzülme sen sakın, kıyamam bilirsin.