- 884 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Platonik Aşkım
Sabah erkendi sana kavuşmaya hasret yüreğimin yerinden fırlayacağını hissedişimin unutulmaz anı. Zaten uyutmamıştı; bir yandan son doğum günümde hediyen olan kol saatimin saniye vuruşları öbür yandan atışlarıyla onu dörde katlayan kalp atışlarım yarışıyordu gece boyunca.
Sızı nedir en yalın, o gece tanıdım bir kez daha en derin ve en dayanılmaz şekliyle. Tüm vücudumu; hatta uzun, hiç okşamadığın o siyah saçlarımın köklerine işleyen bir sızı. Hani bıçak kesmez çırpınır "kurbanlık koyun" var ya öyleydim işte. Tüm yara berelerime rağmen sana hasreti bitecek gözlerimin kalbime nakşettiği zevki merhem yapıyorum ağrıyan yaralarıma.
Sabah oluverdi seninle yokluğunda. Sana geliyorum ya; ne ağrı dinler nasihatlerine rağmen asi bedenim ve ne de doktorların tavsiyesi zapt eder beni ve yüreğimi.
Hiç dinlenmeden "hekime" doğru yola koyulmaya çalışıyorum ki gönderdiğin Ak Deniz "Meltem"i avutuyor beni.
Melodilere taş çıkaran sesiyle:
-Sabret ey şanlı yaralım, duyduğun hasreti ben de çekiyorum ancak emanetimsin eminden" dedi.
Uçakların beni her zaman korkuttuğunu biliyorsun. Sadece basit bir korku; yoksa ölüm sadece senden geçici bir ayrılık diye hatırlatır bana kendini. Ancak kalkıştan hemen sonra rota kırılırken sana doğru hiçbir korku, hiçbir endişe, hiçbir tedirginlik; önüne geçemedi yalnızca sana gelmeye doğru yol alan gözlerimin yüreğime damlattığı sevincin. Zira bahar gelecekti seninle. Şen olacaktı "küçeler"i mağrur mağdurların "AZİZ KENT"i, İstanbul renklerin dansını görecekti. Mavinin en Marmara’sına, yeşilin en Anadolu’suna, kahvenin, grinin, karanın en Mezopotamya’sına kavuşacaktı bütün dünyam olan gözlerine değen gözlerim.
Ne vakittir söylemeye cesaretim yoktu. Sinemden akan kandan aldığım cesaret yılların bağrımda açtığı goncaların sadece ve sadece sana ait olduğunu söyletti. Ciğerime işleyen parçaların seni kalbimde anarken ne coşkuyla zikre durduğunu gördüm geceleri Mevleviler misali.
Geldik havadayız, ne bitmek bilmez saatler. 4 saat sanki 4 asır...
Hiçbir şey görünmüyor, hava parçalı güneşli, diğer parçası mı? Onu aşk dehlizinin en aşikâr sarayında sakladım sen en sevgili için. Gökyüzü de ilk andan beri gözlerimde başlayıp sonsuzluğa yol aldı. Senin siluetindi inişe doğru dünyaya çöken, insanlar karınca gibi görünse de cıvıl cıvıldı dünya(m).
Pist yağmur sularını emmiş, liman kumam olacak gelinlik gibi süslü; korkudan ölecektim oracıkta, yoksa ben geç mi kalmıştım?
Aman Allah’ım!
Ellerinde tuttuğun gelin kim?
Duvağını sen mi kaldıracaktın?
Oysa duvağımı senin kaldırmayacağını sana olan sevdam gibi bildiğim halde bu telaşıma, korkuma anlam veremiyorum. Bir kerecik olsun bir küçücük ümit dahi vermediğin, vermeyeceğini de bildiğim halde... Bunca güzelliğimin sence on para etmediğini bilmek niye hafifletmiyor sana olan aşkımı?
Çözemediğim bir bu kalmıştı.
Öylece kaldım ambulanslık bedenimle merdivenlerin başında.
Salonda beklediğini bildiğim için merdivenlerden indim hiç olamadığım "tavus kuşu"n misali.
Gözlerine bakmaya cesareti olmayan gözlerim aradı durdu seni bitmez saniyelerin saatleri bulduğu zmanlarda. Hiç kimseyi görmeden casuslar gibiydim sağa sola bakarken. Ama gözlerinin bana ait olmadığına da adım gibi eminim.
Her an, her yerde, her şeye rağmen gözlerim fark edilmediği halde gözlerini arıyor.
İşte bu sebeple küskünüm gözlerime. Gündüz bakarken beni sarartan gözlerin, gün batınca lacivertin en koyusuydu, hiç sevmediğimiz Fenerbahçe oluverirdi dünyam gönlümce. Ölecektim nerdesin derken aniden ruhumun derinliklerine, gönül kulelerime (ikiz kuleler misali) çarpan klasiğimize dönüşen hem can veren ve hem de can alan o meşhur kahkahaların tatlı bir hülya gibi çöktü üstüme bitmek bilmeyen zevklerle... öylece ayıldım.
Küskünüm işte gözlerime.
Ya sana ölümcül hasta yüreğim.
Hastasın anladık yürek!
Neden onun gözlerine;
Bir yandan yaşatan seni öbür taraftan da öldüren gözlerine,
Üstelik bilerek yanıyorsun!?!
Sen yanmaya devam edeceksin biliyorum
Ve ben de seni seve seve çekmeye...
YORUMLAR
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin.
Sen, öldürüyorken de vuruyorken de güzelsin.
Güzeldir acıdan zevk almak.
Güzeldi yazı. Duygulu, akıcı, sanatlı.
10 numara verecektim buton olsa.
Selamlar.
Engin Tatlıtürk tarafından 1/25/2010 3:00:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet AY 21
Çok teşşekürler ediyorum.
Sağolun, saygıyla.
Muhatabı kimse iyi yakmış sizi Ahmey Bey, bence güzel bir mektup olmuş sanki... İç dökme. Okurken sıkılmıyor insan.
Tebrikler... sevgiler...