- 1319 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bahar
Baharın ilk günüydü.
İnsanın yüreği ve gözleri ısınır bazen bir başka bakışa ve yüreğe. Tatlı bir sıcaklık sarar vücudu. Huzur saklandığı yerden çıkıp gülümser. Bunun adıdır sevmek.
Sevginin temel ayaklarından biri inanmak, biri güvenmek, biri de hoşgörüdür. Her iki taraf da birbirine inanırsa, güvenirse ve birbirini her şartta hoş görürse bu sevgi en güzel haliyle devam eder. Ancak bir tarafın diğer tarafı nasılsa anlamaz yerine koymaması gerekir.
Bir ayağı inancı desteklemeyen sevgi samimi değildir. Her hareketinden şüphe edilen sevgi, en kıymetli olması gerekirken kıymetsiz duruma düşürülür.
İnsanın yapısı ne yazık ki böyledir. İnanmamak, güvenmemek, hoş görmemek bir marifetmiş gibi görülür ve neticede insanın en güzel duygusu, bu duyguyu besleyenler tarafından değersizleştirilir ve biter.
En çok sevdiği yahut en çok seven insan en fazla üzülen insan durumuna gelir, getirilir. İlk başlarda en fazla kıymet verdiğinizdir, en çok sevdiğinizdir, kıymet vereniniz seveninizdir. Ama çok basit bir sebeple karşıdaki insan tam tersi durumuna getirilir.
Aslında sevgi insanı vazgeçilemez yapar. Onsuzluk ölüm gibidir. Bu bir tılsımdır, büyüdür, sihirdir. Bu sihri bozmak yine insanın kendisindedir. Kendinin vazgeçilemez olduğunu bilir ve bütün gayretiyle vazgeçilebilir hale getirir. Dolayısıyla bir kural da gerçekleşmiş olur. Hiç kimse vazgeçilemez değildir.
Sabır ve tahammül en son sınıra gelinceye kadar insan vazgeçilemezliğini korur. Sınır geçildikten sonra da pişmanlıklar, hak vermeler beyinde uçuşur durur.
Yeniden başlamak, sevginin içine korku katar. Yine mi aynı eziyet, aynı cendere, sevgiden kaynaklanan zulüm olacak sorusu bütün cümlelerin ve davranışların sonuna konur.
Bu korku yenilebilir mi derseniz evet derim. Lakin öyle kısa zamanda yenilmeyen bir korku yaşanır. Emin olunca da eski unutulur. Bu dönem en riskli dönemdir. Bazı kararların dönülmemek üzere kesinleştiği zaman işte bu zamandır. Çünkü bu dönemde yapılacak en küçük bir hata, öncekileri de içine alacak kadar büyük olacaktır.
Sevmek aslında sevgiyi olduğu gibi yaşamaktır, öyle olmalıdır. İnsan neden sevdiğinde hata arar, kusur arar, onu ezmeye, ona sahiplenmeye çalışır, sınırlar, kurallar getirir ve bir kafese hapseder bilinmez. Sonra da sen bu kafestesin bakışları atılır. Verilen değer ilk baştaki hale verilmişken, getirilen şekle değer verilmez. Bu sebeple sevgi olduğu gibi, değiştirilmeye çalışılmadan yaşanmalıdır.
Oysa insanın yaşama gücüdür sevgi. Düşüncelerinde ve hareketlerindeki enerjidir, bakışlarındaki çiçektir baktığı her yerde açan. Bu büyülü duyguyu yok etmeye çalışan tek yaratık da insandır. Tabi eninde sonunda kaybeden de o dur.
Sonuç yaşatılması için büyük arayışların ve bekleyişlerin yaşandığı sevgi kaybedilmiş olur.
İnanın, güvenin ve hoş görün sevdiğinizi lütfen.
Sonunda ne siz ne sevdiğiniz insan :” Ama ben seni seviyordum…Neden?” dememelisiniz.
Sevgilerinizi Kaybetmemeniz dileklerimle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.