- 758 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YÜREKTEN YÜREĞE DAMLAYANLAR - 2
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
YÜREKTEN YÜREĞE DAMLAYANLAR -2
ŞEHİT KAMİL LİSESİ
-Ağabey delikanlının adı ne idi.
-Yavuz Selim
-Yavuz Selim’le konuşalım, düşünceleri ne imiş öğrenelim?
Babası;
-Evladım ciğerparem gel yanımıza senin düşüncelerine ihtiyacımız var.
-Geldim babam…
Yavuz Selim; öyle içten “Babam.” Diyordu ki;
Bu ne samimiyet bu ne bağlılık, babası çoban ama kültürlü insan oğluna; “Gel buraya len.” Diye seslenmemişti. Buralarda pek alışık olmadığımız hitap şekli ile oğlunu çağırmıştı.
Adamlar;
-Yavuz Selim kaç kardeşsiniz?
-Bakın emmilerim ben kimsenin sadakası ile okumam, kimsenin bana vereceği bir dilim ekmeği yiyemem. Beni bana bırakın ben bir yıl ara veriyorum. Bir sene okumayacağım. Seneye eğer ekeceğimiz ürün para ederse okuyacağım. Yoksa okumam. Babamla birlikte kalırım. Dağda, bayırda çalışırım.
-Yavuz sen bizi yanlış anladın. Sohbet olsun diye sorduk, kaç kardeş olduğunuzu, hem biz sana iş vereceğiz. Sen o işleri yapacaksın. Alın terinle kazandığınla da okuyacaksın.
-Nerede okuyacağım emmilerim? İlçemizde lise mi var?
-Olsun ilde var. İldeki okula gidersin. İldeki okula gidersen sana okul sonuna kadar yardım ederiz. Sonra da sana vereceğimiz işte iki ay çalışırsın böylece de kimsenin kimseye borcu kalmaz.
-Babam; ben emmilerimin söylediklerini ben pek anlayamıyorum, en iyisi mi biz nineme soralım bunu. O akıllı insandır. İstiklâl harbinde çete reislerine yön vermiş nede olsa.
Babası;
Celeplerin adamlarına döner;
-Siz bize izin verin hele biz bir düşünelim. Nasıl olsa görüşüyoruz. Diyerek adamları yolcu ederler.
Akşam olunca hane halkı toplanır.
Nineye giderler.
Ninesinin avlusunda issot közlemesi yerler. Yavuz Selim; tandır ekmeğini ıslatıp da; közlenmiş issoda sarıp yemeyi çok severdi.
Konuyu nine açar.
Yavuzum eferim sana çağam. Babana yarım edisin. Ananı yalınız bırakmisin.
Sen bize ışık olisin Yavuzum… Mektepte çok iyi dediler senin için. Müdürünle gonuşduydum. Mezerlik başındaki tarlayı satim yavrum. Seni okutcam. Sen tasa etme yavrum. Dayınla da gonuşalım. Babası hele dayısını çağır gele şuraya…
Yavuz öylece hem dinliyor hem de issot közlemesi yiyordu.
-Nine ya … Diyerek söze girdi.
-Söyle Yavuzum
-Nine yarın bi ağıtma bıciği yapsan da doya doya yesem…
-Canımın istediği bıcik olsun, tamam yarın öğlen ben yapar size gelirim.
Ali Rıza dayısı bu arada gelir…
Papa nine söze başlar…
-Ali İrza, Yavuz okuyacak, bu sene bağdaki üzümün parasının yarısını ayırmazsan, mezerlik başındaki tarlayı satacam ona göre.
-Ana üzümler o kadar çok değil…
-Ali İrza…..
Sessizliği Yavuz bozar…
-Dayı sen ninemin dediğini yaparsan, ben de hafta sonlarında gıdiklerini otarırım
-Yavuz benle pazarlık mı edersin?
-Yok dayı… Sen benim dayımsın. Anamın kardeşisin. Haddim değil dayım benim.
- Baban ananın kemerini satıp okutsun baban seni….
-Anlaşıldı Ali İrza, hadi şimdi sen git daha fazla canımı darlandırma… Dedi Ali Rıza’nın anası.
-Okullar ne zaman açılacak Yavuz…
-Haftaya nine…
-Entep’de okur musun evladım.
-…..
-Entep, entep…
O ana kadar susan babası…
-Yavuz Selim; Kahramanlık diyarımız Antep…. Hani kitaplarda okumadın mı?
-Tamam babam.. Okudum da, ders kitaplarında değil, Ayhan ağabeyimin verdiği kitaplardan okudum. Şahin Bey, Şehit Kamil, Karayılanın destanlaştığı Antep… Hani; kundak bebesi ağlayıp da Mehmetçiğin yeri belli olacak diye; bebenin anası “Öl oğul sen ölki Mehmetler yaşasın, Mehmetler yaşasın ki; vatanın bağrında düşman hançer saplamasın.” Diyerek bebesini boğarken bağrını dağladığı Antep… Hani; adamın küçük çocuğunu satarak onun parasıyla mavzer aldığı Antep…
VURUN ANTEPLİLER NAMUS GÜNÜDÜR…
Naralarının ezan seslerine karıştığı Antep…
-Evet evladım… Destan yazan kahramanların diyarı Antep….
Ninesi;
-İşte o kahramanların unutulmaması için, o kahramanların ve atamızın anılması için senin okuman gerek. Entep’de Bibim vardı. O Öldü. Onun çocukları torunları var.
Birisi de orda muallimmiş. Onlardan birsi de müddeyimmiş. Ben onları buldum evladım. Ehmet Efendinin oğlu irfan söyledi. İrfanla haber saldım…
Yarından sonra Entebe gitcez.
- Nine anam hiç konuşmuyor, anam ne düşünür sormadık? Ana sen ne dersin anam benim?
- -Oğul ninen ne derse o olsun oğlum benim. Canımın, evimin direği; sen bana kudret veriyorsun oğlum. Okuman gerek yavrum, okuman gerek. Ben gelemem oralara, sen gelip gidemezsin. Ben burada sensin galacam. Şunu bilecem ki; oğlum adam gibi adam olacak.
- Entep uzak yer…. Arada 600 km yol var….
- O gece sabaha kadar uyumazlar…
Yavuz Selim; Anasıyla babasının arasında sırtını duvara yaslar ayaklarını uzatır. Bir anasının yüzünü öper, bir babasının… Onların saçlarını okşar…
Ertesi gün; sofralarında kahvaltı vardır.
Yavuz’un keyfine diyecek yoktur. Çay içiyor, nasıl keyfi gelmesin. Çay zengin sofrası içeceği. Anası Yavuz için gaygana da yapmış. Yavuz gayganayı beşe böler… Ninesinin akşam verdiği tandırı ıslatır… Tandırların arasına böldüğü gayganaları ayrı ayrı sarar.
Anam bu senin, Babam bu al bu senin hakkın, ağam bu senin, benim canım bacım bu da senin, bu da benim olsun… Diyerek payları herkesin önüne bırakır.
Kedisi karşıda usluca oturmuş seyrediyordu.
-Sana ne oldu öyle, bugün sofraya atlamıyorsun… Diyerek kedisinin yanına gitti. Kedi oynamak bile istemiyordu. Öylece baygın baygın Yavuz Selim’e bakıyordu…
Sen üzülme Pamuk bacım sana iyi bakacak… omzunda dağlara götürür seni… Yılanlar saldıramaz bacıma. Ablası orada olsaydı yılan kelamı edemezdi, ablası küçükken yılan ayağına sarılmış, ablası çok korkmuş senelerce korkunun etkisinden kurtulamamıştı. Onun için ablasının yanında yılandan söz edilmezdi.
…
Ninesi öğlen ağıtma bıciği ile geldi. Yavuz’a akşam söz vermişti. Babası işteydi. Tatil yok dinlenme yok. Ne yapsın adam, çalışacak, evlatlarına aş ekmek getirecekti. Babası mahallenin çobanıydı…
Ertesi sabah erkenden dünkü kahvaltı gibi kahvaltı yaptılar… Sonra veda zamanı….
- Ninesi ineğini önceden satmıştır…
- İlçeye geldiklerinde celep Cevdet’in tükanına urayıp, ineğin parasını aldılar
Celep
- Yavuz nereye?
- - Kahramanlar diyarı Antep’e emmi.
- Yavuz yalnız mı gideceksin?
- -Ninemle gidecem emmi.
- -Tamam Yavuz bizde Antep’e gidecektik. Birlikte gidelim. Otobüs az sonra hareket edecek. Hadi hayırlısı bakalım.
Celep Cevdet Emmi, iki adamı ile Yavuz ninesi ile otobüsteki yerlerini alırlar.
Ertesi gün hepsi birden; bir okulun önünde gelirler…
Yavuz başını yukarı kaldırır…
Tabeladaki yazıyı okur…
ŞEHİT KAMİL LİSESİ…
>>>> DEVAM EDECEK
Celep= Canlı hayvan ticareti ile uğraşan kimse.
İssot = Biber
Papba= Fatma
Çağa= Çocuk
Eferim= Aferin
Mektep= Okul
Mezerlik= Mezarlık
Otarmak= Otlatmak
Bibi= Babanın kız kardeşi.
Muallim= Öğretmen.
Müddeyim = Savcı
Gaygana= Bir tür omlet.
Ağa = Ağabey…
Tükan= Dükkân