- 524 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 50
Hareketleriyle, kırgınlığını belli ediyor fakat ona özlemini de gizleyemiyordu. Onu gördüğüne çok sevinmişti.
“Merhaba Kamil Bey “
“Seni bekliyordum. Eğer vaktin varsa, bir yerde oturalım mı ? “
“ Tamam ama fazla kalamam. Evdekilerin haberi yok. Yine huzursuzluk çıkmasını istemiyorum. “
“ Tamam, fazla oturmayız. Uzun süredir sizi ne arayabildim, ne de gelebildim yanına. Özür dilerim. “
Yan yana fakat hiç konuşmadan, yakınlarda buldukları bir kafeteryaya girdiler. İkisi de konuşmak için acele etmiyor, bakışlarıyla özlemlerini anlatmaya çalışıyorlardı. Suskunluğun ardından,
“ Halime, çok özür dilerim senden. Seni kırdığımın farkındayım. Görüşmeyeli uzun bir süre oldu. Terslikler bir türlü peşimi bırakmadı. Tarık, benim çalıştığım işyerinin sahibi, hem de aynı evi paylaştığım kişi. Onunla tanışmadın sen. Kardeşim kadar değerlidir. O, rahatsızlandı. Şimdi şu anda hastanede. Dükkanın sorumluluğu da üzerime kaldı. Bir taraftan da onu merak ediyorum. İşleri bırakıp gidemiyorum. Aklım sende. Çok bunaldım Halime. Telefonla aramak istemedim. Seni görmek istiyordum. Bugün, erkenden işten çıktım, koştum geldim sana.
Ağabeyin nasıl ? Eskisi gibi mi yine ? Huzursuzluk çıkarıyor mu ? “
“İşin açıkçası, biraz kırgınım sana. Uzun zamandır, ne aradın, ne sordun. Bir hayal gördüğümü düşünmeye başlamıştım. Neyse, sen mazeretini açıkladın. Sorun yok. Senin samimiyetine de inanıyorum. Geçmiş olsun. İnşallah çok önemli değildir hastalığı. Allah şifalar versin. Ağabeyim, o olaydan sonra kendine iş aramaya başladı. Epey bir aradıktan sonra bir iş buldu. Şimdi çalışıyor. Epey bir düzelme var. En azından, işte yoruluyor ve akşamları kahvehaneye çıkamıyor. Kumar alışkanlığını da bu sayede bitirdi. Arada bir içki içiyor ama onu da evde içiyor. Çocuklara bile daha farklı davranıyor. Arkadaşları ile de bağı biraz azaldı. Onlardan çok etkileniyordu. Çevresindeki arkadaşın nasıl oluyorsa, insanın kendisi de aynı hareketleri yapıyor. Onun düzelmesine çok seviniyoruz. İnşallah, eski haline dönmez. Bana da bulaşmıyor artık. Yıllar sonra nihayet bir aile olabildik. Huzurlu ve mutlu bir aile. O kadar özlemişim ki bu havayı. Huzurluyum şimdi. “
“ Çok sevindim Halime. Sabretmek gerekiyor galiba. Boşu boşuna dememiş atalarımız “ Sabrın sonu selamettir “ Diye. Bu arada, seninle konuşmak istediğim bir konu var. Fakat utanıyorum. Delikanlı değilim: Orta yaşın üzerindeyim. Sana hayatımı anlatmıştım. Çok acılar çektim. Bundan sonra mutlu olmak istiyorum. Bundan sonraki hayatımı seninle geçirmek istiyorum. Tanıdığım en harika ve iyi bir insansın. Benimle, fakir ama mutlu bir yuva kurmayı düşünür müsün. Sana çok şey veremem ama sevgi dolu bir kalp verebilirim. Eğer kabul edersen, gelip seni ağabeyinden isteyeceğim. Kutu gibi küçük bir evde seninle bir ömür geçirmek istiyorum. “
Halime, bunları duyunca kulaklarına kadar kızardı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Onu seviyordu. Onunla mutlu olacağını hissediyordu. Utanarak kafasını kaldırdı ve
“ Evet Kamil ben de seninle birlikte bir ömür geçirmek istiyorum. Saçlarımın, senin yanında beyazlaşmasını, senin yanında son nefesimi vermek istiyorum. “
Elini uzatan Kamil’ in elini tutarak karşılık verdi. Tek bir sorun kalmıştı. Kamil, onu istemeye ne zaman gidecekti ve kiminle gidecekti. Onu da zamana bıraktı.
Annesi, babası, Nihal ameliyathanenin kapısında sabırsızlıkla ameliyatın bitmesini bekliyorlardı. Emel Hanım, ameliyat öncesi Nihal ile tanışmış ve tanışır tanışmaz da çok sevmişti. Nihal de onu sevmişti ama belli etmemeye çalıştı.
Kimse konuşmuyor, sessizce bekliyordu. Epey zaman geçmesine rağmen, kapıdan bir türlü Tarık çıkmıyor, bu durum onları daha da gerginleştiriyordu.
O sırada içeriye koşuşturarak giren Doktorlara gözü takıldı Nihal’ in. Bir gariplik vardı nedense. Yüzlerindeki telaş ifadesi apaçık görülebiliyordu. Kapılar kapandı. Ne olup bittiğini anlamak imkansız hale gelmişti. İçinden bir an çığlık atma isteği belirdi. Kendini tuttu son anda. Bir sürü ameliyat için giren hasta vardı. Onlardan biri için girmiş olabilirler diye geçirdi içinden.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra ameliyathane kapısı açıldığında, hepsinin bakışı oraya yöneldi. Tarık, nihayet çıkmış ve baygın bir halde tekerlekli arabada yatıyordu. Dünyadan ve olanlardan habersizce.
Asansöre bindirilen araba ile birlikte odasına doğru yol aldılar. Kabus bitmiş ve Tarık bir organının eksikliği ile yaşama devam edecekti.
DEVAM EDECEK