KİRLENME
KİRLENME
Son yıllarda özellikle tek kutuplu bir dünya yaratmak isteyen emperyalizm ve onun düzeni kapitalizm her şeyi kirleşmektedir. Başta insan olmak üzere, doğayı, havayı, denizleri, eğitimi, kültürü, basını, sağlığı, insana ve doğaya dair ne varsa hepsini kirletmektedir. Kirlettikçe adeta zevk almakta ve pervansızca kirletmekte, bu kirlilikten bile kar amaçlamaktadır. Kral Marks’ın dediği gibi “sermaye ağacın gölgesini bile satar” Kirini bile satacak kadar alçalmaktadır.
Bir yandan özellikle gençliği uyuşturmak için uyuşturucu ve uyuşturucunun her çeşidi, silahlandırma; ürettiği silahları terör örgütlerinden, dinci fanatik örgütlere kadar satmaktadır. Körpecik kız çocukların fuhuş sektöründe ve porno film alanında kullanmakta, organ ticareti yine ürkütücü boyuttadır. Kısaca emperyalizm içtiğimiz sudan, soluduğumuz havaya ve yediğimiz besine kadar her şeyi kirletmektedir.
Emperyalizmin yayılma araçları olan IMF ve Dünya Bankası ile bir çok ülke de başta iktidarlar olmak üzere işbirlikçi burjuvazi borca ve rüşvete boğarak kendine bağlamaktadır. Özellikle ekonomisi bozulmuş ve stratejik bölgeler de olan ülkeleri hedef almaktadır. Bununla da yetinmeyip, siyasi partilere, sendikalara, konfederasyonlara, vakıflara, basına, yazarlara parasal destekte bulunun arak kendilerine güdümlü kuruluşlar yapmaktadır.
Aç gözünü zengin kaynakları olan ülkelere dikmekte ve kendisine direnen ülkelere savaş açmaktadır. Başta Ortadoğu olmak üzere bir çok ülke de insan kanı dökmektedir. Doğu da Pakistan ve Afganistan’la başladığı savaşı Ortadoğu’ ya yayarak, İran ve Suriye gibi ülkelerle genişletmek istemektedir. Ortadoğu ülkeleri arasında birlik beraberliğin olmaması da işini daha da kolaylaştırmaktadır.
Bir diğer ve can alıcı kirlenme ise doğa da yaşanmaktadır. Kapitalizm ozan tabakasını delecek kadar acımasızlaşmıştır. Ozan tabakasının delinmesi, dünya ikliminin değişmesi ve değişen iklim ise dünyayı felakete süreklemesidir. Antartika kıtası bilindiği gibi buzullarla kaplıdır. Bu buzullar dünya dengesini sağlamaktadır. Bu buzulların erimesi dünya da denizlerin yükselmesi ile kalmamakta daha başka olumsuzluklar getirmektedir. Geçen günlerde bir televizyon haberinde “penguen’leri ve kutup ayılarını torunlarımız görmeyecek” diyor. Demek ki bir çok hayvanın türü yok olacaktır. Küresel ısınma ve onun getireceği felaketlerle karşı karşıyayız.
Bugün pek gündem de olmayan uzay çalışmalarının getirdiği çevre kirliliği, ileri bir tarihte dünyamızı tehdit edeceği pekte uzak değildir. Daha bir süre önce uzayın çöplüğe dönüşme tehlikesine uzmanlar dikkat çekmiş ve uyarıda bulunmuşlardır. Şair’in dediği gibi “Kendi kendimizle yarıştayız gülüm / Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı / Ya da ölüm inecek dünyamıza” Kapitalizm uzay çalışmalarını bile insanlık yararına değil, kar, maden ve enerji kaynakları aramaya dönüştürmüştür.
Vahşi kapitalizm en belirgin özelliği de yoksulluğu alabildiğine katmerleştirmesidir. Zengin daha zengin, fakir daha fakir olmakta ve eşitsizlik çığ gibi büyümektedir. Oysa zenginlikte yoksulluktan daha kötüdür. Dünyayı yıkıma götüren zenginlik bütün kötülükleri de beraberinde getirmektedir. Bütün insanlığın yoksulluk kadar, zenginlikle de mücadele etmesi ve eşitlik mücadelesi vermesi gerekir. İnsanlığı kurtaracak tek, seçenek eşitliktir. Eşitsizliğin olduğu bir dünya da kimse güvende değildir. Bu mücadeleyi de verecek, tek güçte emekten yana iktidarlar ve ülkelerdir.
Bugün özellikle Amerika kıtasında Fidel Castro ve Ernesto Che Guavera’nın ektiği tohumlar filizlenmeye başlamış. Devrimci hükümetler başta ABD olmak üzere bütün emperyalizmin korkulu rüyası olmaya başlamıştır. Küçücük bir ülke ambargo karşın dim dik duruşuyla, başta bütün kıtaya, daha sonra bütün dünyaya örnek olmaktadır. Bu umut verici gelişmeler Venezualla, Brezilya, Kanada ile kaylayıp, bütün kıtaya yayılmasıyla daha da umut verici bir gelişme olarak ve insanlığı ufkunu açacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.