- 1185 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATA 'E K S İ'DEN BAŞLAMAK
- Abdullah, dedim.
- Efendim ?...
- Sen, dedim, en son kime sarıldın?
Niçin sormuştum? Gözlerini görmek için mi? Bilmiyorum… Aslında sebepsiz değildi. O hep gülen gözlerindeki acıyı görmek için de değildi. Ama sormuştum işte…Ve beklediğim cevabı da almıştım kendimce…
“Son zamanlarda daha bir değişti.” diye düşündüm önce. Apar topar topladığı kitaplarını çantasına tıkıştırdı. Koridorda bekleyen Mustafa’ya: “ Sahada bekliyorlar oğlum Bahtigil (Bahtiyar), hadi acele edelim…” dedi. Boyları neredeyse aynı, iki arkadaş, bir ellerinde naylon poşetten çantalarını sallaya sallaya , diğer ellerini birbirlerinin boynuna dolamış,hafif sırnaşık,laubali ve umarsız adımlarla koridordan merdivenlere doğru uzaklaştılar…
Ben arkalarından bakıyorum sadece. Abdullah’ın değişip değişmediğini düşünüyorum bir yandan hâlâ…Birinci sınıfta annesinin elinden tutup gelen o küçük, buğday tenli, bal köpüğü renginden gözleri olan bu çocuk, büyüyordu…
……….
Ezgi’yi yıkayıp banyodan çıkıyordum telefonun sesini duyduğumda… “Ezgiciğim, sen odana geç,ben birazdan geleceğim…” Telefondaki ses; Şahende…İlk mezunlarımdan…Şimdi kız kardeşini okutuyorum.İyi bir ailenin kızları ikisi de…
-Öğretmenim ben Şahende, nasılsınız?...
Kardeşi için gelecek seneye dershane tercihi, kardeşinin okul durumu,cuma günü karnenin kaçta alınacağı…..
Bir an bir kelime…Abdullah…
-Geçenlerde bir performans görevi vermişsiniz. Fatma ile aynı gruptaymış. Bize geldi diğer öğrencilerle birlikte.
Şahende bir şeyler anlatıyor.
Ezgi’nin sesi içerden duyuluyor : “Baba! Kokla saçlarımı bak, güzel kokuyor mu saçlarım?”Yaptığı cilveleri görmesem de hissediyorum.
“Abdullah…” diyorum içimden.Kalbim neden sızlıyor?…
-Babası mı yok? diyor Şahende. Soramadım,pek bir mazlum hali vardı,mahcup biraz…
Önce derin bir nefes…
- Anne ve babası ayrılmış Abdullah’ın. Abisi babasıyla kalmış köyde. Annesi Abdullah ile annesinin yanına gelmiş. Daha sonra annesi iki defa daha evlenmiş. Şimdi bir kız kardeşi var Abdullah’ın. Ben bunları sana telefonda birkaç cümle ile anlattım ama, hüzün dolu 5 yılın özeti bu. Gerçi 3. Sınıftan sonra Abdullah ve kızkardeşi anneannelerinin yanında kendi başlarına kalıyorlar.
Nutku tutulmuş beni dinleyen Şahende sessizliğini bozuyor ve sorusunu “koparmadan çiçek koklarcasına” bir kibarlıkta soruveriyor:
-Annesi?
-Dördüncü sınıfın başındaydı çocuklarını bırakıp gittiği. Şimdi kimse bilmiyor…
Devam edemiyorum…
-Anladım, diyor Şahende yine aynı sessizlikle…
İçeriden Ezgi’nin cilvenaz sesi geliyor. Babasıyla şakalaşıyor.
“Abdullah…” Kalbim neden sızlıyor böyle?..
…………
-Tamam artık, hadi şamatayı bırakıyoruz,derse devam.Abdullah, tamam dedim ama….
………..
-Biraz sessiz olun çocuklar! Abdullah, bak, her defasında isminle uyarmak istemiyorum seni…
……….
-Öğretmenim, birkaç arkadaşımız kermesten bir şeyler alamadı. Paraları yokmuş…
Bakıyorum Abdullah sırasında, yüzü gülüyor arkadaşları ile umarsızca şakalaşırken, ya gözleri?...
-Sınıf parasından halletsenize kızım...
……….
-Tamam tamam söz, sınavlarımız bitsin, Buz Devri 3 ‘ü izleteceğim size…
Henüz sinemaya gitmemiş hiçbiri.”Biz de sinemayı buraya getiririz” diyoruz birlikte…Nasılsa sınıfımızda artık bir projeksiyon makinası var…
Siyah perdeler sımsıkı kapalı. İçeri sızan bir damla ışık yok. Ortam harika.
-İşte karne hediyeniz çocuklar!
Sınıfta bir coşku, bir şamata…
-Normal sinemada bu kadar gürültü olmaz ama, hadi başlıyoruz! Şu cips paketlerinizi, patlamış mısır poşetlerinizi hışırdatmayın artık.
Abdullah yalnız oturuyor; Mustafa, Serkan’ın yanına geçmiş. Abdullah’ın sırasında bir şey yok.
-Sefa,diyorum,ön sıradan daha iyi izlersin oğlum,yiyeceklerini al,Abdullah’ın yanına otur,olur mu?
-Anladım,diyor Sefa’nın gözleri.
……….
-Abdullah, dedim.
-Efendim?...
-Sen en son kime sarıldın?
-……….
Bu da soru mu diyorum içimden…
-Abdullah…
-Efendim öğretmenim?
-Abdullah, biri en son ne zaman sarıldı sana ?
“Şöyle sımsıkı…Sıcaklığını hissettirerek,en son kim sarıldı sana Abdullah ?Annen? Baban? Gülen dudaklarına inat,gözlerindeki bulutu kim gördü en son yavrum senin.” yok bunları ve dahasını söyleyemedim.Dökemedim bunları kelimelere…
Abdullah da:
“-Hatırlamıyorum.” Demedi, diyemedi .... Çıkmadı bu sözler dudaklarından. Ben onun bal köpüğü gözlerinden anladım…
Ona sarıldığımda elinden düşürdüğü karnede birkaç 1’i vardı. Hayata eksiyle başlayan biri için ne büyük bir rakamdı 1…
/ mai /
Bu hikayede – ki hikaye değil aslında- okuyacağınız her olay ve isimler kesinlikle bir hayal ürünü olmayıp, bizzat hayatın içinden bir kesit olarak alınmıştır.
(İçinde sanal reklam uygulaması da yoktur.)
HAYATA 'E K S İ'DEN BAŞLAMAK Yazısına Yorum Yap
"HAYATA 'E K S İ'DEN BAŞLAMAK" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
22 Ocak 2010 Cuma 21:51:15
Öğretmenlerimizin dikkati, rikkati gözden kaçmıyor.
Ülkem kadar güzeldir onların yürekleri.
Yüreklerine su serpsinler diye nice Abdullahların...
Kutlarım.
ss_berceste
@ss-berceste
deftere gönderdiğim bu ilk hikaye denememde beni yalnız bırakmadığınız için çok teşekkür ediyorum.
sevgiler...
sevgiler...
22 Ocak 2010 Cuma 20:47:07
Keşke dedim keşke tanıdığım biri olmasaydı sevgili berceste ''HARİKA'' derken torpil sanacaklar.
Ama çok güzel vermişsin duyguları.Ben bir öğretmen olarak birebir yaşadım anlattıklarını.
Sevgiler
nihan-name tarafından 1/22/2010 11:42:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
ss_berceste
@ss-berceste
nihan hocam beğeniniz benim için çok önemli gerçekten, deftere eklediğim bu ilk -adı öykü olmakla birlikte- denememde beni yalnız bırakmayıp,değerlendirmede bulunmanız mutlu etti beni, çok teşekkür ediyorum...
sevgiler...
sevgiler...
ss_berceste
@ss-berceste
çok teşekkür ederim yahya kardeşim ziyaretin için, gerçekler maalesef acı,gözlerimizde ve dudaklarımızda düğümlenip kalıyor...dua ile...