- 884 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NE KADAR YAŞIYORUZ
Ömrümüze biçilen sınırlı zaman içerisinde paylaştığımız güzellikler ve çirkinlikler, hayatı beynimize aktarırken, beden ve ruhun hazır olmayan yapısında farklı gelgitler yaşıyoruz.
Bizim bu dünyada ki asıl görevimiz ne? neden bu kadar ezilmek zorunda kalıyor insanlık.Temelinde gizlenen açığa çıkması imkansız şeyler mi var hayal ötesinde.Sürekli ümitlerimizi besleyen mantık arkası düşünce çıkmazları neyi aşılıyor aç benliğimize.Garip ürkekler taşınırken aklımıza istem dışı gelişen hareketlerin yarattığı açmazlarda, karşılaştığımız baskılarda neden yitiririz öz güvenimizi.Kayıp akşamlarda kilitlenen sorunların çözümü bir başka geceye göç eyledikçe, önü açılmayan sorular hep cevapsız mı kalacak. Soruyorum biz ne kadar yaşıyoruz, bu hayat kokan dünyayı.Kaç güzel günde, kaç mutlu dakikayı paylaştık.Dil sayabilir mi anlatabilir mi karşılığı olmayan anları.Ağladığımız gün sayısı çoğaldıkça, mutluluk tarifini yalnızlığında eritmeye ve bütün beklentiler, çabuktükenmeye başlar beynimizde.Ruhumuza kazandırdığımız köklü değerler başka tapınmaların doğurduğu kapılmalarda boğulurken, irademizde yaşanması muhtemel kopukluklar, duygularımızda sürekli olarak değişime uğrayacak saplantılar bırakacak.O zaman ne kadar yaşadığımız değil ne kadar yaşayacağımız önemli bu değişen dünyada.
YORUMLAR
"Bizim bu dünyada ki asıl görevimiz ne? neden bu kadar ezilmek zorunda kalıyor insanlık?"
Biz insan olarak bu soruları günde en az üç defa kendimize sorup, cevaplarını da bir bir verebilmiş olsaydık, yine insanı ezenin, ve yine insanı yok edenin, insan olduğunu anlardık.
Çünkü doğada, en korkunç canavarlar bile kendi türünü yok edecek kadar katil ve düşüncesiz değilken, insanoğlu, sırf nefislerine yenik düştüğü için kendi türünü yok etmekten ve cesedine basıp da geçmekten asla geri durmuyorlar ve sanırım durmayacaklar da.
Güzel bir yazı, Soran ve sorgulatan. Umarım okuyan her kişi kendini sorgularken insanlığın içinde bulunduğu duurmu da sorgulayabilir.
Saygılar