- 1522 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Temel Değerlerimiz
Tabiat, evren, galaksi ve Samanyolu diyerek çoğaltmak mümkün uzay denilen boşluğu tarif ederken!.. Tabiat, üzerinde yaşadığımız cansız hava, su ve toprak gibi görünse de, aslında gördüğümüz her şey ama her şey canlıdır, biz canlılardan bile daha fazla!.. Üzerinde bina inşa ederek tarif edeyim hayatı. Alt yapısıyla başlayalım ki inşa edeceğimiz yapının temeli sağlam olsun!.. Atacağımız temel en az altmış yıl dayanıklı olmalı ki ortalama yaşımızı kaldırabilsin. Yeni gelecek nesillere de hizmet etmesi için bu atılacak temel çok sağlam olmalı değil mi?..
Bir bina sayarsak yaşadığımız her anı, saniyeyi, dakikayı, saatleri, günleri, haftaları ayları, yılları ve hatta milenyumları!.. Bu binanın zemini tabiat olduğundan dolayıdır ki, canımızdan öte değer vermeli ve çok iyi muamele etmeliyiz. Çevre bilinci, fen, ilim, alim, din, iman, hava, kara, deniz, fabrika, gemi, tersane, kimyasal, kim yasal değil, vicdan, ar, namus vb. bitmeyecek kadar sayabileceğimiz kavramları kapsayan üç ana temel değerimiz var; sağlık, eğitim ve adalet ki bunları inşa edeceğimiz binanın altına en mükemmel şekilde yarleştirmeliyiz ki bu üçlü çok ama çok olmalı güçlü!.. Bu şekilde çıkılacak tüm katlar daha güvenli olacak ve beklenmedik doğal afetlere karşı canımız ve malımızı koruyacak birer maddi ve de en önemlisi manevi değer olacaktır.
Sistem dediğimiz ki kimine göre Tanrı, kimine göre yoktur Tanrı, kimine göre doğa, kimine göre mantık, kimine göre hayali, kimine göre de kader sayılan ilimsel tüm olaylar, mutlak bir nedene dayanmakta ve neticesi itibarıyla da yine mutlak şekilde değişime uğramaktadır. Hayvanlar, bitkiler, insanlar ile cansız dediğimiz hava su ve toprak bir aslında birer canlıdır ki bitkiye can veren toprak değil mi, suladığımız su değil mi, soluduğumuz hava değil mi?.. Tabii ki evet; o halde can veren de canlıdır, tıpkı bizlere can olup can veren anne ve babalarımız gibi!.. Tabiat ana işte bu nedenle tüm maddi ve manevi varlılarıyla can ile kan olmuştur bizlere!.. Çevre bilinci çok sağlam olan ve yalanı ruh hastalığı, tüm yalancıları da birer ruh hastası sayarak, bu hayat denilen binaya girişlerini yasaklarsak ki, yasaklayacak her toplum sağlık, eğitim ve adalet temeli üzerinde yükselecek katlarda adam gibi adam olacağı gibi toplum gibi toplumun hak ettiği güzellik ve özelliklere erişecektir mutlaka!.. Doğru duvar yıkılmaz ama usta gibi ustası varsa, tabii ki vücut bulacaktır. Yazılı ve yazısız tüm yasalar sağlık, eğitim ve adalet temeli üzerinde inşa edilmelidir!..
Neticede; Dikkat edersek her olumsuzlukta mutlaka ve mutlaka en az bir yalan ve yine en az bir yalancı vardır değil mi?.. Yanıt “EVET” olacaktır her mantıklı söylemde. O halde yalan söylemeyen bir kişi veya dişi en zaaf gösterdiği bir konuda dahi yalan söyleyemeyeceği için o söz konusu olumsuzluğu en azından bu nedenle işlemekten vazgeçecektir değil mi?!.. Vatan, millet, Sakarya, din, iman, kahraman, etnik köken ve inanç ne olursa olsun hatta inançsız olan ateistlerin dahi olmadığına inandıkları için de inançtır, inançsızlık!.. Herkes önce kendine daha sonra da karşısındakine sevgi ve saygılı olmalı. En çirkef ikili olan yalan ile yalancıları hayat denilen ve sağlık, eğitim, adalet sütunları üzerinde yükselecek yapıya sokmayalım ki, adam gibi adam olalım veya diğer bir değişle toplum gibi toplum olalım!.. Tüm herkese etnik köken ve inancı ne olursa olsun sağlık, eğitim ve adaletli yalansız ve talansız güzel nicelik ve nitelik dilerim!.. Sevgi ve saygılarımla esen kalınız!..