- 740 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEYAZ TABLO DÜŞÜM
Dört mevsimden birinin doğal harikası bembeyaz karlar sarmışken evreni, ben beşinci mevsimimi arıyorum. Kozasına sığınmış beyaz meleğin nefes alışlarında.
Uykum mu var nedir dalmak, gerçekte alamadığım uzun bir yolu düşlerimde almak istiyorum.
Kandırayım kendimi. Unutmak istemiyorum ki, neden unutayım?
Beyaz bir tablonun başındayım. Duygularımın kırıklığı kalemime yansıyamıyor. Bir şeyler yazmak istiyorum ama yazamıyorum.
Dokunuyorum ılık ılık yüreğime…..
Dardayım nefes alamıyorum. Derken keskin kekik kokuları sarıyor soluğumu. Bir dağ tepesinde buluyorum kendimi. Aman Allah’ım bu nasıl bir ferahlık, doyasıya içime çekiyorum. Koşmaya başlıyorum, maratona katılmışım sanki rakipsizce. Koşmak mı, kaçmak mı, belirsizliklerde… Eteklere sürüklendiğimde kekik kokusu yerini dalgalı denizin yosun kokularına bırakıyor. Sahilin sessizliğinde sürükleniyorum. Akşamın ılık kızıllığı yansımış denize, damla damla inen yağmura bedenimi kalkan yapıyorum. Yüreğimi ise anlaşma yaparcasına yağmura sunuyorum. Her düşen damlanın kalbimden bir acımı alıp köklerine veda demesini diliyorum. İçim kanıyor. Neyim, ne taraftayım. Tövbelerimi bozmadan toparlanmalı dönüşe geçmeliyim. Karanlık basmadan inişli çıkışlı yollara sapmadan aydınlanmalıyım. Gözlerimde bir ışıltı oluşuyor. O da ne yakamoz gibi merdivenlere sıralanmış beyaz güller, tek tek toplayarak çıkışa yaklaşıyorum. Yirmi altıncı beyaz gülde duraklıyorum. Olasılıklar sunarak zihnimi zorluyorum. Yirmi altı çift sayı. İki artı altı eşittir sekiz. Ters çevir sonsuz işareti, yarısı dört ve iki çarpı iki eşittir dört değişmezlik her neyse güllerin güzelliğine meslek fobisi girdi. Üşüdüm rüzgarın şiddetiyle güllerim kucağımdan savrulacak derken bir ışıklı odaya düşüyorum. Ardıç kokulu mumların yandığı, siyah inci taneli avizelerin aydınlattığı, mavi saten çarşaflı bir yatağın baş ucundayım. Uçuyor muyum? Düş meleğinin kanatlarının rengi mavidir. Düşte miyim? Allah’ım yaşamak istediklerimi yazamadım da beyaz tabloyu hayat yapıp düş meleğinin kanatlarında düşlere mi daldım? Eğer öyleyse ben hiç uyanmak istemiyorum. Çünkülerim var içimde filizlendirdiğim. Çorak topraklarda tohum olmasın. Gözlerimi açmıyorum kapatınca hep sen oluyorum sen oluyorsun. Peşinden mi koşuyorum? Sen misin yoksa senden gelen mi, bilmiyorum. Yoksun üşüyorum. Musalla taşındayım. Belki de gerçek hayat toprakta. Bildiğim bir şeyler sarıyor beni. Kara toprak da olsam dahi seni hissediyorum. Canı canda bilenlerdenim.
Benim adım Nur …
Kor olsam da sıcacık hayallere huzurlanırım. Akşamın sığ sessizliğinin huzurunu istiyorum…..
Derdim derdimin dermanıymış. Dokunmayın, uyandırmayın yoksa çok acırım… Boğazım düğüm düğüm, sesimi duyan olmayacak ama ben sesimin esrarlı renginde biz olmak diye inliyorum.Tutar mısın ellerimi?
Yaban gülüyüm ama acıtırım sanma. Bir tutsan ellerimi vazgeçilmezin olurummm..
*******
Kadir Mevla’m sen göster hikmetini.
Kefenim sarılsın bembeyaz tülden
Makberi çok görme al yanına.
Ya da,
Başımı huzurla yaslatarak,
Kalbini dinlettir yarin,
Göğsünde uyut başımı.
Unuttur artık gözyaşımı,
Uykuyu unutup ağlayanına.
Kimsem yoktur bu âlemde senden başka.
Bütün dileğim, bütün umudum,
Bütün güvenim sana.
20.01.2010
Sennur ÇETİN
(Elbetbirgün)
Huzur buldu ruhum, bedenim,
Hiç uyanmak istemiyorum.
Dardayım, umutlarım harap ve bitap
Gönül sarayıma İnşirah ver Yarab...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.