Argoyu Siyasete Hâkim Kılmak
Edep yâ hû” kelamı kibarını düstur edinmiş bir kültürün varisleri olsak da zaman zaman söz ve davranışlarla bu sınırı zorlayanlarımız olmaktadır.
Yukarıda bahis konusu ettiğim sınır zorlama işi alelâde vatandaşlar tarafından yapıldığında ortamda bulunan kişilerden değişik tepkiler alsa dahi neticede unutulup gitmekte,toplumda pek yankı bulmamaktadır.
Bilindiği üzere argo farklı bir jargon. Değişik meslek gruplarına ve toplumun değişik kesimlerine ait argo sözcükler, argo literatürümüzde zengin denilebilecek bir varlığa sahiptir. Tekerleme tarzı olsa da argo vasfı taşıyan dizeler dahi mevcut . Mısır çarşısı esnafına atfedilen
“Allı verelim, sarılı verelim./ Açıksa koyu verelim a….”dizelerinde olduğu gibi.
Ancak; yazımızın başlığında değindiğimiz siyasî literatürde yerleşmiş ve yaygın olarak kullanılan argo sözcükler olmasa da ithal ile işi kotaran siyasilerimiz mevcut.
Yakın tarihimizde Yalım Erez namıyla maruf, merkez sağın liderliğine de oynayan;ama düşleri yarım kalan bir siyaset erbabının yine başka bir bayan siyasetçiyle girdiği polemikte,
Bayan siyasetçiye sarf ettiği “Kasımpaşa Dilberi” ifadesiyle siyaset sahnesine argo terimlerin yamanması gayretleri yaşanmıştı.Bu durum o günlerde kamu oyunda hayli tartışılmıştı. Havanda su dövmek babında.
Daha sonra yine Kasımpaşalı olmasıyla ve delikanlılığı siyaset sahnesine taşımasıyla maruf başbakanımızın “Ananın da al git” dediği Mersinli bir çiftçi de televizyon ekranlarında hayli arzı endam eylemişti. Ve her fırsatta medyada başbakanın bu sözüne atıfta bulunan haber ve yazılara rastlamaktayız.
İnsanoğlu bazen “Edep yâ hû” sözünü göz ardı edebiliyor herhalde.Ama ; biz yine de o sınırı zorlayan ve bu sözü göz ardı edenlerden olmayalım. Hele hele bulunduğumuz mevkiin rakımı yüksekse daha da dikkatli olalım.Ağzımızdan çıkan söze dikkat edelim. Aksi takdirde, sürçü lisan olsa dahi bir kez söylediğiniz söz. Her yerde sizi zor durumda bırakmaya devam eder. Kızarır bozarırsınız. Ve dahi morarırsınız. 15.08.2007 Ankara