- 599 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN? 47
Ameliyat günü kararlaştırılmış ve Kamil Bey’ e ne zaman yapılacağı bildirilmişti. Kamil Bey’ i kara basanlar basmıştı. Endişeli halini Tarık’ a belli etmemeye çalışıyordu bir taraftan. O’nu huzursuz etmemeliydi.
Doku numunesi de alınmıştı kendisinden. Tek dileği, kendi böbreğinin oğluna uyumlu olmasıydı. Uymadığı takdirde ne yapacağını ve nasıl hareket edeceğini düşünemiyordu. Bu konuda, kaç gündür aklına ne gelirse yapmaya çabalamıştı.
Türk Böbrek Vakfına bile gitmeye karar verdi. Tarık’ a bir işinin olduğunu söyleyerek dışarıya çıktı. Türk Böbrek Vakfına girdiğinde, sadece kendilerinin bu şekilde biçare olmadığını anlamasına yetmişti. Bir yığın insan vardı. Hepsinin yüzleri mutsuz ve çaresizdi. Sararmış, solmuş yüzleri gördüğünde daha çok morali bozuldu.
İçeri girmek için epey bir bekledi. O sırada, yanında oturan hasta yakınıyla, koyu bir sohbete daldılar. Aynı kaderi paylaşıyorlardı. Elli- elli beş yaşlarında bir beydi Osman Bey. Canının sıkkınlığı, bakışlarına yansımıştı. Yaklaşık üç yıldır kızına böbrek nakli yapılması için beklediğini anlatırken gözlerine biriken yaşları tutmaya çalışıyordu. Ümidini hiç yitirmemiş, duyduğu her yere müracaatını yapmıştı bu konuda.
“ Çok üzüldüm Osman Bey. Benim oğlumun rahatsızlığı yeni daha. Yakında ameliyata girecek. Bizden yani yakınlarından birinin böbreğinin uymasını umut ediyorum. Birden bire çıktı bu hastalık. Ne yapacağımı bilmez durumdayım. Çok sinsi bir hastalıkmış. Birden bire mahvetti oğlumu. Onun yerine ben hasta olsaydım keşke. “
“ Üzülme kardeşim. Üzülmenin bir faydası olsaydı, şurada gördüğün insanlara olurdu. Bak! Buradaki insanların hepsi aynı dertten muzdarip. Hepsinin sevdiği aynı durumda. O hastalık da yaşa başa bakmıyor. Doğduğunda bile böbrek hastası olarak doğan bebekler var. Onları görünce, şükrediyor insan. Benim kızım, Diabet hastası. Yani, halk diliyle şeker hastası. Çıktığında, çok isyan ettik, ağladık, sızladık. Fakat, hastaydı. Onu, kendisinin de bizim de kabullenmemiz gerekiyordu. Sonunda kabullendik ve onun şartlarına göre yaşatmak için elimizden ne geliyorsa yaptık. Daha çocuktu çıktığında bu hastalık. Canı her şeyi istiyordu. Hastalığını ve ona vereceği zararları anlayabildiği için dikkat ediyordu. Uzun yıllar,sorunsuz bir şekilde devam etti. Çok sinsi bir hastalık kızımın hastalığı. Mutlaka bir taraftan yıkıyor. Kiminin göz, kiminin kalp, kiminin beyin, damar yolları hastalıkları, böbrek….v.s. mahvetmediği organ yok gibi. Kızımın böbreğini mahvetti. Sonra diyalize girmeye başladı. Hepimizden doku örneği alındı fakat uymadı. Her yere müracaat ettik. Gitmediğim yer, çalmadığım kapı bırakmadım. Son umudum, bir kadavradan alınacak böbrek. Uygun bir böbrek. Sinirlerim boşalıyor bazen. Yaşamak için hiçbir neden bulamıyorum. Sonra, kızımın bana sevgiyle bakan gözleri aklıma gelince, tekrar kendime geliyorum. Güçleniyorum ve mücadeleme devam etmek için dimdik ayağa kalkıyorum. O benim bir parçam. Onun bir gün fazla yaşaması, nefes alması benim için çok büyük bir mutluluk. Onun, aramızdan gitmesine dayanamam. “
Osman Bey, anlattıkça duygu seline kapılmıştı. Hikayeleri farklı da olsa sorunları aynıydı. Ciğerleri yanıyordu çocukları için. Organ nakli çok önemliydi. Son yıllarda önemini hissettirmeye başlamıştı. Ancak, insanların başına gelince anlayabiliyordu. Hastanelerde son yıllarda organ bağış birimleri kurulmaya başlanmış fakat katılım çok az oluyordu. O anda kararını verdi. Hastaneye gider gitmez, müracaatını yapacaktı. Dini açıdan, kafasında tereddütleri olduğu için başvurmamıştı bu birimlere.
Onun ölümünden sonra kim bilir kaç kişiye hayat vermesi çok önemliydi. Onlarla birlikte sevdiği kaç kişi de katılacaktı bu sevinç kervanına.
“ Osman Bey, geçmiş olsun, size de bize de. Bir söz vardır. “ Damdan düşenin halinden, damdan düşen anlar “ Derler ya. Çok doğru. Başıma gelmemiş olsaydı, sadece üzülür, sonra da aklıma bile gelmezdi. Şu anda sizin hislerinizi çok iyi anlayabiliyorum. Çünkü ben de aynı durumdayım. Dualarım sizinle. Allah, herkese yardımcı olsun. Cemil cümlenin evladı, sevdiği yaşasın. Ata olunca, çocuklarımız için her şeyi yapıyoruz, sağ olduğumuz sürece de yapacağız. Üzülmekle bir şey değişmiyor. Mücadeleye devam edeceğiz. “
Konuşmaları devam ederken, sıra Kamil Beye gelmişti. İçeriye girmek üzere ayağa kalktı. Sonra, Osman Bey ile vedalaşarak içeriye girdi.
Sorunu anlattı ve gerekli bilgileri aldıktan sonra hastaneye gitmek üzere yola çıktı. Bir taraftan da kafasında “ Acaba, benimki uymazsa, annesinin uyabilir mi ? Ya da kardeşlerinden ? Bir çare bulmalıyım. Elim kolum bağlı bekleyemem. Annesi inşallah tekrar gelir. “ Diye geçirdi.
Eski karısının, Tarık’ ın odasından çıkışını uzaktan seyretmişti. O kadar acılar çektirmesine rağmen sadece acımıştı ona. O zamanlar kızdığı halde şimdi kızamıyordu bile. Aradan yıllar geçmiş ve yerini yaşının da etkisiyle acımaya bırakmış olmalıydı. Tek çare oydu. Annesinin de doku tahlilleri alınmalıydı.
“ Gelecektir. Mutlaka gelecek. İnatçıdır o. Gelecek ve o zaman da oğlu için elinden geleni yapacak. “
Hastaneye girdi. Oğlunun odasına gitti. Tam o sırada, Doktor da odaya gelmiş ve ertesi günü operasyonu yapacaklarını bildiriyordu Tarık’ a. Heyecanlanmış olmalıydı. Yüzü birazcık değişmişti. Korkmuş olmalıydı. Sonuçta ameliyat adı bile ürkütücüydü. O anda, Tarık’ a sarılmak ve başını göğsüne alarak onu teselli etmek geçti içinden ama bu hareket erkeklere özgü bir hareket olmadığı için vazgeçti.
Dinlenmişti. Kafası yerine gelmiş, güçlü olmak için kendini telkin ediyordu. Hastaneye geldiğinde ziyaret saati yeni başlamıştı. Bir önceki gün kovulduğu odaya girmek çok zordu. Fakat girmek zorundaydı. Orada, canından bir parça vardı. Bu her türlü sıkıntıya ve hakarete değerdi.
Tedirgin bir şekilde içeriye girdi. Eski kocası ve oğlu içerdeydi.
“ Merhaba, gelebilir miyim ? “
Onu görünce ikisinin de yüzü değişti. Fakat, Kamil Bey, oğlu ile ilgili düşündükleri aklına gelince, kendini frenledi. Ortamı yumuşatmalı ve geçmişte olanların, şu anda bulundukları sıkıntıları daha da zorlaştırmaması gerektiğini düşünerek,
" Buyrun Emel Hanım, gelin "
Babasının bu hareketine çok şaşırmış ve hayretler içinde ona bakıyordu Tarık.
DEVAM EDECEK.
YORUMLAR
Sanırım yarın sabahki Star TV'nin sabah yayınlanan çıkacak. Hani Esra Ceyhan mı iyi de bilmiyorum.Cinayetleri araştıran bir proğramı varya. Rize'de bir güreş okulu öğrencisinin şaibeli ölümü incelenecek.
Ölen çocuk Kuzenimin oğluydu.
Organ nakli konu olunca o aklıma geldi.
Onun da bazı parçaları başka canlarda yaşıyor. Bağışlayın...