- 764 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İKİ İNSAN
Soğuk ve çetin geçen bir kışın ardından bahar gelmiş, yer yüzünü sıcaklığı ve güzelliği ile adeta cennete çevirmişti. Toprak yeşile bürünmüş, ağaçlar bembeyaz çiçekleri ile rüyalar alemini oluşturuyordu. Baharı bu yüzden çok seviyordum. Zaten güzel olmayan başka bir şeyi görmemiştim henüz. Köyden dışarı çıkmamış, hiç bir yere gitmemiştim. Antika sınıfına girebilecek radyonun parazit ve cızırtılı sesi arasında bir yatılı okul sınavı olduğunu zoraki duyabilmiştim. İşi olan bir komşumuzun vilayete gideceğini öğrendim koşarak yanına gidip benide götürmesini söyledim. Her ne kadar istemese de sınava gireyim deyince kabul etti. Güzel bir bahar sabahı erkenden yola çıktık. Mümkünse geri dönmemiz gerekiyordu. Kalacak yer sorunu vardı. Uçurumlu, kanyonlardan geçen tehlikeli orman yoluydu köyümüzün yolu. Egzozundan şimendifer dumanı çıkaran üstü açık eski kamyonla ilçeye oradanda miadı dolmuş eski otobüsle vilayete gittik. Sınav yerine gittiğimde sınav çoktan bitmişti. Otobüsün sık sık arıza etmesi zamanımı çalmış, belkide kaderimi etkilemişti.Üzgün, ağlamaklı bir halde idim. Beni götüren ağabi teselli etmek için" Gel seni gezdireyim. Şehri gör" dedi.
Vilayet, bir yamaçta kurulmuş küçük, tek caddesi, evlerinin etrafında bol meyve ağaçları olan küçük, şirin bir yerdi. Bende ilk defa şehre geliyordum. Caddeye geldiğimizde insanların sağlı-sollu dizildiğini gördüm. Uzun, iriyarı, saçları arkaya taranmış, takım elbiseli birisi arkasında bir kaç kişi ile dizilen bu insanlara merhaba diyor, onlarda o kişinin önünde eğiliyor elini öpüyorlardı. O kadar insan bir kişinin önünde eğiliyordu. Üzüntüm biraz daha artmış, bir tuhaf olmuştum. Yanımdaki kişiye "Bu adam kim? Bu insanlar niye bu adamın önünde eğiliyorlar?" dedim. O da" Bu milletvekili, buranın vekili." dedi. Yıllarca, önünde eğilen insanların oylarıyla vekil seçilen bu kişi"başkalarıda", vilayetimize bir çivi çakmadığı gibi, kendisi nakliyatından para kazansın diye vilayetimizden çıkan bakır madeninin adeta bedava gibi ucuz rakamla dışarıya satılmasına izin verenlerdendi. Ne yazıkki insanlar, böyle bir kişi önünde eğiliyor, şükranlarını sunuyorlardı. Niye sunduklarını bilmeden.
O gün bu gün iki insan tanıdım. Biri eğilen, diyeri güç ve kibirle eğdiren. Ben ikisini de sevmedim. Ve ben ikiside olmadım.
Suskunyolcu
YORUMLAR
Haklının değil güçlünün yanında olmayı akıl sanan,eğilen bükülen insanlar Zübük'leri türetiyor.
Zübük'ten küçücük bir menfaat kırıntısı umarak yapıyor bunu.Zübük'te bunu zaten biliyor.
Bir atasözü yazınıza;
"Hırsız,Bostandan Bir Karpuz Çalar.
Bostancı,Bir Karpuza Bostanı Satar"
O (eğilen) çocuğuna,fazladan kat ya da minicik bir torpil umar.
ve oysa o (zübük) :
Demir,Bakır,Krom,Bor,Altın,Gümüş neye uzanabiliyorsa...
Üstündeki insanlarla birlikte... satar...
ve dönüp,eğilmeyen insanlara:
-Ne yani toprağı alıp götürmeyecekler ya? der.
Çevremiz eğilmeyenlerden olsun.
Selam,saygı.