- 1511 Okunma
- 18 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞASIN KÖTÜLÜK
Dostum Ali İhsan’ı görmüştüm mahallede. Kucaklaşıp kahveye girdik. Çaylarımızı yudumlarken sohbet koyulaştı. Siyaset ve kadınları konuşmaya bayılırdı.
Yeşim Talkım isminde medyatik bir sanatçı, geçenlerde hemcinslerini kızdıran açıklamalar yapmış. Bütün samimiyeti ile açmış ağzını, yummuş gözünü:
- İşte bu yüzden erkeğin bir sevdiği kadın vardır, bir de sokakta gezdiği, eğlendiği, zaman geçirmekten zevk aldığı kadın vardır. Bunları karıştırmamak lazım. Kısa süreli ilişkiler, bu kadının da tercihidir zaten. Kadın da gezmek eğlenmek ister. Kadın da olaya ciddi bakmaz. Eğer erkek ilişkilerine ciddi bakıyorsa kadın da ciddi bakar. Zaten o ilişkiler de evlilikle sonuçlanır. Ama yine de her çıkıp gezdiğimizle ciddi olacağız diye bir şey yoktur. Erkek için de yoktur kadın için de yoktur.
Ünlülerden pek çok tepki almış bu görüşlerine.
Hülya K.Yiğit: - Öncelikle böyle bir ayrım olamaz. Sadakat iki tarar içinde geçerlidir. Erkeğin sadakatsizliği normal gösterilemez.
N. Şoray:- Böyle kadınlar vardır ama istisnadır. Bence erkek, kompleksleri yüzünden aldatıyor.
Pek çok ünlü buna benzer görüşler beyan etmiş. Erkek tarafını hatırlamamışlar bile. Ben bunu üniversitelilere sorardım.
Bir erkek bir bayan ev tutup, okul bitene kadar karı koca yaşayan o kadar genç var ki. Sorardım onlara:
- Sevdiğiniz karşı cinsten biri ile aynı evde kalsa içiniz rahat olur mu?
- Sevdiğinizin bakir ya da gayet deneyimli oluşu fark eder mi?
- Aşk her şeyi affeder mi?
- Bende bunların cevabı yok Birol. Bunları bırak da bir haftadır neredeydin diye sor bana.
- İstanbul’a terlik almaya gittin.
- Sanki elimdekileri satıp bitirdim de.
- Eeee
Seyyar terlikçi Ali İhsan tam bir kadın perverdi. Kadınlara olan zaafı inanılmazdı. Her kadına ilk önce “yollu mu” diye bakardı. Bana doğru sokularak, kısık sesle ve heyecanla anlatmaya başladı:
- “Bir aydır peşinde olduğum bir kadın vardı. Yazıyor ama nazlanıyordu. Benim gibi kurt yer mi. Geçen pazartesi işi bağladım. Güzel bir terlik alıp kapısına gittim. Kocası mühendismiş. Ay ya da haftalık iş seyahatlerine çıkarmış. Kendisi de çok yalınız kalırmış. Sohbet, muhabbet derken; yatak. 26 yaşında muhteşem bir balık. Ayrıca fakülte okumuş. Yatakta da bir isterik. Sen isterik bilir misin? Hiç rastladın mı? Kendi istediği sürece gidebileceğim. Eşi bir ay yokmuş. Bir haftasını birlikte geçirdik.”
Diyordu çapkın terlikçi. Erkek yapınca çapkınlık kadın yapınca fuhuştu Türkiye’de. Ama bir gerçek vardı ki; bu adam aşk ilişkilerini kitap yapsa Nobel Edebiyat Ödülünü alırdı. Hem de defalarca.
- Mutlu değilmisin yuvanda?
- Gençken daha yakışıklı ve güçlüydüm. Kadınlar beni baştan çıkarırdı. Alıştırdılar vazgeçemiyorum. Haram ama haram kanımı kaynatıyor. O işi çoğu arzuladığı için yaptı benimle. Çok azına para ya da hediye verdim. Güzel çirkin ferketmiyor artık. Vurup geçiyorum. Çocuklarımın anasını da elbet seviyorum. Evimde de çok mutluyum. Dedim ya takılmıyorum. Vurup geçiyorum.
Dedi. Dona kalmıştım. Ya, bayanlarda bu ahlaksızlığı çapkınlık sayarda bunun gibi düşünmeye başlarlarsa ne olurdu toplumun hali? Ali İhsan’dan ürkmüştüm. İlişkilerimi seviyeli tutma kararı almıştım. Bu arkadaş tehlikeliydi. Nefislerimizin ihaneti eşlerimizin ihanetinden önemsiz miydi?
Vurup geçemeyenler, vururken vurulanlar, vurduranlar, vurdurtulanlar gibi çok geniş bir yelpazeydi. Gayrı ahlaki ihanet dairesiydi.
Dünya mahallesi, hayat sokağı, iffet apartmanı bir numarada oturuyornuş fahişe, mühendis eşine ihanet eden Arzu Yosma hanım. Bence çok yakında deşifre olur. “boşanıp bitişiğinize taşınır” dedim. Güldü. İhanet dağlardan ağırdı ama insan tınlamıyordu bile. Tadana kadar acısını bilemezdi. Kötülük insandan ürküyordu. İnsan ise tavırları ile Yaşasın Kötülük diye haykırıyordu.
YAŞASIN KÖTÜLÜK
“GÖLGELER FAZLA YAŞAMAZ
GÜNEŞİ GÖRÜNCE KAYBOLURLAR”
Sen yoktun aslında
Ben senden kocaman dağlar yarattım.
Uçsuz bucaksız denizler
Sonra boğuldum kendi denizimde
Kendi dağlarımın altında kaldım.
Seni sevmek intiharmış
Bunu ben geç anladım
***
Bildim ki en yanlış romanıydın san
En yalancı baharı
En kısa rüyasıydın
Filmdeki kötü kadınların aynısı
Ve aynasıydın
Çirkin sevdaların
***
Gördüm ki
Bir yalan
Bu kadar sırıtır bir dudakta
Bir sır
Bu kadar acı verir bir aşkta
Ve bir sevda
Bu kadar hazin olurdu bir ayrılıkta.
Ve bir seven
Bu kadar eksik kalırdı hayatta
Bak
Bir yüzük bile kalmadı parmağımızda
***
Al artık istediğin yere dik bu aşkın bayrağını
Zafer senindir artık
Bak bütün hatıralar
Seni ayakta alkışlıyor
Yaşasın kötülük yaşasın sen
İhanet bile seninle gurur duyuyor.
Ali ağabeyle vedalaşırken “ihanet seninle gurur duyuyor be abiy” dedim. İltifat sanıp gururlandı.
YORUMLAR
"Delikanlı" sıfatı her ne kadar erkeklere mahsus yakıştırma gibi gözüksede eski dilde mertlik, dürüstlük ifade eden bir mana taşıdığı için cinsiyet farketmeksizin layıkı vech olan bay-bayan tüm şahıslar için kullanılırmış.
İnsanoğlu bilhassa Türkinsanoğlu yaşantısını daha pratik hale getirmek için dilini değişik şekillerde kullanır. Burada yanlış anlaşılmalara meydan vermemek için "dil" kelimesini beş duyu organından birisi olarak değil, lisan manasında kullandığımı belirteyim. Dediğimiz gibi bu pratik kullanımı genele yaymak için de bazı yarı emrivaki terimler, deyimler türetmiştir. "Leb demeden leblebiyi anlamak" gibi. Oturduğu mekan isimleri, kullandığı eşya isimleri, yemek isimleri, semt isimleri, hatta insan isimleri bile başlı başına bir şifredir hemen, hemen herkesin bildiği, yarı argomsu bir sözlük gibi
Bu tam olarak adını koyamayacağımız şey ne olursa olsun 7'den 77'ye tüm toplumda kendini belli eder, bazen direk olarak bazen dolaylı yoldan. Şurada hemen dilimin ucuna gelen birbiriyle alakasız bir kaç kelime saysam, bilirimki içimizdeki en "Amerikalı" için bile zahiri manasından ziyade batıni mansını çağrıştıracaktır. Örnek olarak "Basmane, motor, kaşar, yalama, Behçet, cigola, yollu, saksafon, Karaköy, yatak odası vs".
Yatak odası dedimde bir evin bölümlerini tek, tek sayarken yatak odası haricinde ki bütün bölümler ismi ile müsemma ameliyeler çağrıştırır. Mesela "misafir odası"ında misafir ağırlanır, "mutfak"ta yemek pişirilir, yenir, "tuvalet"te def-i hacet giderilir, "banyo"da banyo yapılır. Bir tek yatak odası "uyku" ve "münasebet" gibi iki ameliye arasında gel git yapar zihnimizde ve çoğunlıkla münasebet baskın çıkar bu gelgitlerde. Bir koltukta iki karpuz taşıyan "yatakodası" öbür koltuğunada olimpik atletizm pisti sığdırır nerdeyse. 4x4 bayrak yarışı, 100 metre engelli, disk atma, cirit atma, gülle atma ama illede uzun atlama ve yüksek atlama. Bütün bü müsabakalarda müsabıkların isteği doğrultusunda her türlü doping maddesi serbest iken sadece bir tek kural vardır. "Mahremiyet!"
"Delikanlı"lığın raconunda da yatak odası ile ilgili bazı kurallar vardır. Bu kuralların birincisi ve en katısı "mahremiyet"tir.
Yasak bir ilişkide bile "delikanlı karıymış" iltifatına maruz bırakılmış bir kadın her zaman "karı gibi adam"dan daha makbuldür.
Selamlar dostum
Ağyar tarafından 1/20/2010 7:47:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Selam ve saygılar.
Ağyar
Dün bir, bu gün ettimi iki.
"Sende mi Britüs" diyesim geldi bir an. Halbuki bu sitede senin benim için ayrı bir yerin var. Hemşerim olmandan ziyade benim bir yazıma "ilk yorum" yapan üye olman sıfatı ile ayrı muhabbetim var.
Her ne kadar bazılarına yorum yazmasamda adına gelmiş bir telefon faturasını bile yazı diye koysan buraya gene okurum :)
Farklı, polemiği seven, hafif demogoji kokan mizah ağırlıklı bir uslubum olduğunu kabul ediyorum.Bazı arkadaşlarda bu ters tepip "veto" yiyoruz, yasaklı listesine alınıyoruz, canları sağolsun.
Fakat burada ne demogoji var nede laf sokma, sadece yorum! o kadar
gözlerinden öpüyorum
Herkes yorumu ile birşeyler kettı. Teşekkür ederim.
Eser hanım da farklı bir açıdan bakmış ve " aldatma hep yatay olarak mı düşünülmeli" demiş. Sözünü yutmama, sırlar, gizemli davranışlar. İkili akitlere bağlı kalmamak ve tek taraflı gizliden bozmak da aldatmadır. Nasıl beş duyu organının zinası varsa aldatma da çeşitlidir. Davetkar ve şuh konuşmalar. Şeytani ve çirkef his ile düşünceler ile bir şeylere teşebbüs. Kaçamak bakışmalar ve aldatma yolunda girişimler. Hepsi aldatmanın bir çeşididir.
Fakat froyd der ki " Yatakta Sevişirken daima üç kişi vardır."
Yani insanlar bazen kafasında fantazi kurarlar. Bu Allah'ın verdiği muhteşem nimetlerin yani organlarımızın ve duygularımızın sanal olarak ürettiği zevki artırma çabasıdır. İrade ile engel olabilmek her zaman mümkün olmaz.
Dinimizcede fikirde kalan ve teşebbüse geçmmemiş hiç ama hiçbir düşüncenin günahı yoktur. Şeytani de olabilir düşünceler Rahmanide. Düşünmek değil ahlaksızlığa boyun eğmek günahtır. Düşünüp ta bir günahtan vazgeçmenin bile sevabı vardır.
Okuyan ve yazan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.
Not: Bu günden itibaren en az beş gün siteye giremeyebilirim. Şehirler arası iki iş seyahatim olacak. Nasipse sonra görüşmek dileğiyle Allah'a emanet olunuz.
Saygı sevgi ve selamlar.
evlilik karşılıklı bir anlaşmadır bence.
bir akittir .bu akti bozan (aldatan)der ki karşısındakine sen de bozabilirsin.
bu kadar basit bence.bunu bilipte akti bozuyorsa hodri meydan eşlere.
sonrası kişinin vicdanı ve kendi ben ine kalmış.
kimseye düşmez yargılamak.eleştirmek .din e bağlamak.
her kul kendinden sorumlu.rabbi ile arasındakine hiç bir kul giremez.eleştiremez.kötü diyemez.
teşekkürler paylaşıma.
biraz daha suçlamadan,yargılamadan insanı . lütfen
nazan erten
yazarı önemli bir meseleyi işlediği için kutluyorum öncelikle.
Birincisi, Arkadaşlar, postmodern bir dünyada yaşıyoruz artık, Erkek aldatırken flört oluyor da kadın aldatırken fuhuş mu bunun adı? Kadın ne kadar altadabilirse kadın da o kadar aldatma hakkına sahiptir
demek kulağa aslına bakılırsa çok hoş geliyor.
Ben böyle düşünmüyorum. olaya farklı bir açıdan bakayım. erkeğin hiç bir zaman, hiç bir durumda aldatmaya hakkı yoktur bana göre. çünkü BENCE kimin eli kimin cebinde bir toplumda ne neslin devamı olur ne de hayvanat dünyasından bir farkımız kalır.
Ama işin sallamayan ahlaki boyutları bir tarafa bırakan bir açısından bakarsak olaya, erkeğin aldatması daha kolaydır. çünkü yürüdüğü yollarda iz bırakmadan yürür erkek. dahası, kadının aldatması bence kadını küçük düşürür. çünkü kadın erkekten çok daha güzel yaratılmıştır. erkek ise çirkindir. kadınlarda cazibe ve çekicilik vardır, gül gibidirler. erkekse diken. yapraklarındaa bir çok dikene sahip olmak isteyen bir gülün kişiliği çürümüştür aslına bakılırsa.
oda arkadaşıma danıştım, o da şöyle dedi: psikolojik olarak erkekler poligamy e doğal olarak daha yatkınmış. kadınlar ise monopoly yanlısı.(bence biyolojik olarak da öyle) kadın aldatırsa kaprisinden dolayı, sinirinden dolayı aldatırken çok büyük bir genellemeyle birkilte de erkekler başka kadınlarla birlikte olmamak için kendilerini tutarlarmış, bir şekilde bastırırlarmış.
sonuç olarak,
erkeğin aldatması DA hiç bir zaman ve hiç bir şekilde ahlaki olarak mazur görülememekle birlikte, (BANA GÖRE) evliliklerde kişisel ilişkiler göz önüne alınmalı.
Ama bu konuda binbir kafadan binbir ses çıkar. bir düzleme göre, bir düşüce ya da ideoloji sistemine göre cevaplanmalı bu soru. herkes nereden bakarsa oradan görür aksi taktirde...
saygılarımla...
Ben bir tek şeyi anlamakta zorlanıyorum. Aldatmak denince neden hep "yatay" geliyor akıllara? " Dikey " de aldatma olmaz mı? Eşiyle restauranta yemeğe giden kadın, arka masadaki erkekle bakışsa. Bu aldatma değilmidir? Ya da eşiyle en özelini paylaşırken erkek, aklından başka bir kadını geçirse?
Şekil olarak aldatma yok. Eşler birlikte. Ama farkı yerdeler, beyinleriyle. Cinsiyeti olmayan bir konu. Hatta olay açısından cinslerin en eşit hale geldikleri bir konu. Kadına sıfatlar takılmasına gelince. Maddi statüsüne göre değişir. Varlığı yerindeyse " metres " olur. Değilse daha düşük sıfatlarla anılır.
Kişilikle ilgili bir olayda hangi yasa geçerli olur ki? Kapıyı kapatsan, bacadan kaçar.
Kutluyorum Engin Bey. Yine uzun soluklu tartışılacak bir konu getirmişsiniz sayfanıza. Şiir de tamamlamış. Saygılar
7 bayan birde Turgay arkadaşımız eleştiri yapmış.
Bu da gösteriyor ki kadınlarımız bu konuda daha hassas. Çünkü zararı onlara dokunuyor. Pekiyi erkekler neden kaygısız?
Ahrette hesap sorulmayacak mı? Sen erkeksin, seninki çapkınlık mı diyecekler? Tabiiki hayır. Bunu Hiç bir erkek tasvip edemez.
Lakin kadınları güzel yaratmış Allah(cc) ve verdiği cazibe ile erkeklerden üstün kılmış. Etkilemek açısından.
Erkek güçlü ama iradece zayıf. Kadına emeğini bile sömürtüyor. Kurnazda değil. Birazda nezeketsiz kadına oranla.
Ortam, şeytan, nefsani arzular ve kadının cazibesi Erkeğin iradesini helede zayıfsa tamamen bitiriyor.
Dini ve ahlaki kayguları olmaması kötü ve yanlış eğitim ile erkeğin çevresi de önemli faktör.
Sebepler çok çeşitli.
Pekiyi her erkek böyle mi?
Şartlar bu kadar ağır tezahür ederse herkes hataya düşebilir. İradeye çok güvenmek en büyük hatadır.
İyi arkadaş çevresi ve kaliteli dostlar önemlidir. Elbette ki böyle olan çok erkek vardır. Pek çoğu da bu hataya düşmeye müsaittir.
İlişkiden para alan kadınlar bu işleri çok ustaca yapmaktadırlar. Evlerinde sürekli kendine çimşiren ve tatminsiz, her an mutsuz bir kadınla huzuru bulamayan erkekler kaçak limanlara konaklayabiliyor. Tersi de olabiliyor.
Kimseyi suçlamak yada temize çıkarmak değil görevim ve amacım. Sadece bir hatıramı paylaştım. İbret olsun nefislerimize ve zayıf iradelerimize.
Hani Erkekler nerede?
....... :)
hARİKA BİR YAZIYDI VE BİR ÇOĞUNA KATILMASAM DA GÜZELDİ. ARADA ŞEYTAN OLDUĞU SÜRECE BU TÜR İLİŞKİLER SONA ERMEYECEKTİR. TOPLUM DA GİDEREK ÇÖKÜNTÜYE UĞRAYACAK VE BU BİZİM ÇÖKÜŞÜMÜZ OLACAK. HEP KADINLARI SUÇLARLAR AMA ERKEK DE HİÇ Mİ SUÇ YOK. NASIL KOMŞUNUZUN BAHÇESİNDEN ELMA ÇALDIĞINIZDA HARAM OLUYORSA BU DA HARAM. NEFS DUYGULARININ KÖRELMESİ GEREK. İNSANLAR SANIRIM KENDİLERİNİ TATMİN YADA MUTLU HİSSETMEK İÇİN BU YOLA BAŞVURUYORLAR AMA HELALİN YERİNİ HİÇBİR ŞEY TUTMAZ. TEBRİK EDİYORUM. GÜZEL BİR YAZI OKUDUM. SAYGILAR, SELAMLAR. BENCE BÜTÜN BUNLARIN SEBEBİ DE HALA KADINLARIN HALA 2. SINIF VATANDAŞ OLARAK GÖRÜNMESİ, BUNU YAPAN KADINLARIN DA KENDİLERİNE OLAN GÜVENSİZLİKLERİ :)
Ne kadar doğru bir tabir kullanmışınız ihanet dağlardan da ağır. Ben kadın erkek ayırmıyorum sadakatsizliğe aferin diyen de o yolun yolcusudur. Türkan Hanım'a katılamıyorum. Kadınların bu durumda olmasının sebebi neden sadece erkekler? Aldatan kadın yaptıklarını anlatmıyor diye daha mı ahlaklı ki?
Ayrıca: ''Gördüklerinin yarısına inan, Duyduklarının hiçbirisine inanma'' diye söylenen güzel söz, yalanın kol gezdiği bu zamana çok güzel örtüşüyor...
ÜZÜMKARASI tarafından 1/20/2010 8:34:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
ENGİN BEY ARKADAŞINIZIN NE YAPTIĞI ÖNEMLİ DEĞİL O ONUN ÖZEL SORUNU O BELKİ ŞEYTANA YENİK DÜŞMÜŞ OLABİLİR AMA ONUN YAŞADIĞI ÖZEL KONUYU 3.KİŞİ İLE PAYLAŞMASI BÜYÜK BİR YANLIŞTI BELKİ KENDİSİNİ LİDER OLARAK GÖSTERMEK OLMUŞTUR AMA LİDERLİK O DEĞİLDİR .BELKİ SIKI BİR DOSTLUĞU VARDIR ONUN ÖZEL HAYATI ONU İLGİLENDİR.ARKADAŞINIZ KARŞILIKLI YASAK İLİŞKİ YAŞAMIŞ HATA BAYANDA VAR TABİKİ .YA OKADAR DÜŞLÜNDÜRÜCÜ YAZIKİ;İNSAN NE YAZACAĞINI BİLEMİYOR.KADIN EŞİNDEN SEVGİ BULAMAMIŞTIR SEVGİYİ YAZIDAKİ ŞAHIS GBİ KİŞİDE ARAYIŞTA BULUNMUŞTUR ASLINDA ARKADAŞINIZ EVİNDE MUTLU FAKAT ŞEYTANA YENİK DÜŞMÜŞ UMARIM BİR AN ÖNCE KURTULUR BU YANLIŞ YASAK İLİŞKİLERİNDEN ISLAH ETSİN RABBİM ONU NE DİYEYİM .SAYGILARIMLA ENGİN BEY
Bence bir adamın aldatmak için, bir kadına ihtiyacı vardır. Bir kadında altatırken, bir adama ihtiyacı vardır. Burada suskunbiradam'ın yorumuna katılıyorum. Her şey karşılıklı yani. Buraya kadar tamam diyelim. İşin öteki tarafı şu. Sizin öyküdeki erkek ise, vurup geçen ve her önüne gelene anlatmaktan zevk alan bir tip. Zaten aldatma olayı burada başlıyor. O işi birlikte şeytana uyup yaptınız, peki neden üçüncü kişilere anlatıp da, kendinizi daha da küçültüyorsunuz. Asıl aldatma budur bana göre. Kendini altadır kişi.
Tebrik ediyorum Engin Bey.
İrdelenmesi geren bir yazı. Sevgiler...
Ali ihsan, dışardan bakıldığında pek çok insandan üstün meziyetleri olan biri. Saygılı, bilgili, cesur ve kadirşinas.
Onunla arkadaş olmam ticari çevremizin yakınlığı ve ortak dostlarımızın olmasındandı. Nefis bağımlısı ve kadın tutkunu olması onun zaafiyetiydi.
Ben onun bu yönüne hiç pirim vermedim. Ama elinde değildi. O fanatik bir feministti...:)
Pekiyi Türkan hanım kadınların da öz eleştiri yapması gerekmez mi? Yuvası yıkılan kadın var da yuvaları dağıtan kadınlar yok mu? Kimseyi toplum dışına itemeyiz zira insan sosyal varlıktır ve tecritte uzun yaşayamaz.
Bilakis o hayattan uzaklaştıracak meşkaleler verip topluma kazandırmalıyız. Ama bu bizim yapabileceğimiz kadar kolay değil.
İsterse devlet ve sivil toplum örgütleri bu işi kaale alıp projeler üretebilirler.
Biz ise ancak birinci dereceden yakınlarımıza sahip çokabiliriz. Dostlarımızın da dikkatini (rencide etmeden) çekersek ne ala.
Saygılar.
sadikozen
Yaşananları başkalarına anlatmak ve yaptıklarıyla böbürlenmek hem basitlik, hem de karektersizlik örneğidir. Maalesef bunu daha çok erkekler yapar. Hem de üsüne yalanlar katarak. Kadın ise suskundur, yaşadıklarının mutluluğu yeter ona. Duygularını içinde saklar. Çünkü daha romantik duygulara sahiptir kadınlar. Daha çok seven ve daha az çıkarcı. Bunun istisnaları da vardır tabii. İşte onlara başka isimler vermek gerek.
Bu konular, kadın-erkek eşitliğinin tam olarak gerçekleştiği şeylerdir. Paylaşan iki insan vardır, genelde biri erkek, diğeri kadın. Günümüzde bunun aksi durumlar da çoğalıyor ne yazık ki. Özellikle gay'lerin sayıları artmaya başladı. Hani özgürlük kavramı var ya. İçine tüküreyim bu özgürlüğün. Günden güne bir batağa sürüklenmekteyiz.
Bence konunun en önemli yanları; sosyal, kültürel, etik ve insani boyutlarıdır. Hatta ekonomik de denilebilir. En önemli etken ise işin ruhsal tarafıdır. Toplumsal gerginlik, huzursuzluk, geçim sıkıntısı, stresler, kültürel dengesizlik, anlayışsızlık, hoyratlık, davtanış bozuklukları önemli faktörlerdir.
Meselenin basite ingirgenmesi yanlış olur. Kadın-erkek ilişkileri toplumsal dengenin eksenini teşkil eder. Hiçbir zaman tek taraflı suçlama yapılmamalıdır. Hatalar da mutluluklar da iki tarafın sorumluluğu altındadır ve eşit paylaşılmalıdır.
Bütün insanlarımıza mutlu yaşamlar dileğiyle...
Engin bey, bu yazıya nasıl yorum yapılır bilmiyorum inanın. Erkek bir kadın ile birlikte olduğunda "aferin" diye karşılanırken, kadın "fahişe veya orosbpu" olarak anılıp, gün gelip taşlanarak ölüme mahkum edilir.
Sizin arkadaşınız bir kadın ile birlikte olup, ağzından salyalarak akarak yaptığını arkadaşları ile paylaşıyorsa bu erkeğin karektersiz ve kişiliksiz olmasından kaynaklanıyordur. Ve ne yazık ki bu kişiliksiz insanlar toplumumuzda el üstünde tutulup mükafatlandırılıyor. Oysa bu tür insanlar toplum dışına itilmiş olsaydı ne kadın bu durumda olur, ne de erkek bu yaptıklarını her yerde aleni konuşabilirdi.
Sayfalar dolusu yazı yazılabilir ama o kadar öfkenedim ki arkadaşınıza ve onun gibi insanlara kısa bırakayım en iyisi.
Saygılar
Toplum içinde, böyle kadınların yaşadığına inanmak istemiyorum.
Acaba bazı erkekler, kendilerini farklımı göstermeye çalışıyorlar, bunu bir marifetmiş gibi, balandıra balandıra anlatarak
anlatmak istedikleri nedir anlayamıyorum...
Tebrikler, ders çıkarılması gereken bir yazıydı.
Saygılar selamlar