- 1244 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Zaman Benden Aldıklarını Geri Ver…
Zaman Benden Aldıklarını Geri Ver…
İbrahim İMER
Eğer bir örs isen kendini sabit tut, eğer bir çekiç isen zamanında vur.
G.Herbert
Pencereyi açıp sesimi duyurabildiğim en uzak noktaya hemen hemen her gece bağırmak istiyorum “Zaman benden aldıklarını geri ver”.
“Zaman benden aldıklarını geri ver”.
Zaman ve mesafeler galiba bizi hoyrat kullanarak eskiten. Mesafeler tamamda, zaman, hükmedemediğimiz tek soyut kavram gitti mi geri gelmiyor ne kadar uzakta olduğu önemli değil. Bizse yaşlanmak diyoruz boşa geçen yıllara. Aslında boşa geçen yılların adı kaybettiklerimiz olmalı.
Çaresi yok zamanın geri getirmenin, Lokman hekimin ölüme çare bulduğu iddia edilse de (ki benim inanasım gelmiyor nedense), zamana deva yok elimizde.
***
’Sevmek bir yerdeki sabah galiba. Beni bir türlü oraya götürmediler’ diye başlıyordu yakın bir zamanda e-posta ile aldığım anonim bir yazı.
Ne kadar acı demek zaman sevgiyi başkalarından ve uzak yerlerden bekleyerek heba oluyor. Sevgiyi beklemek doğru bir hareket değil aslında çünkü varlığında mutabık olunan bu kavram çok da göreceli. Ve göreceli olduğu kadar eksik kalınca, çok şey yarım kalıyor hayatımızda… İnsanoğlu, kuşu, böceği, çiçeği ve bilumum doğada var olan bor çok canlıyı sevebilir karşılık beklemeden. Belki de sevgiye karşılıksız demek haksızlık olur ancak, sevgi karşılıklı olunca daha güzeldir. Sevgi ile beslediğimiz çiçeğin bize gülümser gibi açması mesela.
***
On yıl kadar önce hocam bana, “sevmek altın ve gümüş birer değişik tepsi gibidir. İnsanlar, uzaklar gümüş tepsiyi arar ve ona razı iken, önlerindeki altın tepsiyi görmezler” demişti. Hocam her zaman haklıydı. Çünkü hocamdı. Sevmek uzaklarda gibi gelse de bu ancak altın ve gümüş tepsi arasındaki fark olabilir.
İnsanoğlu, küçük bir sevgiye hasret iken önündeki büyük sevgiyi göremez çoğunlukla. Biz buna zaman zaman aşkın nankörlüğü diyoruz. Peki gerçekten nankör olan aşk mı?
Belki aşk nankördür yada insanlar nankördür gerçekte. Uzaklarda aradığımız en küçük duygu parçası acı çektiren yegane faktör olur nedense… Biz buna halk arasında AŞK veya Kötü Baht diyoruz. Aşk nankör mü gerçekten bilemem ama aşkın yada aşığın gözü kördür, önündekini göremez bu kesin.
***
Aslında doğru aramasını bilirsek sevmek hiçte çok uzaklarda değil. Önümüzde bir yerde olabilir. Yada içimizde…
Zaman dediğimiz vakitsiz oyun yürek kapımızı ansızın çalıyor bazen. Çalıyor ve zorluyor yürekleri, kazanmak ile aşkı kaybetmek arasındaki ince çizginin üstünde buluveriyoruz kendimizi, hokkabaz değilseniz düşmemek elde değil.
Aşkın nerede bizi bulacağına dair bir olasılık dahi yok elimizde önceden. Gerçekten uzaklarda bir yerde değilse aşk her an kapıyı çalabilir. Mutlaka kapıyı çalma tarzı da olmalı.
Şayet, aşk yada sevgi uzakta ise ruhumuza dokunmadıktan sonra görücü usul evlilikten başka bir şey benzemez ki!
Her ne kadar uzun yıllar bazı soyut kavramlara inanmadıysam da, yanıldığımı düşünüyorum artık. Ki dostlar buna yaşlılık belirtisi diyor. Belki de beklediklerimizin zamanında kapıyı çalmamasından kaynaklanıyordur.
Artık merdivenler ağır ağır sayılmaya başlanırken, kavramlar karışıyor… Sevgi, aşk, zaman, yaşlılık, mutluluk eşittir zaman karşısında mesafeleri bahane ederek kaybettiklerimiz. Mesafe ne olursa olsun sevdiğimizi bir türlü söyleyemediğimiz insanlar…. Kazanılmış olmuyor, beklide kaybedilmişler listesinde yerleri.
***
Aşkın, sevdanın okulu yada diploması yok, bu işi çok iyi öğrenmek için. Her zaman kulaktan dolma ve tecrübelere dayalı olarak hareket edilir.
Ben tanışıp öğrenemediğimden midir nedir, aşkı fazla aramadım, gerçek varlığına da inanmamıştım, aşk yakın bir zamanda inanmadığım halde beni de ziyaret etmiş meğerse. Ben giderken fark ettim. Ancak, artık çok geçti, zaman artık çevrilemezdi ki.
Sevmek bahsi geçtiği gibi uzaklarda bir sabah olsaydı şayet, bu en büyük yalan olurdu. Uzaklarda değil güneş sisteminin her yerinde sevgi değişik zamanlarda ve aynı tonda olması gerekirdi ki, güneş sistemi güneşin sadece bir yerde doğmasına imkan vermiyor. Her 24 saatte bir doğur her yerde güneş.
Sevmek, çok uzak olamaz çünkü içinde sevdiklerimiz olmaksızın, farklı dil renk ve lehçelerdeki insanları her ne kadar sevsekte, insan olmak adına, içimizi ısıtanlar yakınlarımız kadar olamaz sevgi. Babaannenin yerini kimse tutamaz mesela, yada yeni yürümeye başlayan yeğenin.
Onlar uzaklarda değiller ki! Mesela babaannemiz biz doğmadan babamızın bebekliğini bilecek kadar yakındı ve hep aynı yerdeydi. O halde neden sevmek uzaklarda bir sabah olsun?
Sevdiklerimizin olmadığı yerde neden aramak zorundayız ki sevgiyi, sevdiklerimizin olduğu yer varken.
Farz edin en ücra adanın en güzel yerindesiniz, sevgi olmadıktan sonra…. Yada dünyanın en güzelini sevdiniz, ne değişir aynı dili konuşmadıktan sonra… burada gözetmeye çalıştığım, din, dil, ırk yada lehçe ayrılığı değildir. Tabi ki insanlar farklı ırklara da yakınlık duyar. Ancak, sevmek insanın içinde olan bir olgudur. Ve her sevginin temeli dayanağı vardır. Mesela bir gönüle bir çok yar sığmaz. Sığdırmaya çalıştığınızda hayatınızda bir şeyleri paylaşmayı sevdiğiniz insanlardır.
***
Mesafeleri bahane ederken zamanı hor kullandık galiba.
Sevmek uzaklarda bir yer olamaz bu kesin.
En sevdiklerimiz mahallemizde olabilir mesela. Neden hemen şimdi pencereyi açıp “seni seviyorum” diye bağır mıyorsunuz? Onu sevdiğini sizin ağzınızdan duymak isteyen biri mutlaka vardır.
Yada geç kaldığınızı düşünüyorsanız kötü.
İyide siz vakit dar iyi kullan, ömür kısa diyenlere benim gibi doğmamış çocuğa don biçilmez dememiş miydiniz?
Zaman kalmadı elimizde, hoyrat kullandık, oda bizi hoyrat kullandı. Ve biz kaybettik zaman karşısında bize sunulmuş zaman gibi kutsal bir lutufu …
***
Bende boş sokağa bağırmak istiyorum şimdi.
“Zaman sevmek adına benden aldıklarını geri ver” sevdiklerimi geri ver.
Zaman aldıklarını verir mi ki?
Kalan zamanı mesafeleri bahane ederek heba etmemeniz dileklerimle,
İbrahim İMER
YORUMLAR
zaman aldıklarını geri vermeyi bırak daha da ister...
zira zaman yaşamın ve ölümün köprüsüdür..
emeği kutluyorum...
ibrahimimer
Geçenlerde Deniz ŞAHİNOĞLU ile seni konuştuk...
sevgi Yolu dergisi yazarları arasında görmek siteriz ne dersin.