- 2186 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
* YILDIZLARIN ALTINDA *
Bir bahar sabahında gördüm seni.
Mimoza çiçekleri,Ege’nin güneybatısında denize doğru uzanan köyün sahili için
en renkli en rüya ötesi, Tanrı’nın verdiği en güzel armağanlarından biriydi.
Nazlı, sarı çiçekleri toplarken adeta gecemizi yıldızların altında aydınlatan
mehtabın saçına dokunur gibiydi. Her sabah balkona çıkar çıkmaz mimozaların koktuğu
tarafa bir göz atıp, ve saçlarını rüzgâra savurarak türküsünü tutturur: Ölürüm ölürüm
sana ölürüm. Gerisini hatırlamaz. Keyfinin yerine gelmesi için karşı dağları seyretmeyi
yetiyordu. Nazlı, bu güzelikleri biliyordu. Her kadın gibi beğenilmek çok hoşuna gidiyordu.
Cana yakınlığı, hayat dolusu canyakıcı bir güzellikle birleşince ortaya vitrinlerde bir
Mona Liza’yı andırıyordu.Bazı geceler sahilkumsalında arkadaşlarıyla buluşurdu.
Kıytırık birkaç kadeh şarap yuvarlar. sonra Fazıl Hüsnü’den, Can Yücel’den şiirler okurdu.
Nazlı, her zamanki gibi şömünenin yanında yerini almış yine Kavaklıdere şarabını yudumlayıp ve hep uzaklara bakıyordu. Gözleri eski günlerini arıyordu.
Herşeyi yeniden istercesine, içinden gelen bir istekti bu. Kendine acı verdiğini ,
gönlünün taaa derinliklerinde oluşan mutsuzluk çemberinin daraldığını ve böyle bir
acıya karşı koyamıyordu. Dilinde hep bu sözcükler vardı. Gökyüzünün altında masmavi
denizin sularıyla ıslanmış sahiln inci kumların üstünde yeniden seni öpmek istiyorun seni.
Kendine iyi bak kaybolan sevgilim.
Şimdi nerelerdesin, hangi okyanusta, hangi limandasın
Kırlarda topladığım gelinciklerle seni karşılamaya geldim.
Tüm martılar senin için toplandı
Kaçıncı kocadasın soruyor biri bana,
Senin yokluğunu aramakla geçti ömrüm
Söyle, bunun hesabını nasıl verebilirsin...!
Nuri Dağdelen
Özdere/İZMİR
18.1.2010
Saat 21. 45
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.