- 507 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 45
Doktorun bu sözleri karşısında yıkıldı. Bir anda kendini çok kötü hissetti ve
“ Doktor Bey, oturabilir miyim ? “
Doktorun gösterdiği yere oturduktan sonra içinden derin bir nefes aldı. Kulakları uğuldamaya başlamıştı.
“Doktor, bu kadar mı kötü durum. Ne olursunuz, onun için elinizden ne geliyorsa yapın. Yalvarırım size. Ben, ne gerekiyorsa yapacağım. Doku mu alacaksınız, alın. Hemen gerekiyorsa da yatarım ameliyat masasına. Yeter ki oğlumu iyileştirin. Benim böbreğim uyuşmazsa ne yapacağız. Donör bulunabilir mi ? Gerekirse kardeşlerinden, annesinden de alabiliriz doku numunelerini. Olmaz mı ? Doktor, kurtar oğlumu. “
“ Lütfen, sakin olun. Telaşlanacak bir durum yok. Öncelikle ameliyatı yapalım. Sonrasında, diğerinin durumu da ortaya çıkar. Bu aradaki zamanda da doku analizlerini yaparız. “
“ Tamam Doktor Bey, ben Atatürk’ ün dediği gibi Türk hekimlerine sonsuz güvenim var. Size güveniyorum. Nereyi imzalamam gerekiyor ? Hemen imzalayayım ve iyileştirin oğlumu. “
Elindeki belgeleri uzatmıştı Doktor. Hemen imzalayarak geriye verdi. Sonra da odadan ayrılarak Tarık’ ın yanına döndü. İçeri girer girmez, Tarık’ ın meraklı gözleriyle karşılaştı.
Üzüntülü halini gizlemeye çalışarak, yüzüne en neşeli maskeyi takarak girmişti odaya. Endişeli görünüşü, onu daha çok meraklandıracaktı. Hastalıklarda en önemli şey moral olduğu içinde ihtiyacı vardı şu anda.
Nihal, gece uyku uyuyamamıştı.Yatakta, bir o yana bir bu yana dönüp durmuş ve sonunda sızıp kalmıştı. Kalktığı anda hemen saatine baktı. Telaşla yatağından fırladı. Üzerini değiştirdi ve banyoya girdi. Saçlarını taradı ve hafif bir makyaj yaparak evden hızla çıktı.
Tarık’ ın rahatsızlığı onu çok üzüyor ve çaresiz bırakıyordu. Elinden gelen hiçbir şey yoktu şu anda. Sadece Allah’ a sevdiği adam için dua etmekten başka.
Pakize tüm ısrarlarına rağmen otogara gelmek istemişti. Otobüsün hareket etmesiyle birlikte tekrar kendi düşünceleriyle baş başa kalmıştı. Onu neler bekliyordu bilemiyordu. Sadece, hasta oğluna kavuşmak ve onun için elinden gelen her şeyi yapmak istiyordu. Onu affetsin veya etmesin, o iyileşene kadar başında kalacaktı. O gücü hissediyordu kendinde.
Otobüse biner binmez, yaşadığı heyecanın etkisiyle bitkin vücudu koltukta sızdı kaldı. Terminale gelmiş olmalılardı. Muavinin ona seslenmesiyle yerinden kalktı ve hastaneye gitmek üzere taksiye bindi.
Hastaneye girer girmez, üzerine yine tedirginlik birden bire yerleşivermişti. Acaba, burada onunla karşılaşması doğru muydu ? Ya çok fazla ve kötü bir şekilde hakaret eder miydi ? Bu düşünceleri kafasından uzaklaştırmalıydı. Cesaretini yitirmeden, oğlunu görmesi gerekiyordu.
Geri dönüşü ve kaçışı yoktu. Oğlu hastaydı. Ne derse desin, her türlü muameleye hazırdı.
Rica minnet kapısının önüne kadar gelebilmişti nihayet. Heyecanını bastırarak kapalı olan kapıyı tıklattı. Sonra da içeriye girdi. Girdiği anda da dondu kaldı. Geriye çıkmak istiyor fakat vücudu ona riayet etmez olmuştu sanki. Oğlu ve eski kocasını karşısında görünce, ne yapacağını bilemez bir halde kalakalmıştı. Yattığı yatakta, şaşkınlıkla, yıllar sonra karşısında duran annesine bakıyordu Tarık. Suratı asıldı ve gözlerini kıstı sessizce bakmaya devam etti. O sırada baba, eski karısının yanından sessizce odadan çıktı gitti.
Yerinden hafifçe doğruldu. Emel hanımın içi rahatlamıştı kısmen de olsa. En azından, konuşacakları kelimeleri eski kocası duymayacaktı. Daha az acı çekecekti o yüzden.
“ Ne işin var senin burada ? “
“ Oğlum, geçmiş olsun. Hasta olduğunu duydum. Onun için geldim yanına. Bir de ….. Senden af dilemeye. Gerekirse ayaklarına kapanacağım senin. İçim kor ateşler gibi yakıyor bu durum. Ruhum, bu ıstıraptan kurtulsun artık. Sizlerde emeğim yok ama ne olursa olsun ben sizin annenizim. Çok pişmanım oğlum. Seni nasıl inandıracağım bilmiyorum fakat mutlaka kendimi affettireceğim. Anneler ve babalar hata yapamazlar mı ? Ben yaptım hata. Cezasını da sizi kaybederek çektim. Yıllardır çekiyorum o cezayı ve acıyı. Sen de babasın. Sen bir hata yapsan, kızının seni affetmesini istemez misin ? Çok şeyler kaçırdım sizinle ilgili. Daha fazla kaçırmak istemiyorum oğlum. Lütfen ! Beni affet. Yalvarırım sana. “
“ Bunun için çok geç kalmadın mı ? Ben, kaç gece yatağımda ağladım biliyor musun ? Korktuğumda, sarılıp uyuyacak, korkumu dindirecek bir annem yoktu yanımda. Askere giderken, arkamdan dua edecek, beni uğurlayacak bir annem de yoktu. Ben neler kaçırdım peki ! Neden yaptın o hatayı o zaman. Hiç sonuçlarını düşünmedin mi ? Bunlar aklına gelmedi mi ? Sevdiklerini hiç mi düşünmedin. Sen, sadece bir kadın değildin. Sen, anneydin. Annelik nedir bilmedin. Bunları söylemek için bile yıllarca beklemek zorunda kaldım. Bana duygu sömürüsü yapma ! Affetmiyorum seni. Şimdi git ! Görmek istemiyorum seni. “
“ Yapma oğlum. Kıyma bana. Çevirme kapından. Yüce rabbim bile kullarının hatalarını affediyor. Sen de affet ne olur. “
Arkasını dönerek, camdan dışarıyı seyretmeye başladı. Bir anlık hasretini giderebilmek için Tarık’ ın yanına yaklaştı Emel. Ona sarılmak üzereyken, Tarık sert bir hareketle yerinden kalktı ve camın önüne geçti.
“ Ne yapıyorsun. Ben, ne diyorum sana. Git lütfen ! “
Emel Hanım, çaresiz bir şekilde başını önüne eğerek odadan sessizce çıktı gitti. Ruh gibi yürüyordu artık bu bilmediği şehirde. Yıkılmıştı. Gözlerinden akan damlalar, yüreğinde yanan kor ateşi söndürmüyor, daha çok alevlendiriyordu.
İçi sızladı Tarık’ ın annesinin arkasından bakarken. O güzel kadın gitmiş, yerine bambaşka bir kadın gelmişti sanki. Yıllardır içinde biriktirdiği hasret ve kin, onu gördüğünde yerini acımaya bırakmıştı sanki. O da çok istemişti ona sarılmayı fakat gururu engel olmuştu. O " Anne " Demeyi çok özlemişti . Fakat yine diyememişti.
Bu düşüncelerle boğuşurken telefonu çaldı. Uzandı telefonu yerinden alarak cevap verdi. ,
" Efendim Kamil Ağabey ! "
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
Hata yapmak biz insanlara mahsus bir olay ve yapıyoruz da... Baze bu hataların bedeli çok ağır oluyor. Peki değiyor mu bari. Orası hep muamma olarak kalıyor, kazandıklarımızdan kaybettiklerimizi çıkarırsak hesap ortada. Bir evlat ve annenin değeri, hiç bir kaybedilenle kıyaslanmıyor. Yine güzel ve duygu dolu bir yazıydı Sevgili Nermin.
Kutluyorum... sevgiler...
Ne olursa olsun anne ve evlat. Hatalar biz insanlar için. Evet anne olarak yaptığımız hataların telaffisi yok ama insannız. Umarım Tarık af eder ve umarım yeniden anne diye sarılabilir Emel hanıma.
Hüüznlendirdi bu bölüm yine bnei sevgili Nermin hanım. Sevgiler yüreğinize