- 852 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KRİZDE TEĞET GEÇENLER
Dünyayı kasıp kavuran, ekonomik kriz dalgasının, nihayet kimleri teğet geçtiği, kimleri de delip geçtiği, yavaş yavaş belli olmaya başladı.
“Son model arabaları, kapılarına çekip, millete bu zor günlerinde hava atanlar acaba kimlerdir?” diye merak ediyorsunuzdur belki de. Bu kriz ortamında, nereden bulurlar bunca parayı ve hiç esirgemeden nasıl harcayabilirler? En lüks daireleri, villaları bir kalemde, nasıl satın alabilirler?
Futbolcuları bilirsiniz? Hani bizim zamanımızda ( bundan otuz, kırk yıl önce), okulda doğru dürüst okumayıp, toprak sahalarda, meşin yuvarlağın peşinden koşan haylaz çocuklar vardı ya! İşte onlar. Bugünküler; onların yeni versiyonu tabii. Eskiler, maç kaybedince, utançlarından birkaç gün sokağa bile çıkamazlardı. Şimdikilerse, zaten bir çoğu halkın arasına hiç katılmıyor bile. Şehrini, sokağını tanımıyor. Taraftarını bilmez, etmez.
İşte bu arkadaşların transfer bedelleri son yıllarda milyon dolarlarla ölçülüyor. Maç başına da ayrıca, oynadıkça binlerce dolar prim alıyorlar.
Asgari ücretin daha 600.- TL civarlarında olduğu canım ülkemde, bir topçu, birkaç kez maça çıkmakla, bu milyon dolarları alabiliyor. Oysa yaz kış, sıcak soğuk demeden, çalışıp didinen bir ücretlinin eline de ayda çoğu zaman, bir asgari ücret bile geçmiyor.
Kazanç açısından aralarında uçurumlar var. Elbette, yaşantı yönünden de. Biri, turfandanın en iyisinden yerken, diğeri de soğan ekmeğe talim edecek. Evdeki ahaliyi de, biraz daha tasarruflu olmaya davet edecek. Geçimin başka yolu yok. Aç susuz kalmamak için,ömür boyu direnecek.
“Efendim, adamlar yurt dışında gör bak ne paralar alıyorlar!”, diyenleri duyar gibi oluyorum aranızdan şimdi. Bir zamanlar, rahmetli Özal da aynını yapardı. Çarşı pazardaki fiyatlardan, pahalılıktan şikâyet edenlere, “Efendim Avrupa da da, domatesin, biberin fiyatı şu kadar para. Benzinin litresi, şu kadar dolar ” diye. O zaman dar gelirli, fakir fukara da,” Yahu sen bizim elimize geçen paraya niye bakmıyorsun da, sadece Avrupa da ki domates, biber fiyatlarını, benzin fiyatlarını bize gösteriyorsun? Biz de Avrupalılar gibi aylık 5- 10 bin dolar maaş alalım, o zaman söylersin bize Avrupa da ki domates biber fiyatlarını, benzin fiyatlarını “ diye
Şimdi, bir bizim futbolcuların aldıkları paralara bakıyorum. Oynadıkları oyuna, sahalardaki performanslarına, azimlerine, kazanma hırslarına. Birde bu futbolcuları izlemek için ceplerindeki son üç- beş kuruşla, bilet alıp, yağmur çamur demeden stadyumlara koşan taraftarlara. Yakışmıyor.
İşçi, memur, emeklileriyle sokaklarda,bir tencere kaynatabilmek için hak aramaya çalışırken, sayın maliye bakanımızın iki hafta önce, beş yıldızlı Fettah Tamince Otel’de yaptığı düğünde,takılan hediyelerin değeri de milyon doları aşmış.
Üstelik duyduklarımız doğruysa, benzin, mazot fiyatları da ülkemizde, alınan dolaylı ve dolaysız vergiler nedeniyle, Avrupa’nın bir çok ülkesinden daha da pahalıymış.Bunları anlayabilmek ve anlatabilmek gerçekten zor.Demek ki, kriz birilerini ezip geçerken, birilerine hiç uğramamış bile.
”Biri yer, biri bakar. Kıyamet ondan kopar” atasözünü hatırladım birden. Nerden aklıma geldiyse işte. Dilerim bu gidişin sonunda, biz de de kıyamet kopmasın.
YORUMLAR
ÖNCE, U2’nin İstanbul'da konser vereceğini OKUDUM.
Hani şu, müzik dünyasının en pahalı, Konserlerine müthiş fiyatlar ödenen gurup.
Ardından dünyaca meşhur erotik şov’un “Burlesque Party” İstanbula geldiğini………”bu ne zenginlik” diye hayıflandım ki yazını okudum…….
Her kelimesine katılıyorum……………öyle bir zenginler gurubu oluştu ki (!)onların yolları ,mahalleleri bile değişmeye başladı........halk ne yer içer kimsenin umurunda değil.