- 907 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
AİLE
AİLE
Evli bir kadındı Su. Eşi ve biri kız biri erkek iki çocuğuyla mutluluk içinde yaşadığı şirin bir yuvası vardı. Maddi durumları da iyiydi. Mutsuz olması için mühim bir nedeni de yoktu. Ama Su’nun bir suredir kafası bulanıktı.
Kapı komsusu ve arkadaşı Pelin’in kocasına cinsel arzular duymaktaydı. Sık karşılaşmalar ve arzu dolu sinsi bakışmalardan aralarında bir gizli muhabbet doğmuştu. Can’ın da kendisiyle aynı duyguları paylaştığını biliyordu. Sürekli bir bakışma, izleme ve örtülü teşhir yaşanıyordu aralarında. Bir özeli paylaşma durumu yaşıyorlardı. Özellikle komşu balkon olmanın avantajlarını da kullanarak Çarpık komşuluk muhabbetini her gün daha ileriye taşıyorlardı. Her ikisi de cinsellikle karışık aşk benzeri duygular yaşıyorlardı.
Su’nun vicdanı rahatsızdı ama eroinman gibi olmuştu. Nasıl bazı şeylerin yerine kendisinden başka bir şey uymuyor idi ise bu boşluğu da bu çarpık ilişkiden başka bir şey doldurmuyordu. Söz geçmiyordu Su’nun nefsine.
Su cep telefonu ile balkonda bir arkadaşıyla konuşuyor gibi yaparak Ağvaya yüzmeye gideceklerini Can’a işittiriyordu. Can’ın eşinden kurtulup yalınız gelmesi için bir sinyaldi bu. “ Sende gelirsen sevinirim, bir ara baş başa dolaşırız orada” diyerek, bu ilişkide artık limitleri aşacağının haberini veriyordu kibarca.
Onların bilmediği ise Su’nun kocası Cumhur’un böyle çarpık bir ilişkinin varlığından yeni yeni haberdar olması ve durumu izlemeye almasıydı.
Hafta sonunda Su ve ailesi Plaja gelmişti. Su sürekli Kalabalığın içinde gözleri ile Can’ı arıyordu. Bir süre sonra fark edince de sevincinden uçacak gibi oluyordu. Su, plajın oldukça tenha olan kayalık tarafına yöneldi. Gözleriyle Can’ı da davet ederek kayalıklardan denize girdi. Kısa surede kıyıdan açıldığını ve sürüklenmekte olduğunu anlayıp mücadeleye başlamıştı. Kıyıya yanaşınca da anafor Su’yu kayalara çarpmaya başlamıştı. Plaja doğru çapraz yüzüyordu ama gücü tükenmişti ve batıp çıkarak çokça su yutuyordu. Olayı fark eden Su’nun kızı Semra, babasına ve abiyisine bağırarak annesine ulaşmak için suya daldı. Ne var ki o da başka yöne sürüklenmeye başlamıştı. On sekiz yaşında ki oğul Hasan, burada yüzmek yasak levhasının dibinden denize dalmış ve annesine ulaşmıştı. Güçlü kollarıyla bitkin annesini kıyıya doğru sürüklerken kız kardeşinin sürüklenmekte olduğunu gördü. Annesini, kendisine iyice yaklaşan babasına bırakıp kız kardeşine doğru yüzmeye başladı.
Kıyıdakiler de oraya toplaşmış izliyorlardı. Tehlikeli bölgede kimse kurtarmaya yanaşmıyordu. Su’yu dışarı çıkaran baba, kızı ve oğlu için saniye duraksamadan tekrar denize dalıyordu. Uzun uğraşlardan sonra üçü de kıyıya çıkıyordu. Ama Cumhur Bey kalbine yenik düşüyor ve vefat ediyordu.
Su; bütün aile hayati mücadele verirken yardımını istediği halde yüzme bilmiyorum gerekçesi ile seyirci kalan Can’ı affedecek miydi? Engel ortadan kalktı diye daha mı mutlu olacaktı? Bir yanda nefis, diğer yanda ailesi uğruna cinayet gibi bir kazada hayatını kaybeden eş. Bir yanda nefis öbür yanda arkadaşı ve çocukları. Bir yanda nefis öbür yanda din, ahlak ve toplum kuralları.
Hangisi kazanacaktı?
İnsan vücudu ve gözleri çoğu zaman dilden fazla şey anlatırdı. Su’nun gözleri sizce gene aynı dili mi konuşacaktı?
BİLE BİLE
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinde başlayıp sonrasında giden dalga,
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya.
Dalga seven kıyı sevilendir bilir kavuşamayacağını,
Ama hep koşar kıyıya her bir dokunuşunda
Aşkına verir bedenini hesapsızca.
İşte ben de seni böyle sevdim yar.
***
Yar bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeğini?
Bilirler görülmeyeceklerini, sevilmeyeceklerini.
Koklanmayacaklarını; okşanmayacaklarını ama,
İnatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle hep
Beklerler gelmeyecek sevgilinin kucaklamasını.
İşte ben de seni böyle beklerim.
Yar, ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin?
Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için.
***
Öyle zor ki ayrılmaları, verir meyvesini ağaç.
Meyve tohum olur tohum kök olur.
Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden.
İşte ben de böyle yar yok olmayı göze aldım.
Tekrar sende doğmak için.
Gurbet IŞIKGÜN Yaş:21 Üsküdar Paşa Kapı Kadın Tutukevi C-12 Koğuşu
YORUMLAR
Kıssadan hisse gibiydi. Çarpık bir ilişki, bir şelkilde çarpık sonuç doğuruyor. Buna benzer bir çok olay halen yaşanmakta. Galiba böylesi yanlışlıklarn önüne geçebilmenin tek yolu, sağlam bir aile çatısı oluşturmaktan geçiyor. Yazınız anlamlı ve ders verir nitelikteydi.
Tebrik ederim.
Su büyük bir vicdan muhasebesi yapmalı. Değmeyecek biri için hayatını mahvetmek ve özellikle de bir ömür onun yanında olacak birinin ölümüne neden olmak Su için ölümün ta kendisi olacaktır eminim.
Aile toplumun en küçük birimidir ve o birime gereken değer verilmeli ki, gelecekte sağlıklı aileler kurabilsin bizm yetiştirdiklerimiz.
Yine güzel ve düşündüren bir yazı idi. Saygılar Engin bey.
Nefsinin peşine düşen biri, Su... Huylu huyundan kolay vazgeçmez. Cumhur Bey yaşasaydı. Su, kendine yardımcı olmayan Can'dan vazgecip kafasına takacağı başka birilerini bulacaktı... Benim gördüğüm ya da görmek istediğim: Cumhur Bey, denize girilmesi yasak olan bir yerde, kendini, boynuzlama hazırlıkları yaptığından haberder olduğu Su için değil, çocukları için kendi hayatını feda etti...
Güzeldi... Engin Dost, Gönlünüze sağlık
kendini bir ömür suclayarak yasayacagi büyük ihtimal diye düsünüyorum.
es onun icin ölürken can seyreder tabiiki.
arzular hevesler icin erkekler hayatini tehlikeye atmaz bir kadin icin.
firsat bulursa arzuyu gerceklestirir her erkek.ve kadinlar bunu cokta iyi biliyor.
herkesin vicdanina kaliyor bu olaylar sonucta.
ve arkadaslarin eslerine arzu duymak bir kadinin en büyük utanci olmali diyorum.
güzel bir yaziydi.
bir cok konuya deginebilir insan.
yüregine saglik
sonsuz saygimla
Bence Su'nun öncelikle vicdanına cevap vermesi lazım. Kendisi ile bir hesaplaşsın da, din, ahlak ve toplum kuralları, bekleye dursunlar.
Olay, bu şekilde gelişmeyebilirdi. Ama " yalan " her şekilde ortaya çıkardı.
Pek çok mesaj çıkartılacak bir konuydu Engin bey. Kutluyorum. Saygılar
Bir fıkra duymuştum yıllar önce, nereden duyduğumu da unuttum.
"Mendireğin ucunda, kolları omuzdan, bacakları belinden itibaren olmayan engelli, güzeller güzeli bir kız mahzun, mahzun azgın dalgaları seyretmektedir tekerlekli sanadaliyesinde. Bir süre sonra bir adam gayri ihtiyari yanından geçer, kızın farkına varmadan. Kız adamın arkasından seslenir;
_Beyfendi bakarmısınız, beni bir kere "fuck" ermisiniz
Adam tekerli sandaliyeden tuttuğu gibi kızı azgın sulara fırlatmış, kız kısa sürede, çırpınma bile çırpınamadan azgın sularda kaybolmuş gitmiş. Adam arkasından söylenmiş
_İşte şimdi "fuck"ildin
Yazını okuyunca bir an aklıma geldi.
Yine güzel, manidar ve "Engin"ce bir yazı
Tebrikler, selamlar