Nasrettin Hoca
1208 yılında, Sivrihisar’a bağlı Horto köyünde doğmuştur. Köy imamı olan babasının vefatından sonra bir süre imamlık yapmış, zamanının âlim ve ariflerinden, ilim ve irfan öğrenmiş, ünlü mutasavvıf Seyit Mahmut Hayrani’den tasavvuf dersleri almıştır. Hatta medreselerde müderris olarak dersler verdiği hakkında bilgiler vardır. 1237’de Akşehir’e yerleşmiş ve 1284’te vefat etmiştir. Türbesi, Akşehir’de Nasrettin Hoca Mezarlığı’ndadır. Akşehir’de her yıl temmuz ayında, uluslararası düzeyde “Nasrettin Hoca Şenlikleri” düzenlenmekte ve Hoca, anılmaktadır. Ülkemizde, her kesimden insanımızın “kendisi gibi duyan, düşünen ve yaşayan” bir kişilik olarak yürekten benimsediği Nasrettin Hoca, hayatın anlamını mizahla yorumlayan bir filozoftur.
O, zekidir ama kurnaz değildir. Onda yalan, dolan, açgözlülük, küçük hesaplar yaparak çıkar sağlamak gibi bayağılıklar yoktur. Yaptıkları veya söyledikleri ahlaki değerlere, hikmete, sağduyuya dayanır. Amacı, “güldürmek için güldürmek” değil sosyal, toplumsal, problemleri göz önüne sermek ve insanlara ders vermektir. Çalışkan, dürüst ve hünerli bir halk adamıdır. Evinin ihtiyaçlarını bizzat karşılar. Buğdayını değirmene götürür, alışveriş yapar. Bazen imam, bazen kadıdır. Davetlere katılır. Sevinçli, hüzünlü veya tehlikeli anlarında halkıyla beraberdir. Kötü yöneticilerin, harama el uzatanların, merhametsizlerin, zalimlerin daima karşısındadır. Devlete, kanunlara, geleneklere ve insan kişiliğine saygılıdır.
Hayali sevmez, gerçekçidir. Orta hâlli veya çoğu zaman geçim sıkıntısı içinde olan Hoca, varlıklıyı kıskanmaz, yoksulu küçümsemez. Asla cimri değildir. Hatta birçok fıkrasında cimrilerle alay bile eder.
Sabırlı ve hoşgörülüdür. İnsanları sever, onları kusurlarıyla kabullenir. Yanlış yapanları hatta hırsızları bile kolayca bağışlar. Dalkavuk ve riyakâr değildir. Onda kin, nefret, düşmanlık duyguları yoktur. O, halka iyiyi, doğruyu, güzeli anlatan, insanları, yanlışlardan, hatalardan, kin, nefret ve düşmanlıktan uzaklaştırmaya çalışan bir mutasavvıf; sevgi, barış, hoşgörü timsali bir gönül insanıdır.
Dağdaki çobandan saraydaki padişaha kadar her kesimden insanımız tarafından sevilen Hoca’nın fıkraları da her yaşa, her kültür düzeyindeki insana hitap etmekte ve 13. yy.dan itibaren anlatılagelmektedir. Onun mert, güler yüzlü, gerçekçi, sabırlı, ağırbaşlı, bilge kişiliği ile çelişen fıkraları, pirinç içinden taş ayıklar gibi seçilmelidir. Mesela gerçek fıkralarında “toplumcu ve insancıl” bir mizah anlayışı hâkimdir. Kesinlikle sarhoş değildir. Gerçek bir Müslümandır. Gerçek ve faziletli İslam inancına derin bir bağlılık gösterir. Fıkralarında, çapkınlık, ahlaksızlık, iffetsizlik yoktur. Âlim, arif, fazıl, mutasavvıf, bilge insan Nasrettin Hoca, aynı zamanda bir sivil toplum önderi, kanaat önderi, bir halk kahramanıdır. Haksızlığa uğrayan, zulme uğrayan, mağdur olan halk onu “Hızır” olarak görmüş, ondan kurtuluş çareleri beklemiştir. İnsanlar arasındaki problemleri, kargaşa veya nifak çıkararak değil, zekâ inceliği ve “hikmet”le, sağduyu ile çözer. Haksızlıklara cesurca karşı koyar, ince zekâsıyla halkının çıkarlarını savunur. Kırıcı, düşman edici değil kaynaştırıcı ve olayları tatlıya bağlayıcıdır. Kibar ve incedir. Alaycı ve sinsi değildir. Fıkralarında başa gelene katlanmayı, hile karşısında aldanmamayı, her şeyi fazla ciddiye almamayı, tatlı dilli, güler yüzlü olmayı telkin eder.
Onun fıkralarındaki güldürücülük kelimelerde veya anlatılan olaylarda değil, onlardan süzülen anlamda gizlidir. En ciddi kişilerin veya olayların gülünç olan iç yüzlerini bulur. Bütün insanlardaki ortak kusurları, zaafları yakalar. İnsanlarla eğlenmez. Saflığı, yoksulluğu, çaresizliği alaya almaz. O, bir toplum eleştirmenidir ama hicivci değildir. Taşlamayı, insanları hor görmeyi sevmez. Fıkralardaki güldürücü, düşündürücü ve ibret verici mesaj, en sondaki cümlede, Hoca’nın cevabında gizlidir. Sade olan fıkraları süslü söz, fazla tasvir kaldırmaz. Küçük bir olay içinde çevre, kişiler ve konu belirtilir. Daha sonra Hoca, zamana ve olaya uygun hikmetli, ibretli ve güldürücü nüktesini söyler.
Türk milletinin ortak zekâsının tecrübe ve felsefe çizgileriyle süslü, insanları güldüren ve güldürürken düşündüren fıkralarıyla tanıdığımız Nasrettin Hoca, dünyaca tanınmış bir halk filozofudur. Türk milleti, millî mizah anlayışımızın sembolü olan bu dehayı sevmiş, bağrına basmıştır. Anadolu’da, Kafkas ülkelerinde, Orta Asya’da hatta bütün dünyada tanınmış, sevilmiştir.
Bu büyük insana Allah’tan rahmet diliyoruz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.