12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1105
Okunma
Bu ülkede yıllardır gerçek anlamda demokrasi uygulanmıyor / uygulanamıyor !
Bunu aslında AB gibi, bütün dünya alem görüyor / biliyor.
AB’ne tam üye olmak, devlet politikası olmuşsa eğer, tüm kurumlar, bu arada iktidarlar, kriterlere uymaya, gereken yasaları çıkartmaya çalışacaklardır elbet.
Siyasî iktidarlar için, iki yol vardır : Gerçekten AB’ne girmenin yararlı olduğuna inanıp, tüm çalışmaları buna göre samimiyetle yapmak ya da AB’ne girmenin bu ülkeye yarar getirmeyeceğine inanıp, bunu halka dürüst bir şekilde anlatmak ve gerekiyorsa halkın da rızası alınarak bu yoldan vazgeçmek.
Bir üçüncü seçenek asla olmamalı. Olmaması gereken üçüncü seçenek ise ; bu birliğe girmenin yararlı olmayacağına inandığı halde, böyle görünmeyip ; çeşitli entrikalar ile bu birliğin bizi almaması için elinden geleni yapmak ve ’’ Biz bu kadar uğraştık ama onlar samimi değil , gördünüz işte !’’ deyip, yüzünü başka yönlere çevirmek !
İnkâr edilemez ki ; demokrasinin iyi işlememesi, bu günkü iktidar döneminde başlamış değildir. Ancak,artarak devam etmiştir. Bunun en açık kanıtı ; Millî gelirin dağıtımındaki adaletsizliğin aşırı derecede artıyor olmasıdır. Azınlığı temsil eden rantçı kesimin, Millî gelirden almakta olduğu pay, önceden % 40 iken, şimdi % 60’ açıkmıştır ki bu korkunç bir adaletsizliğin kanıtıdır ! Yani, emekçi kesimin alım gücü hızla düşüp erirken, rantiyeci kesimin gırtlağına düşen pay hızla artmaktadır. % 60, korkunç bir rakamdır.
Her yönüyle görülmektedir ki ; bu ülkede yıllardır haksızlığa uğrayan sadece Kürtler değildir. Rantiyecilerin haricindeki hemen herkes haksızlığa uğramış ve ezilmiştir. Yıllardır eğitim, sağlık ve hatta hukuk bile onların lehine çalışmııştır.
Hal böyle iken ; demokratikleşme, haksızlığı giderme çalışmaları samimiyetle yapılacaksa, bunun ’’ Kürt açılımı ’’ adı altında yapılması neden ?
Kürtlere karşı ayrı antidemokratik uygulamar varsa eğer, bunun sorumlusu kim ? Beş yaşındaki, hatta daha ufak çocuklar bile, yaramazlık yaptıklarında cezalandırılırlar. Cumhuriyet tarihinde 29 defa isyan çıkartmış bu kesime karşı, devletin hiç mi yaptırımı olmayacaktı ? Hak etmediklerine inanıyorlarsa eğer, bunun hesabını PKK’ya ve Apo’ya sorsunlar ! Çünkü onların yıllardır amacı, Kürt halkının demokratik haklarının kazanılması falan değil, ülkeyi bölüp, ayrı bir Kürt devleti kurmak ! Hangi devlet , böylesi bölünme gayretlerine kayıtsız kalabilir ?
Kürtler ve diğerleri ; bu ülkede aynı bayrak altında yaşamaya niyetli olan herkes, tüm demokratik haklara sahip olmalıdır. Bunu kimse inkâr edemez.
Bu ülkenin ihtiyacı olan açılım , Kürt açılımı falan değil, Demokratik açılımdır. Böyle başlasaydı eğer, çok daha fazla destek bulur, halkı Kürtlere karşı da kışkırtmamış olurdu.
Roman açılımı, Alevi açılımı diye başlarsanız eğer, Arnavut açılımı, Lâz açılımı, Çerkez açılımı, Pazarcı açılımı, Şoför açılımı vb. diye devam etmek zorunda kalır, gülünç duruma düşersiniz.
Tüm kesimlerin çözümleri ortaktır aslında. Demokrasi şemsiyesi altında, hepsi birden çözülür.
Sivil bir anayasanın, bu ülkenin birinci ihtiyacı olduğunu inkar eden kim var ?
İnsan hakları kurumunun bağımsızlaştırılmasını kim istemez ?
Güvenlik sisteminin bağımsız bir kuruluş tarafından denetlenmesini kim istemez ?
Ayrımcılığa karşı mücadelenin, devlet politikası haline gelmesine karşı gelen kim ?
Karşı gelinecek tek durum ; bunların sadece bir kesime uygulanmasıdır !
Hakça demokrasi ; bağımsız yargı, adilce paylaşım, yeni ve sivil bir anayasa, barış, birlik, düzen her aklî selim sahibi vatandaşın arzusudur.
Dürüst olun, şeffaf olun, adil olun ; canını yiyin bu halkın !
Fikret TEZAL