- 4547 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DERS ALMAK...
DERS ALMAK
Kimsenin kimseyle paylaşacak bir şeyi kalmadığında alınacak hiçbir ders kalmamıştır. Zira paylaşacak hiçbir şeyin kalmaması bence en önemli ve en son alınan derstir. Kimileri tecrübe diyor alınan derse kimileri özeleştiri ve daha başka birçok isimler. Her konuda olduğu gibi âlimler ve düşünürler de bazı şeyler söylemişler elbette ders almak üstüne…
.Acaba dünyada başkalarının tecrübelerinden istifade edecek kadar akıllı bir insan var mıdır? Voltaire .Geçirilen en kötü tecrübeler, en faydalı olanlardır. Thomas Wilder
.Herşeyi kaybetseniz bile tecrübeleriniz size kalır. Macaulay
.İnsanların kazandıkları tecrübeler, ölçü ile yapılan giysilere benzer, kim kazanmışsa yalnız ona uyarlar. .Carlo Levi
.Tecrübe bir gözlüktür, onların sayesinde ikinci defa daha iyi görürüz. İbsen
.Tecrübe, bir insanın başından geçenler değil, başından geçenlerin bıraktığı izlerdir. A.Huxley
.Tecrübe çok zalim bir öğretmendir. İnsanı önce sınavdan geçirir, sonra dersini öğretir. Spuitems .Tecrübeler en iyi öğretmenlerdir. Yalnız okul masrafları biraz çoktur. Cariyle
.Tecrübe herkesin kendi hatalarına verdiği addır. Oscar Wilde
.Tecrübe okulunda öğrenim ücreti yüksektir; ama akılsızlara bir şeyler öğretebilen başka okul da yoktur. J.Swift
.Denemedikçe ne yapacağını hiç kimse bilemez. Publilius Cyrus
.Pratik, bütün öğretmenlerin en iyisidir. Publilius Cyrus
.Bütün sahip olduğumuz bilginin tecrübe ile başladığına şüphe yoktur. Immanuel Kant
.Bilimlerin Anası:Tecrübe. Miguel de Cervantes
.Sadece tecrübe sayesinde bir şeyler öğrenebiliriz ve hiçbir zaman bir olayı akıl yoluyla tamamen kavrayamayız. Friedrich A.Von Hayek
.Sadece tecrübe ile test edilmiş bir sistemi ampirik ve bilimsel kabul edeceğim. Bir sistemin doğrulanabilirliği ya da yanlışlanabilirliği kriter olarak alınmalıdır. Karl Popper
.Deney, aklın babası, hafızanın anasıdır. Thomas Fuller
Tabi düşünürler tecrübe için böyle diyor ama düşünmeyenler ne diyor. Anonim olan en meşhur söz; “Tecrübe hayatta yenilen kazıkların bileşkesidir.” Hayat mektebinin en çok ders saatinin olduğu derstir, tecrübe. Hayatımızı, tecrübe edeceğimiz hatalarla sınamamalıyız. Aksine edinilmiş tecrübelerden faydalanmalıyız. Sahi, sizce nedir tecrübe?
Ne zaman bir şey yapmaya kalkarsanız, başka bir şeylerin daha önce yapılmış olması gerektiğini görürsünüz. Her şey düşünüldüğünden daha fazla zaman alır. Eğer birkaç şeyin ters gitme olasılığı varsa, en fazla zarar verebilecek olan ters gidecektir. Bir işte ters gidebilecek dört yol görüyorsanız ve bunları başarıyla atlatırsanız, o zaman beşinci bir ters yol olduğunu göreceksiniz. Her çözüm yeni sorunlar doğurur. Kolay gözüküyorsa belalıdır. Belalı gözüküyorsa, kahrolası şey olanaksızdır.
Herkesin işlemeyen bir planı vardır. Ancak bir kapağı açmak için üzerindeki vidanın sonuncusunu çıkardıktan sonra yanlış kapağı açtığınızı fark edersiniz. Eğer bir şeyi atmışsanız, artık ona kesinlikle ulaşamayacağınız anda ona gereksinim duyacaksınız. İki tür insan vardır: İnsanları iki türe ayıranlar ve ayırmayanlar. Ters giden ne olursa olsun, birileri bunu her zaman önceden söylemiştir. Aramadığın şeyi her zaman bulursun. Nerede olduğuna aldırmıyorsan, o şeyi hiç kaybetmezsin. Tecrübe, ihtiyacınız geçtikten sonramı edinilir? Tecrübe, yenilen kazıkların bileşkesi midir? Tecrübeler hatasız edinilmez mi? En tecrübeli en çok hata yapan mıdır? Ben tecrübeliyim diyen var mıdır? Ben tecrübeliyim diyenin tecrübe etmediği olay var mıdır? Eğer varsa o tecrübeli sayılır mı?
Tecrübe nedir? Usta’ya başarısının sırrını sormuşlar. İki kelime demiş; Doğru kararlar. Hepimizden farklı olarak, sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar. Tek kelime demiş; Tecrübe. İyi de kardeşim bu tecrübe denen şeyin sırrı nedir diye sormuşlar. Usta, derin bir iç geçirmiş ve İki kelime demiş. Yanlış kararlar.
Hoca bir gün ağaca çıkayım demiş. Çıkması ile ayağının üstüne düşmesi bir olmuş ve ayağı kırılmış. O sırada çevresinde bulunanlar hemen etrafında toplanıp: "hocam sana bir hekim çağıralım" gibi şeyler söyleyince Nasrettin Hoca: "bana hekim çağırmayın, ağaçtan düşen birini çağırın demiş."
Dini açıdan tecrübenin yorumunu da inceleyelim;
Eshâb-ı kiram (Peygamber efendimizin mübarek arkadaşları) bir gün Peygamber efendimize gelerek; "Yemen’e gidenlerimiz orada hurma ağaçlarını başka türlü aşıladıklarını ve daha iyi hurma aldıklarını gördük. Biz Medine’deki ağaçlarımızı babalarımızdan gördüğümüz gibi mi yoksa Yemen’de gördüğümüz gibi mi aşılayalım?" diye sordular. Peygamber efendimiz; "Tecrübe edin. Bir kısım ağaçları babalarınızın usulü ile başka ağaçları da Yemen’de öğrendiğiniz usûl ile aşılayın. Hangisi daha iyi hurma verirse her zaman o usul ile yapın" buyurdu. (İmâm-ı Gazâlî)
Kim tecrübelerden ders alır ve tecrübeler kendini olgunlaştırırsa ona akıllı; kim tecrübelerden bir şey anlamazsa ona ahmak ve câhil denir. (İmâm-ı Gazâlî)
Ahlâkı değiştirmek kötüsünü yok edip yerine iyisini getirmek mümkündür. Hadis-i şerifte; Ahlâkınızı iyileştiriniz" buyruldu. İslâmiyet mümkün olmayan şeyi emretmez. Tecrübeler de böyle olduğunu gösteriyor. (Muhammed Hâdimî)
İslâmiyet her ilmi her fenni ve her tecrübeyi emreden bir dindir. Müslümanlar fenni sever fen adamlarının tecrübelerine inanır. Fakat fen adamıyım diyen fen taklitçilerinin ve din düşmanlarının iftiralarına yalanlarına aldanmaz. (Seyyid Abdülhakîm)
Tecrübe insanın özeleştiri yapabilme yeteneği, gücü ve iradesine bağlıdır. İnsan özeleştiri yapabilme özelliğine sahipse olaylardan ders çıkarır. Bu bir nefis olaydır. Nefsine ağır gelecek hiçbir özeleştiriyi hiçbir insan yapmaz. Özeleştiri, özün, nefsin, insanın kendisini eleştirmesidir; duygu, inanç, düşünce ve davranışlarını belli bir gerçeklik ve değerler tablosu/şablonu içine yerleştirerek test etmesi, denemesi ve değerlendirmesidir.
Özeleştiri; kendi kendine ayar vermenin bilimsel dilde karşılığıdır. İnsanın durup düşünüp, benim de şöyle kötü özelliklerim var, ben burada hata yaptım diyebilmesidir. Kendi günahlarını inkar ederek Tanrı’nın istediği şekilde evrilmesi ve suyun kendi yolunu bulması gibi bireyin doğru yola odaklanmasıdır. Şeytana karşı akıl ile savaşmak ve de bir başka kişiye güvenerek kendini eleştirmektir. Şüpheden kurtulan her insan elbet özeleştiri yapabilir.
Özeleştiri nedir, ne değildir? Bunu yapıyor muyuz? Veya yapabiliyor muyuz? Kendi kendimizi eleştirme cesaretini (veya olgunluğunu, erdemini) gösteriyor muyuz? Yoksa kendimize toz kondurmuyor muyuz? Her yaptığımızın ve her söylediğimizin doğru olduğuna inanıyor ve bunları (kendi kendimize dahi) hiçbir zaman tartışmıyor muyuz? Yoksa, yaptıklarımızı ve söylediklerimizi sonradan oturup iyice bir düşünüp ve irdeleyip (masaya yatırıp) artılarımızı-eksilerimizi tespit ediyor, kendimizi eleştiriyor muyuz?
Kim bilir, belki bu "özeleştiri”nin hem kendimize bir faydası (artısı) olabilir ve hem de "telâfi" etmemiz gereken durumlar varsa (meselâ, "özür" gibi), onları telâfi etme imkânı bulabiliriz... Özeleştirinin bir başka boyutu (ve açılımı) da eleştiriye açık olup-olmamaktır... Burada, eleştiriyi bizim yerimize karşımızdaki insanlar yapmaktadır... Yıkıcı, maksatlı ve (yaptıklarımızdan ve söylemlerimizden çok) kişiliğimizi hedef alan eleştirileri (ki, bunlara ne derece "eleştiri" denilebilir, tartışılır...) bir tarafa bırakırsak, bize gelen yapıcı eleştirileri biz kendi lehimize çevirebilir ve onlardan faydalanabiliriz...
Nasıl mı? Şöyle; Karşımızdaki insanlardan bize bir eleştiri geldiği zaman hemen tepki vermek yerine önce söyle bir durup düşünmeliyiz... Bu eleştiriyi iyi anlamalıyız... İyi tahlil etmeliyiz... Yani, bu kişi ne demek istiyor? Sonra doğru olup olmadığını (veya hakli olup olmadığını düşünmeliyiz) eğer hakli ve doğru ise o kişiye teşekkür etmeliyiz... Çünkü o eleştiri bizim iyi ligimizedir... Eğer, o kişi eleştirisini haksiz ve yersiz yapmış ise, bunun haksızlığını, nedenlerini ve onun eleştirilerine karşı düşündüklerimizi yine karşının şahsını hedef almadan açık ve net bir biçimde açıklamalıyız... Karşı taraf bunu anlar veya anlamaz... İkna olur veya olmaz... O, ayrı konudur... Ve artık, o onun sorunudur...
Sonuç olarak denilebilir ki insan aldığı derslerin neticesinde özeleştiri yaparak doğru kararlar verip bunları tecrübe olarak kullanırsa başarıya ulaşmak, yada ulaşılan başarıdan faydalanmak, onu koruyup geliştirmek için en büyük adımı atmıştır. İşte o insan dünyanın en zengin, en derin ve en mutlu adamıdır.