- 1506 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
* BİR GENÇ KIZIN İSYANI *
Bahar henüz on yedi yaşındaydı.
Birden eski günlere kilitlendi hüzünlü düşünceleri.
Renkli, günlere ait her şey birer birer anımsıyordu.
Özelikle de birlilte olduğu arkadaşları henüz on yedi yaşlarında bir kızın,
anne ve babasının ayrılması Bahar’ın yüzünü soluk bir gülün rengine dönüştürmüştü.
Sağ yanını omuzu kapıya iyice gömülünceye değin yaslarken, yan gözle raftaki
kitaplara bir bakış daha attı. Evet, bu kitaplar babamındı.
Genç kıza odaklanan geçmişteki bu olumsuzlukları zihninde uzaklaştıramıyordu.
O gece o kahrolası ayrılık günü arayacaktım babamı, sesini duymak için.
Ama epey geç olmuştu. Kimbilir şimdi sen, Ege’nin hangi meltem rüzgârının kanatlarında,
hangi düşlerinle baş başasın. Hiç unutmadım. Bir gün annem ve babamla bir alış veriş
merkezinde dolaşırken, yorgunluk numarası yaptım. Babam beni kucağına alsın diye.
Sanırım dört yaşındaydım. İçim yanıyor. Seni öyle özledim ki! hiç bir yerde barınmayan
zamanın soğu hu içime işleniyor. Bir gün erken uyanmıştım. Gizliden anneme ve babama
sokuluyordum. Onlarla olmak soluklarını koklamak ne hoştu. Anlıyorlardı ne istediğimi,
saçımı okşuyorlardı şefkatın, sevginin borcu olmaz.
Ama ben kendimi onlara borçlu hissediyorum? Zira dolu dolu yaşadığım ve karşılıksız
bir sevginin onlardan başka hiç kimseden alamayacağıma inandığım için.
Geçmişimizin her hatırasında dağılmaya sebep olan kişilerden irkiliyorum.
Geri dönün.
Bize mutluluk gözyaşlarını yeniden yaşattın. Her şey o kadar gerçek ki! Tam zamanı;
erken bir umut olsun. Şimdi!" Yüreğimin en durulmaz yerinde, koskoca bir hiç mi var?
Bilseydim bu yarayı, hiç dert yanmazdım
Nuri Dağdelen
Özdre/İzmir
14.I.2010
Saat 23.7