- 1293 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ıssız kuytular
Issız kuytular.
Issız kuytularda tükenir ömür,korkunç çizgileri vardır kayıpların yüzde,histerik öldürücü şehvet yanılgıları.korkunç hastalıkları vardır.sayımsız kayıplarda dolaşır gece yanlış varsa yanlıştır keşkelerinde ömrün.soyunup paklanan yalan keyflere kanmamalı.yolculugu mutlak sonlanır göçün.birgün tüm kavgalarımı katıp heybeme sana gelecegim özgürlük.sokaga çıkarken ten rengi çorap giyecek yalan.askerler dagları sevmiyecek.her akşam ışıkları yanacak mutvaklarının kadınların.saat gecenin kaçıysa kaçı.korkunç heybetlice olacak aşk.ölüm ötelenecek.belki işsizlik ellerinde kelepçedir bu ülkenin yoksunlarının belki el bedenlerinde meze yalan
Sokagın ötesinde ne varsa o vardır.gizsel soyunup dökünür aşk.kuru öksürükleri vardır yanlızlıgımın ,kuru başak tarlaları temmuz mevsiminde.içinde kırımızı gelinciklerin ışıltısı.benimde kaybettiklerim vardır.benimde çevremde sünepe rezillikler.sürünür katı kaypaklıklarını ,neyseki usumda toprak damlı ev.usumda çocuklugum.
İşte o Issız kuytularda tükenen ömür.bu ülkenin kabalık şehirlerinden. Fahişelerinden gizli şirkefliklerinden ,paklayıp yıkadığım ne varsa yüregimde. Ne varsa acemice sevişen rezilliklerinden bir kap sıcak çorbayadır özlemim.eleri ellerimde bir sevdaya.bu ülkenin çogul kabalıklarından ,hasta bedenlerinden ne varsa gözlerinde,
Gözlerinde ölüm ötesi, kader cenneti vaat eder tüm yoksullara. Hiç kavgaların yüksek sesi duyulmaz.şiir yazılmaz,okunmaz.
Bu ıssız kuytularda tükenen ömür,[ yine yAgmurlu Alanya ] kaçıncı dönemecindedir korkunun, kaç kez uyanmıştır uyku. Kaç kadın kadın kalmıştır..kaç erkegin oluşmuştur olgunlugu.
Görmek nafile artık.sokagın ötesinde ne varsa .sokağın berisindede o vardır.kuru başak tarlalarının mevsimine daha çok var. Hangi kışlada asker türküsü söylenir, bu ses nerden gelir kulaklarıma [adı yemendir..burası huştur….]
Aiaiye akdenizde bir köhne şehir bir köhne yürege hikayeler anlatır…birde bir kadın var, evli….
Birde gecesi var karanlıgın…
Hiç şiir okunmaz hiç şiir yazılmaz..,
Şarkısı çalınmaz bu ömrün..işçiler üşür bu ülkenin karanlıgında…,
Issız kuytularda ömür tükenir.
Düzenle 20010 -TÜRKİYE
takvim yaprakları şekil degiştiriyor.her saniye insan olarak yaşarken canlı organizmamızda hücreler ölüyor yerine yenileri geliyor ,bazen bu hücreler kontrolsuz çogalıp başımıza iş açıyor. bir çok dünya ülkesinde oldugu gibi yaşam devinimine devam ediyor.kalıplar çatırdıyor.üretim araçları reklamlarla topluma tüketimi pompalıyor. ömrümü üretilene sahip olma istegiyle tükeniyor.bir çok erkek bir çok kadın tabular arasında bedenleriile kavgalı sessizce tükeniyor.para en büyük güç olarak arkadaşlıgı dostlugu insancıllıgı tuşa getirmiş .keyf çatıyor.yaşadıgımız Türkiyemizde israf almış başını gidiyor. lüzümsüz gereginden fazla aydınlatılan şehirler. lüks geniş konutlar, pahalı özel hastaneler. kültürsüz sanat asalakları yaşamı parselliyor.toplum küçük bir azınlıgın lüks yaşamına endeksli bir yaşama mahkum olmuş.sanılanın aksine egemenlik halkın dışında bir yerlerin etkisinde .halkı temsil ettigi söylenenler özel dokunulmazlık zırhına bürünmüşler.ülkede bir güvensizlik ortamı mevcut.büyük halk kitleleri fakirlik kıskacında sosyal adalet unutulmuş .din sömürü aracına dönüşmüş. ülkenin belli başlı kaynakları özelleştirme adı altında satılmış.yüzbünlerce aile saglıksız koşullarda gecekondu denilen evciklere sıgınmış.ülkede temel gereksinmeler parası olana hizmet eder olmuş.türk aile yapısı fakirligin ve yozlaşmanın kıskacında huzursuzlaşmış.ve ikibin on yılının Türkiyesinde tüm ışıltılı yansımalara karşın sınıf farkı derinleşmiş. saglıkta yeni uygulanan sistemle özel saglık kuruluşları milyonlarca vatandaşa kapılarını filen kapatmışken kendini yeniliyemiyen devlet hastanelerinin korodorlarında yıgılmalar dogal olmuş. bir çok ünüverste hastanesinde ögretim üyesi katkı payları [ondakikalık muane karşılıgı ] muane ücretleri ortalama yüzelli tl yi aşmış. kalp kanser gibi daim takip gerektiren tedavi süreçlerinde bile para ana araç olmuş.tüm bu karmaşada ülkede son on yılda etken bir ekonomik çalışma yapılamamış.ülke nufusu artmaya devam ederken mutsuz geleceginden güvensiz halk yıgınları mutsuzluga mahkum edilmiş.
Yaşamın odak noktasında insan olmak varken para kaynaklı güçlü olmak öne geçmiş biz halk yıgınlarıda bilinçle yaşama eregine yönelememiş olurken.tabular ve ölüm ötesi beklentilerin içinde nefessiz olmaya mahkum kalmışız.ikibinon Türkiyesi toplumun emekle geçenin çogunlugu için yetmezlik ve mutsuzluk içinde mistik gölgeler içinde milyonları mutsuz yaşamaya mahkum ederken gelecegide girilere bulamış gibi.belki onun için olacak en baş edilmez acılar dahi bu miskin ruhlarda bir şey ifade etmez olmuz.belkide yüzyıl sonra yaşıyan şimdi dogru sanılanıp bizi kıskaçlara sokan degerlerin anlamsızlıgını daha iyi anlayıp insan yaşamının üzerindeki gölgeleri kaldırabilecekler. belki o toplumda burjuva üretim araçlarına sahip olamıyacak.kimbilir belki o zaman üretim araçlarınında bir anlamı olmayacak.insan ve insan ruhunun tatmini tek pusula olarak bilimle özgürleşecek. yaşamak yük olmayacak yorgun bedenlere.
Issız kuytular.
Issız kuytularda tükenir ömür,korkunç çizgileri vardır kayıpların yüzde,histerik öldürücü şehvet yanılgıları.korkunç hastalıkları vardır.sayımsız kayıplarda dolaşır gece yanlış varsa yanlıştır keşkelerinde ömrün.soyunup paklanan yalan keyflere kanmamalı.yolculugu mutlak sonlanır göçün.birgün tüm kavgalarımı katıp heybeme sana gelecegim özgürlük.sokaga çıkarken ten rengi çorap giyecek yalan.askerler dagları sevmiyecek.her akşam ışıkları yanacak mutvaklarının kadınların.saat gecenin kaçıysa kaçı.korkunç heybetlice olacak aşk.ölüm ötelenecek.belki işsizlik ellerinde kelepçedir bu ülkenin yoksunlarının belki el bedenlerinde meze yalan
Sokagın ötesinde ne varsa o vardır.gizsel soyunup dökünür aşk.kuru öksürükleri vardır yanlızlıgımın ,kuru başak tarlaları temmuz mevsiminde.içinde kırımızı gelinciklerin ışıltısı.benimde kaybettiklerim vardır.benimde çevremde sünepe rezillikler.sürünür katı kaypaklıklarını ,neyseki usumda toprak damlı ev.usumda çocuklugum.
İşte o Issız kuytularda tükenen ömür.bu ülkenin kabalık şehirlerinden. Fahişelerinden gizli şirkefliklerinden ,paklayıp yıkadığım ne varsa yüregimde. Ne varsa acemice sevişen rezilliklerinden bir kap sıcak çorbayadır özlemim.eleri ellerimde bir sevdaya.bu ülkenin çogul kabalıklarından ,hasta bedenlerinden ne varsa gözlerinde,
Gözlerinde ölüm ötesi, kader cenneti vaat eder tüm yoksullara. Hiç kavgaların yüksek sesi duyulmaz.şiir yazılmaz,okunmaz.
Bu ıssız kuytularda tükenen ömür,[ yine yAgmurlu Alanya ] kaçıncı dönemecindedir korkunun, kaç kez uyanmıştır uyku. Kaç kadın kadın kalmıştır..kaç erkegin oluşmuştur olgunlugu.
Görmek nafile artık.sokagın ötesinde ne varsa .sokağın berisindede o vardır.kuru başak tarlalarının mevsimine daha çok var. Hangi kışlada asker türküsü söylenir, bu ses nerden gelir kulaklarıma [adı yemendir..burası huştur….]
Aiaiye akdenizde bir köhne şehir bir köhne yürege hikayeler anlatır…birde bir kadın var, evli….
Birde gecesi var karanlıgın…
Hiç şiir okunmaz hiç şiir yazılmaz..,
Şarkısı çalınmaz bu ömrün..işçiler üşür bu ülkenin karanlıgında…,
Issız kuytularda ömür tükenir.
Düzenle 20010 -TÜRKİYE
takvim yaprakları şekil degiştiriyor.her saniye insan olarak yaşarken canlı organizmamızda hücreler ölüyor yerine yenileri geliyor ,bazen bu hücreler kontrolsuz çogalıp başımıza iş açıyor. bir çok dünya ülkesinde oldugu gibi yaşam devinimine devam ediyor.kalıplar çatırdıyor.üretim araçları reklamlarla topluma tüketimi pompalıyor. ömrümü üretilene sahip olma istegiyle tükeniyor.bir çok erkek bir çok kadın tabular arasında bedenleriile kavgalı sessizce tükeniyor.para en büyük güç olarak arkadaşlıgı dostlugu insancıllıgı tuşa getirmiş .keyf çatıyor.yaşadıgımız Türkiyemizde israf almış başını gidiyor. lüzümsüz gereginden fazla aydınlatılan şehirler. lüks geniş konutlar, pahalı özel hastaneler. kültürsüz sanat asalakları yaşamı parselliyor.toplum küçük bir azınlıgın lüks yaşamına endeksli bir yaşama mahkum olmuş.sanılanın aksine egemenlik halkın dışında bir yerlerin etkisinde .halkı temsil ettigi söylenenler özel dokunulmazlık zırhına bürünmüşler.ülkede bir güvensizlik ortamı mevcut.büyük halk kitleleri fakirlik kıskacında sosyal adalet unutulmuş .din sömürü aracına dönüşmüş. ülkenin belli başlı kaynakları özelleştirme adı altında satılmış.yüzbünlerce aile saglıksız koşullarda gecekondu denilen evciklere sıgınmış.ülkede temel gereksinmeler parası olana hizmet eder olmuş.türk aile yapısı fakirligin ve yozlaşmanın kıskacında huzursuzlaşmış.ve ikibin on yılının Türkiyesinde tüm ışıltılı yansımalara karşın sınıf farkı derinleşmiş. saglıkta yeni uygulanan sistemle özel saglık kuruluşları milyonlarca vatandaşa kapılarını filen kapatmışken kendini yeniliyemiyen devlet hastanelerinin korodorlarında yıgılmalar dogal olmuş. bir çok ünüverste hastanesinde ögretim üyesi katkı payları [ondakikalık muane karşılıgı ] muane ücretleri ortalama yüzelli tl yi aşmış. kalp kanser gibi daim takip gerektiren tedavi süreçlerinde bile para ana araç olmuş.tüm bu karmaşada ülkede son on yılda etken bir ekonomik çalışma yapılamamış.ülke nufusu artmaya devam ederken mutsuz geleceginden güvensiz halk yıgınları mutsuzluga mahkum edilmiş.
Yaşamın odak noktasında insan olmak varken para kaynaklı güçlü olmak öne geçmiş biz halk yıgınlarıda bilinçle yaşama eregine yönelememiş olurken.tabular ve ölüm ötesi beklentilerin içinde nefessiz olmaya mahkum kalmışız.ikibinon Türkiyesi toplumun emekle geçenin çogunlugu için yetmezlik ve mutsuzluk içinde mistik gölgeler içinde milyonları mutsuz yaşamaya mahkum ederken gelecegide girilere bulamış gibi.belki onun için olacak en baş edilmez acılar dahi bu miskin ruhlarda bir şey ifade etmez olmuz.belkide yüzyıl sonra yaşıyan şimdi dogru sanılanıp bizi kıskaçlara sokan degerlerin anlamsızlıgını daha iyi anlayıp insan yaşamının üzerindeki gölgeleri kaldırabilecekler. belki o toplumda burjuva üretim araçlarına sahip olamıyacak.kimbilir belki o zaman üretim araçlarınında bir anlamı olmayacak.insan ve insan ruhunun tatmini tek pusula olarak bilimle özgürleşecek. yaşamak yük olmayacak yorgun bedenlere.
Issız kuytular.
Issız kuytularda tükenir ömür,korkunç çizgileri vardır kayıplarımın yüzde,histerik öldürücü şehvet yanılgıları.korkunç hastalıkları vardır.sayımsız kayıplarda dolaşır gece yanlış varsa yanlıştır keşkelerinde ömrün.soyunup paklanan yalan keyflere kanmamalı.yolculugu mutlak sonlanır göçün.birgün tüm kavgalarımı katıp heybeme sana gelecegim özgürlük.sokaga çıkarken ten rengi çorap giyecek yalan.askerler dagları sevmiyecek.her akşam ışıkları yanacak mutvaklarının kadınların.saat gecenin kaçıysa kaçı.korkunç heybetlice olacak aşk.ölüm ötelenecek.belki işsizlik ellerinde kelepçedir bu ülkenin yoksunlarının belki el bedenlerinde meze yalan
Sokagın ötesinde ne varsa o vardır.gizsel soyunup dökünür aşk.kuru öksürükleri vardır yanlızlıgımın ,kuru başak tarlaları temmuz mevsiminde.içinde kırımızı gelinciklerin ışıltısı.benimde kaybettiklerim vardır.benimde çevremde sünepe rezillikler.sürünür katı kaypaklıklarını ,neyseki usumda toprak damlı ev.usumda çocuklugum.
İşte o Issız kuytularda tükenen ömür.bu ülkenin kabalık şehirlerinden. Fahişelerinden gizli şirkefliklerinden ,paklayıp yıkadığım ne varsa yüregimde. Ne varsa acemice sevişen rezilliklerinden bir kap sıcak çorbayadır özlemim.eleri ellerimde bir sevdaya.bu ülkenin çogul kabalıklarından ,hasta bedenlerinden ne varsa gözlerinde,
Gözlerinde ölüm ötesi, kader cenneti vaat eder tüm yoksullara. Hiç kavgaların yüksek sesi duyulmaz.şiir yazılmaz,okunmaz.
Bu ıssız kuytularda tükenen ömür,[ yine yAgmurlu Alanya ] kaçıncı dönemecindedir korkunun, kaç kez uyanmıştır uyku. Kaç kadın kadın kalmıştır..kaç erkegin oluşmuştur olgunlugu.
Görmek nafile artık.sokagın ötesinde ne varsa .sokağın berisindede o vardır.kuru başak tarlalarının mevsimine daha çok var. Hangi kışlada asker türküsü söylenir, bu ses nerden gelir kulaklarıma [adı yemendir..burası huştur….]
Aiaiye akdenizde bir köhne şehir bir köhne yürege hikayeler anlatır…birde bir kadın var, evli….
Birde gecesi var karanlıgın…
Hiç şiir okunmaz hiç şiir yazılmaz..,
Şarkısı çalınmaz bu ömrün..işçiler üşür bu ülkenin karanlıgında…,
Issız kuytularda ömür tükenir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.