- 2045 Okunma
- 31 Yorum
- 0 Beğeni
Serinlettim ya!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Büyük torunum on yaşında iken, elimize geçen her fırsatı değerlendirir, birlikte vakit geçirmeye çalışırdık. Mayıs ayının sonu, haziranın başıydı. Bir Pazar günü, birlikte İzmir fuarına gitmeye karar vermiştik.
Torunum heyecanla:
-‘Trenle gidelim anneanne! Ben hiç trene binmedim.’
-‘Tamam trenle gidelim.’
Amacımız eğlenmek… ‘ Neden olmasın’ diye hak vermiştim çocuğa içimden.
-Tamam! Trenle gidelim ama, sabah çok erken kalkmalıyız. Tren erken gidiyor.
Ertesi sabah benim uyandırmama gerek kalmadan torunun kalkmış, birlikte istasyona gidip biletlerimizi almıştık. Trenin gelmesini beklerken, orada bulunan simitçiden birer simit alıp, ayaküstü atıştırırken tren, saat: 6:30 da gelmişti. Torunumun heyecanı anlatılır gibi değildi.
Torunumu tutmasam, trene binmek için onun durmasını beklemiyecek gibi görünüyordu. Trenin koltuklarına yerleştiğimizde, İzmir’e doğru yolculuğumuz başlamıştı. Trenimiz her on dakikada bir duruyor, bazen bir köy, bazen bir kasaba, bazen de tarlaların ortasında küçük bir durakta mola veriyorduk.
Manisa’ya geldiğimizde, Eskişehir’den gelen tren, gelmediği için, bir saat beklemek zorunda kalmıştık. Bu sürede, yarım yamalak yaptığımız kahvaltıyı, burada tamamlamış ve nihayet beklenen tren geldiğinde, biz de yolumuza devam edebilmiştik.
İzmir’e geldiğimizde öğlen olmuş, sıcak iyice bastırmıştı. Torunumun sıcağa falan aldırdığı yoktu. Heyecanla fuar kapısına gelip, görevliden biletlerimizi alarak içeriye girmiş, doğru çarpışan arabalara koşmuştuk.
Önümüzde duran ilk arabaya sabırsızca atlamıştık. Tabii torunum kaptan ben bir yolcuydum. Aman Allah’ım! O ne yolculuk öyle! İçim dışıma çıkıyor. Çarpılmadık yerim kalmıyor. Arabadan indiğimde, keşkek gibiydim. Trende yeterince sallanan ben değilmişim gibi,şimdi de cadıların şatosuna giriyoruz.
Bazı yerlerde, yüreğimiz ağzımıza gelse de mekânın serinliği ile teselli buluyordum. Sonra dönme dolaplara gelmişti sıra. Fuarı kuşbakışı izledik. Torunuma kalsa binilmedik oyuncak bırakmayacaktı ama ben turşu olmuştum.
Karada binecek bir şey kalmayınca sıra su araçlarına gelmişti. Suyun içinde yüzen ördek gibi teknelere binerek, birkaç tur da öyle atmıştık. Eh artık! Fuara gelinir de hayvanat bahçesini dolaşmadan olur mu? En küçüğünden en büyüğüne bütün hayvanları tek tek ziyaret edip zooloji kültürümüzü gözden geçirmeye karar vermiştik.
Sıra keçilere gelince hayretten donakalmıştık. Burada bir deyimin gerçekliğine birlikte şahit oluyorduk. (Keçinin uyuzu, pınarın gözünden içer.) Aşağı yukarı sayıları onu bulan keçiler, çeşmenin yalakları olmasına rağmen, hiç biri yalaktan su içmiyorlardı.
Çeşmenin başına tek sıra olarak sıraya girmişler, çeşmenin kurnasına ağızlarını dayayıp sularını içiyorlardı. Suyunu içen keçi, dönüp sıranın sonuna gidiyordu. Artık gerisini siz tahmin edin.
Vakit ikindiye yaklaşmış, benim, sıcak ve yorgunluktan bir adım daha atacak takatim kalmamıştı. Bir ara torunumun sevinçle bağıran sesini duydum:
-’Koş anneanne! Serinle!
Ne diyor bu çocuk diye etrafıma bakınınca, bir de ne göreyim! Bir kola firması büyük bir alanı çardak gibi kaplamış, çardağın üzerini, varile benzeyen büyük balonlarla süslemişti. Balonların arasındaki borulardan, aşağıya doğru kara benzer sıvı akıyor. İnsanlar serinlemek için altına öbek öbek doluşmuşlardı. Biz de kalabalıkta yerimizi alıyor ve serinliyorduk.
-Oh! Dünya varmış.
Bir türlü cesaret edip, sıcağa çıkamıyorduk ama, eve gitmemiz gerekiyordu. Trenle mi? Yo yo! Trenin adını bile duymak istemiyorduk. Buz gibi otobüs yolculuğu varken… Eve gelince, ben torunuma sitem ediyordum:
-’Bana bir daha sıcakta fuar muar deme! Tamam mı!
Torunum bütün şirinliğiyle:
-Serinlettim ya anneanne!
YORUMLAR
Sevecen kalbinle yazdığın hep pozitif dalgalar yayan yazılarının her biri günün yazısı olmaya layık bence. Temiz ve düzgün yazıyorsun. Daha da iyi olacak inşallah.Tebrik ederim.Sevgilerimle.
(Ayrıca anneanne olduğunu bilmiyordum. seni daha genç düşündüm hep. Demekki kalbin genç kız olarak kalmış.)
Çok güzel.
Öncelikle günün yazısını yürekten kutlarım. Bir anneanne olarak torunumla böyle bir gün yaşama hayalini kurdum. Ve sizin adınıza çok sevindim.
Onlar emegin karşılığını, bakışlarıyla fazlasıyla veriyorlar.Allah korusun o lezzetleri
Sanırsam ne yaz sıcakları, ne kış ayazları onlara hayır dememize sebep olamaz
Çok saygılar sevgiler Var olun
Emine Hanım; bu güzel, güne düşen yazınızı okuyunca çocukluğumu, dedemle köyden şehre yaptığımız yolculuğumuzu hatırladım. Siz ve torununuz yol araçları konusun da şanslıymışsınız. Biz altı saat yürüyerek bir dağı aşıp ulaştığımız köydeki han da konaklayıp ertesi gün de bir saat daha yürüyeceğimiz yolu yarılamıştık ki dereyi geçerken rahmetli dedem sabah aceleyle çıktığımızdan oraya kadar lastiklerini giymeden mestleriyle yürüdüğünü fark etti. Benim orada beklememi tembih edip zavallı dedem geri dönüp bir saat sonra lastiklerini giymiş olarak döndü. Yarım saat daha yürüyüp karayoluna çıktık. Epey zaman bekledikten sonra bir kamyon kasasın da yer bulup şehre varmıştık. Ama bizim yolculuğumuz da çok güzel geçmişti. Tabii dedem de öyle mi düşünüyordu bilemem.
Yazınızı okuyunca bende hiç aklım da yokken bu anımı yazmaya karar verdim. Sizin kadar güzel ve akıcı bir dille yazamasam da yazmak isteğiyle doluyum şu an.
Teşekkürler dedemi hatırlattığın için. Teşekkürler yazıma vesile olacağın için. Teşekkürler torununuza güzel bir gün yaşattığın için.
Tebrikler…
SAYGILARIMLA.
Bu yazının bu gün güne geleceğini tahmn etmiştim sevgili Emine hanım. Sabahın ilk saatlerinde okuyup ayrıldım ve geldiğimde burada görmek beni gerçek anlamda mutlu etti. Çünkü hem anı çok güzel, hem de gülümeten bir yazı idi.
Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize. Torununuzu öpün bizim için sevgi ile.
Torunun serinletmişya anannesi daha ne..
Güzel bir anıydı efendim..
Allah bağışlasın...
.............................saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgiler...
yüreğine sağlık çok güzel bir anlatım.
iyi gezmiş sonunu da iyi serinleyerek
bitirmişsiniz...bence torunun nereye isterse gidin.
yüreğin ve kalemin daim olsun....
sevgiyle....
Emine UYSAL (EMİNE45)
Yorumunuz için çok teşekkürler. Sevgiler...
EMİNE ABLACIĞIM TORUNUNLA YAŞADIĞIN BU GÜZEL FUAR ANISINI NE KADAR GÜZEL ANLATMIŞSIN.BEN İZMİR FUARINI HİÇ GÖRMEDİM.AMA SAYENDE SANKİ ORALARI GÖRMÜŞ VE GEZMİŞ GİBİ OLDUM.SANA GÖNÜL BAHÇEMDEN BİR KUCAK DOLUSU CENNET KOKULU KIRMIZI GÜLLERİ SEVGİMİDE İLAVE EDEREK GÖNDERİYORUM.SEVGİYLE KAL HOŞÇAKAL.GÜL KOKULARIYLA ÖPÜYORUM.GÜLHAN KESKİN.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...
Yine güzel bir yazıydı ablacığım. Çocuk doğru söylemiş serinletmiş ya. Tebrikler ve teşekkürler bu güzel yazı için. Sevgimle :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Allah sanada göstersin torun sevgisini arkadaşım.
sevgilerimle...
Çok güzel bir anıydı. Torunlar için her sıkıntıya katlanılıyor değil mi? Annem de öyle. Torunlarının bir dediğini ikiletmez.
Sevgilerimle ablacığım...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler. sevgilerimle...
Güzel bir anıydı. Amaçlı başlayan bir yolculuk. Olumsuz bir tren macerası... fuar alanında oyuncaklar...
Bunlar hep detay da; benim aklımda kalan asıl güzellikler ne bilir misin?
1- Mutlu edilen bir çocuk...
2- Yapılan etkinliğin gözlem sonuçlarının ders vermesi. Keçinin su içmesi gibi...
Sevgiler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Güzel bir anıydı...İnşallah ben de öyle anılar yaşarım(tabiki torunlarım olduğu zaman)
Selamlar...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
annem, bizlerle yapmadığı her şeyi
torunları ile severek yapıyor:)))
demek ki torunlar gerçekten çok seviliyor
kutlarım can yüreklim
güzel bir anı okuttun bizlere
sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...
Sevgili arkadaşım, güzeldi tebrik ederim. Torunum yok ama, çok sevildiğine eminim, yavrunun yavrusu çünkü. Anneanneler de çok cefasına katlanır torunlarının annemden biliyorum. Sevgili annem kızlarımı büyütürken nelere katlanmadı. Demekki çok seviliyormuş.
Kutluyorum seni...Sevgilerimle..