- 1112 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
birvarmış biryokmuşla başlayan aşk hikayem
Bütün masallar bir varmış bir yokmuş la başlar işte benim masalımda böyle başladı…
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde 2 Eylül akşamı aşk doğdu…
Her şey 2 Eylül akşamı başladı aşk denen illet bana o akşam bulaştı gizlice damarlarımdan kalbime kadar girdi…
O akşam ablamın nişan gecesiydi büyük ablamların evinde olacaktı tören, özenle hazırlandım kuaföre gittim saçlarımı yaptırdım beyaz eteğimi ve yeşil bluzumu giydim aynaya baktım evet güzel oldum dedim. o akşam başıma gelecekleri bilmeden…
Ve karanlık çökmeye başladı hava çok güzeldi ne çok sıcak ne çok soğuk tam sevdiğim gibi herkes de bir telaş bir mutluluk vardı yavaş, yavaş misafirler gelmeye başladı.
Ama hala damat tarafı yoktu balkonda beklemeye başladılar. Derken bahçede damat tarafı göründü kadınlar, erkekler, çocuklar vardı baya kalabalıklardı bende balkona çıktım ve bahçeye baktım, baktım, baktım, bir an dondum bahçe karanlık ve kalabalıktı ama ben sadece siyah takım elbiseli o adamı görüyordum ve ağzımdan çıkan ilk sözler “ bu adam benim kocam olmalı”
Benim için her şey o akşam durmuştu içim içimi yiyor yerimde duramıyordum kim di acaba o adam damadın neyi oluyordu o kalabalıkta bir daha göremedim onu erkekler başka odada bayanlar başka odadaydı erkeklere ağabeyimler hizmet ettikleri için odaya giremedim çok zor geçti o akşam çıkarken görürüm dedim ama maalesef göremedim sanki yok olmuştu.
Nişan bitti ve eve döndük kendimi garip hissediyordum kalbim hızla atıyor ellerim titriyordu hafif ateşimde çıkmıştı ne oluyordu bana, yatağıma girdim başımı yastığıma koydum gözlerimi kapadım ve tekrar o anı yaşadım çok güzel gülen biriydi adını sanını bilmediğim biriydi acaba hayal mi gördüm diye düşünmeye başladım ama hayal değildi o gerçekti.
Sabah oldu ve ilk defa gülümseyerek uyandım hemen ablama sormalıydım onun kim olduğunu elimi yüzümü yıkadım ablamın yanına koştum ama hemen soramadım dün geceden bahsetmeye başladım ve arada sordum çok güzel gülen takım elbiseli o adam kim diye suratıma garip bir şekilde baktı hangi adam diye sordu tarif etmeye başladım ama tanımadığını söyledi, üzüldüm surat astım odama gittim yatağıma uzandım düşündüm, düşündüm ama bir sonuca varamadım.
Aradan birkaç hafta geçti ve hala kim olduğunu bulamadım. Ramazan ayıydı ve erkek tarafını iftara çağırdık mutfakta hazırlık yapıyordum zil çaldı ağabeyim ve rahmetli babam açtılar kapıyı bende mutfakta kapının yanında bekliyordum ilk ablamın kayınpederi ve kayınvalidesi girdi sonra görümcesi eşi nişanlısı ve nişanlısın ağabeyleri aralarında o akşam gördüğüm adam da vardı bir an kalbim hızla atmaya başladı ellerim titremeye başladı evet oydu çok güzel gülen adamdı yüzüm alev, alev yanmaya başladı inanamıyordum evet oydu mutfağa girdim ne yapacağımı şaşırdım.
Ben o şaşkınlıkla mutfak neler, neler kırdım,
Ama hala hiçbir şeyin farkında değildim…
Ezan okundu ve yemekleri vermeye başladık küçücük evde nerdeyse 20 kişiye yakın insan vardı ama ben sadece onu görüyordum çocuk sesleri çocuk ağlamalarını bile duymuyordum sanki sadece evde o ve ben vardık.
Yemeklerini yediler çay vermeye başladık sanki ayarlanmış gibi tam mutfağın kapısına karşı oturmuştu onu rahatlıkla görebiliyordum gizli, gizli seyretmeye başladım ellerini, gözlerini, dudaklarını, gülüşünü garip ama sanki yıllardır tanıdığım biriymiş gibiydi çok sıcaktı o akşam çok mutluydum ve gece bitti evlerine gittiler sonunda o akşam kim olduğunu öğrenmiştim ablamın en küçük bekâr kaynıymış…
Günler geçmek bilmedi ben daha hiçbir şeyin farkında değildim yani yine öylesine bir şeydir dedim itiraf etmek gerekirse aşk diye bir şeye inanmıyordum.
Okul zamanında 6 yıllık bir ilişkim olmuştu o sıralar ilişki diyordum şimdi düşününce sadece teneffüs aralarında vakit geçirdiğim biriymiş el elle bile tutuşmadığım biriymiş…
Erkek tarafında sıra ve bizi iftara çağırdılar…
Çok heyecanlıyım yine onu görücem acaba kaç yaşındadır…
Ve evlerine geldik yani İnegöl’e tabii benim gözüm tek bir şeyi onu aradı derken tam karşımda gülümsedi içimden bir ahladım Allah’ım ne güzel gülümsüyor dedim…
Ve yine ayrıldık kadınlar başka odada erkekler başka odada babamın kızmayacağını bilsem gidip onların yanında oturacam ama maalesef babamla birlikte ağabeylerim çok kızarlar ben ne yapıp edip onu görmenin bir çaresini buldum yemek zamanında mutfakta yardım ettim tabii oda erkek tarafına hizmet edince mutfakta hep karşılaştık her karşılaşmamızda bana gülümsedi tabii benim ayaklarım yerde değil’de havada yürüyormuş gibiydi.
Oruçlu halimle İçli köfteyi nasıl yediğimi bile bilmiyorum,
Allah’ım ne oluyor bana…
Evet, sıra sofrayı toplamakta hayatım da hiç bu kadar sofrayı toplarken mutlu olmamıştım yine karşılaştık mutfakta yine gülümsedi…
Sofra toplandı odaya geçtim saf, saf sırıtmaya başladım annem hayırdır dedi ve inanamayacağım bir şey söyledim. Anneme hala inanamıyorum ya “anne bana ablamın bekâr kaynını istesenize” dedim kadın şoke oldu ben olsam bende şoke olurum haklı tabii annemin cevabı bana kapak oldu “güzel giyin hanım, hanım ol neden olmasın nede olsa abisi evlendikten sonra sıra ona gelecek” dedi bana gerçekten kapak oldu…
Neyse annemin cevabından sonra biraz kötü oldum ama çay servisi başladığında neşem yerine geldi hem annesinin gözüne girmek için hem de onu görmek için çay servisine yardım ettim oda erkeklere servis edeceği için mutfakta bol, bol karşılaştık.
Ve her güzel günün bir sonu vardır gece bitti evimize döndük ben aşk sarhoşu gibi odama çekildim ve onu düşünmeye başladım acaba onun la evlensem nasıl olur, neyse Nihal sen en iyisi yat rüyanda eminim bol, bol onu görürsün…
Aradan baya zaman geçti birkaç kez yine gördüm ama hiç konuşmadık…
Ve 15 tatil ablamın düğününe az kaldı çeyizi hazır evi İstanbul da olacağı için evini hala görmedik 15 tatil münasebetiyle İstanbul gittik evin hanımları olarak
Ah İstanbul ahhhh…
Birkaç günlüğüne gittiğimiz için dedemlerde kaldık, döneceğimiz gün ablamın evini görmeye gittik ama maalesef o yoktu, dışarı çıkmıştı göremedim sadece fotoğrafı vardı bir ara acaba fotoğrafı gizlice alsam mı diye düşündüm ama sonra vazgeçtim anlarlarsa başım belaya girer neyse yedik içtik saat geldi yeni kapıya gittik ve vapura bindik İstanbul maceram istediğim gibi gitmedi
Günler geçmek bilmedi saatler çok yavaş ilerledi sanki yıllar varmış gibi düğüne of, of bir daha nasıl görücem…
Düğün yaklaştı ve çeyizi serme vakti geldi.
İstanbul yolu yine göründü…
Ve tekrar İstanbul’a gittik
Cevizleri sardık akşam oldu ve oda geldi sonunda görebildim… Yine gülümsedi sanırım gerçekten âşık oluyorum ben, onu gördüğümde kalbim hızlı atıyor sessim titriyor yüzüm alev, alev yanıyor…
Sigara içmek için apartmanın içine çıktı nedense o arada aşağıdan bir şey lazım oldu bende çıktım merdivenlerde oturuyordu yanından geçtim yine gülümsedi bende gülümsedim Allah’ım kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor, aşağı indim sonra yukarı çıkarken ayağa kalmıştı gülümsedi eliyle saçıma dokundu kıpkırmızı oldum hemen eve çıktım. O akşam orda kaldık sabaha kadar döndüm durdum yatakta uyuyamadım gözümden bir yaş damla aktı içimden ne oluyor bana diye sordum ama cevabı bulamadım. Sonrasını nedense hatırlayamıyorum… Aradan 2 yıl geçti bu 2 yıl içinde çok şey yaşadım.
Kendimden nefret ettiğim zamanlarda oldu kendimle gurur duyduğum zamanlarda oldu ama hala bana ne olduğunun cevabını bulamadım…
İnsan birini çok sevince gözü başka kimseyi görmüyor görmek istemiyor. Bende öyleyim işte seni sevdim ve başkasını sevemiyorum denedim ama olmadı yüreğim başka sevda istemiyor…
Bunları sana anlatmadım belki hiçbir zaman bilmeyeceksin sevdam gizli kalacak ve hep içimde bir umut olarak kalacak sen evlenmediğin sürece…
Aşk iki kişilik ama ben tek kişilik yaşadım…
Şimdi cevap veriyorum hani kendime ne olduğunu sormuştum ya işte cevabı:
Ben sadece birini delicesine sevmişim, eğer suçum var ise asın beni hâkim bey…
İşte benim aşk hikâyemde böyle sürşi lisan ettiysek aşk ola…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.