- 2834 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Teknoloji ve Biz
Nerede o eski komşuluklar...
Öyle sanıyorum ki fazlada yaşlı olmamama rağmen bizim kuşaktaki insanların birçoğu “Hey gidi günler, hey” derken bazen gözlerinin pınarlarından buğulu, anılarla akan birkaç damla gözyaşı, geçmişe duyulan özlem ve bazen de ne yazık ki son yıllarda yaşanan olumsuz insan iletişiminin yaşandığı bir kahırla böyle iç çekiyorlardır.
Peki, ama neden?
Bence günümüzde bunca bilim, teknik, teknoloji içinde yaşadığımız halde insanlar neden gerçek mutluluğu yakalayamaz?
Teknoloji düşmanı değilim tabi. Fakat bana göre bazen de televizyon ve bilgisayar, insanları yalnızlığa sürükleyerek içe kapanmasına, aile ilişkilerinin kopmasına neden olmaktadır. Televizyonun bilgisayar cep telefonu hayatımıza girmesinden sonra insanlar birbirine gidip gelmeyi bıraktı.
Hele görüntülü web kameraları çıkınca sanırım iş tam bir kördüğüm oldu. Aile bağları, iyi ve kötü günlerdeki paylaşımlar azaldı. Anne ve babaların ellerindeki televizyon kumandaları aile içinde paylaşımı ve iletişimi bitirdi.
Elbette ki teknolojinin yaşamımıza getirdiği yenilikler tartışılmaz. Ama teknolojinin getirdiği yeniliklerin de doğru zamanda, doğru yerde ve doğru biçimde kullanılması gerekir. Oysa ne yazık ki kendilerini bunlara kaptıran aileler hem kendi aile içi, hem de eş dost akraba ilişkilerindeki paylaşımları unuttular.
Çocuklar televizyon ve bilgisayarın büyüsüne kapılmış bir halde aile yuvasının sıcaklığını hissetmiyorlar bile. Bütün bunların etkisiyle eş, dost, akrabalık ilişkileri ve bazı geleneklerimiz de yavaş yavaş unutuluyor. Eski güzel aile ilişkileri unutulunca da başlıyoruz “Hey gidi günler hey!” demeye.
Hele birde bu bilgisayarların verdiği menfi kullanma dili Türkçemizi adeta katletti. Biz bilmekteyiz ki, kültürümüzden uzakta oluşumuz, farkında olmadan traş biçiminden giysi modellerine, tepki tilinden, "pardon", "mersi", "baybay", "öptüm", "kendine iyi bak", "bravo" gibi hangi kültürün kodu olduğunu ilk bakışta ele veren sözcüklere varana dek hayatımıza girmekte ve bizi ait olmadığımız ithal ve aykırı bir kültürün ahmak müşterisi konumuna getirmektedir.
Ait olduğumuz kültürde buluşurken ve ayrılırken kullandığımız "Selamün aleyküm", heyecanımızı ifadede kullandığımız "Allah Allah!..", "SübhanAllah!..", "Allahuekber!...", beğenimizi ifadede kullandığımız "MaşaAHah", temennilerimizde kullandığımız "inşaAllah!.." her işe başlarken kullandığımız "bismillah!.." , hüzün ve sıkıntımızı ifadede kullandığımız "Lahavle vela kuvvete illa billah", gibi sözcük ve cümleler hep ait olduğumuz kültürün temel kodlarıdır...
Bizi takip edenler hangi kültüre mensup olduğumuzu, kimin terbiyesine uyduğumuzu, kime özendiğimizi, kimi örnek aldığımızı işte bu gündelik davranışlara bakarak çıkarır. Fakat bu konuda çok ızdırabım var maalesef çok... Kanaatkâr ve tok gönüllü olmayı unuttuk. Gözü doymaz olduk. Eşya bize hizmet etmiyor biz eşyanın hizmetkârı olduk.
Duygu, düşünce ve eylem dengesini bozduk. Sadece kendi dengemizi değil tabi dünyanın da dengesini günbegün bozuyoruz. İşte ispatı kuraklık susuzluk ve mevsimler adeta terk etti bizi bahar yok gibi. Nerede o eski kışlar nerede o eski karlar yağmurlar hatta soğuklar? Aklımızı izanımızı çalıştırmazsak şu an yazdığım ve yaşadığım zamanın imkânları da elimize geçmeyebilir. Teneffüs ettiğimiz havayı parayla da bulamayız... Bu yazdıklarım evham yâda karamsarlık zannedilmesin ve bir an evvel eli kalem tutan her dünyalı haykırmalı adeta çok geç olmadan...
Değerli okuyucularım size ve tüm dostlara saygılar sunarak bir şiirimle yazımı bitireyim.
Bizim Memleket
Ova oba deniz köy bucak bucak,
Miski amber kokar bizim memleket.
Çiğneme toprağı! Şehit yağacak,
Ötelere bakar bizim memleket.
Sarıkamış duman gözlerimde yaş,
Zeybek efe gakkoş yanında dadaş,
Karlara karıştı doksan bin gardaş,
Kanı karla yıkar bizim memleket.
Edirne’den Karsa serhat görünür,
Trabzon Erzincan Fırat görünür,
Leyla, Şirin, Kamber, Ferhat görünür,
Mecnunları yakar bizim memleket.
Kütahya, Bilecik, Söğüt, Simav’ı,
Yemyeşil şuh beden deniz masmavi,
Urfa ikliminde dinler semavi,
Günahları yıkar bizim memleket.
Al yazma yemeni oya peçeler,
Koyunlar kuzular karakeçiler,
Kilimler halılar yünden keçeler,
Beşibirlik takar bizim memleket.
Anteplim gazidir Maraş kahraman,
Kırkpınar şahlanır renk renk pehlivan,
Ruhum büyülenir her an her zaman,
Zirvelerden akar bizim memleket.
Tüllenir tarihim yedi kuşaktan,
Tunceli Trabzon Konya uşaktan,
Kosova Bosnada aynı beşikten,
Hepsi teker teker bizim memleket.
Türk,Kürt,Laz,Çerkez’le tek yumruğuz biz,
Zümrütten sevdamız davamız eşsiz,
Kökümüz aynıdır aynı nefesiz,
Her çileyi çeker bizim memleket.
Fışkırır tarihim mevzu çok uzun,
Doğu batı güney kuzeyde bizim,
Dalgalan sevdalım aşkla sonsuzun
Üç kıtaya çıkar bizim memleket.
Söğütte kök saldı sonsuz türküsü,
Osmanlı tarihi şanlı öyküsü,
Tarih tekerrürde tekrar herkesi,
Ulu çınar diker bizim memleket.
Soğanlı dağları karla örtülü,
İçimi yakıyor beyaz kâkülü,
Karlara gizlidir sevdamın tülü,
Beyaz sevda eker bizim memleket.
Tüllendi bayrağım doldu gözlerim,
Övülmüş bu millet O’nu özlerim,
Hakikat Micingirt benim sözlerim,
Rengârenk gül kokar bizim memleket.
Ömer Ekinci Micingirt
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.