- 1770 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Benim ilk öyküm…! 3 Okula gidelim mi..?
Alis harikalar diyarına okul yani lise lazım oldu çünki mahalle durmadan gelişiyordu; patika köyü tam ortadan kağıt gibi yırtan kaldırımlı sokağın üst tarafı park, alt tarafına okul tarafı denir oldu; biz şimdi okul tarafına bir yürüyüş yapalım
Hadiii..! üşenmeyin kalkın… hem bol,bol oksijen alalım, hem gözümüz gönlümüz açılsın.
Hem de lisesiz bir köy nasıl lise sahibi olur onu yaşayalım; bu yürüyüşte farkında olmadan sizler ve ben de bir okul yapalım olmaz mı..?
Aşağıya doğru döndük sağ tarafımızda Türkan teyzenin evi,solumuzda Oflu Dursun’un evi Türkan teyzenin evi iki kat dıştan mavi boyalı demir trabzanlı merdivenleri çiçek saksılı önündeki incirin kolları yola düşmüş merdiven bitiminde eve girmeden balkon vari bir giriş var kenarları demirli bu minicik köşk kameriyesinde bir sedir birkaç tahta oturak yani seki var patikadan buranın görünmesi imkansız..! elinizi uzatıp incir yiyebilir,burnunuzu uzatıp karanfil,hanımeli koklayabilirsiniz evin arkası site tabi çöpler Türkan teyzenin çatısında; sol tarafımızda Oflu Dursun’un evi minicik elini uzatsan saçağını tutarsın pişmiş ayva rengi badanalı, bahçe duvarı süslü hazır briket eğilip girer evine ağaç ve çiçekler yayılmış yola kadar; karayemiş ağacı bordo meyvelerini salkım, salkım teşhir eder size; evin solu fırın sokağı karşı köşede; Sivaslı Fevzi’nin evi bahçe duvarı yok olmasına lüzum da kalmamış ağaçtan elektrik direği köy zamanından kalma en az yüzyıllık direk üstü köy trafolu bahçede kocaman bir erik ağacı ve kınalı yapıncak üzümü; asma sarmış hem çatıyı, hem elektrik direğini, hem erik ağacını hemde yan komşunun bahçe duvarını terasını kaplamış eğilip girersiniz eve onlarda ağaç masa ve sedir koymuşlar kapı önüne bitişiğinde Trabzonlu Semiha teyzenin bahçe duvarı sediri dayamaya iyi olmuş Semiha teyzenin kapı önünde devasa bir kara incir ağacı uzatmış yıllanmış emektar dallarını hem beton terasını, hem patikayı,terasa çıkıp yeşilce olanları reçellik.ballanmaktan yıldız gibi çatlamış olanları hemen yemelik toplamak o kadar kolay ki otur terasa uzat elini torba,torba incir topla tek rahatsız edici şey incir yaprakları insanı çok kaşındırıyor. Toplama bittikten sonra görün halimizi alı al moru mor yanaklarımızla sanki allanmış pullanmış görücüye çıkan gelinlik kız gibi oluyoruz; Semiha teyzenin incirinin kökünden yıllarca çıkan piçlerin oluşturduğu maki patika yolun sonunu bir çit gibi kapatmış ve patika son bulmuş..
Semiha teyzenin tam karşısında Trakya göçmenlerinin yıkık dökük briket duvarı var çünki evlerinin arka bahçesi; evin ön cephesi ana sokağa bakıyor kaldırımla birebir, işte bu evler siteleri bitiriyor ondan sonra ana sokakta site yok minyatür evlerin ön cepheleri var taaa okula kadar, yedi ev var evler çift kapılı hem ana sokağa,hem arka bahçeye açılıyor.
Arka bahçe çok geniş ve ağaçlık çünki sitenin arsası,Türkan teyzenin evinin arsası kadar patika yola uzanıyor briket duvarla bitiyor.
Ağaçlardan arka bahçeye güneş vurmadığı için çimen bile çıkmıyor.Bu yüzden bahçenin toprağını düzlemişler.
Yağmur yağmış yıllarca insanlar basmış toprak çimento atılmışçasına mala çekilmişçesine yerleşmiş; çocuklar bu alanda rahatça bisiklet sürüp, top oynayabiliyorlar.
Bu bahçe cemiyet toplantıları için biçilmiş kaftan; ağaçlar ışıklandırılıyor, evin saçağının altına sünnet yatağı süsleniyor,yemek masaları diziliyor boydan boya ve orkestra kuruluyor. Aniden yağacak yağmura karşı önlemde böylece alınıyor.
Ağaçların altına yarım daire şeklinde sandalyeler diziliyor, ortadaki düzlük oyun alanı ve müzik sesi o romantik ortamda insanın ruhunu alıp, alıp Alis harikalar diyarında geziye çıkarıyor.
İstanbul’dan uzak Erdal Acar’ın malikanesini ikiye katlayacak muhteşem güzelliği ile bu yedi evin bahçesi patika yolun bitiminden okula kadar arka bahçe olarak devam ediyor.
Ve son ev bu ev çiftlik görünümünde ön cephesi ana sokaktan uzakta dört tarafı ağaçlıklı bahçenin tam ortasında sarı boyalı büyükçe kiremit çatılı konak görünümünde güzel bir ev tamamı en az 3 dönüm kadar görünüyor kare şeklinde yeşil alan bir ucu ana cadde bir ucu ana sokağa köşe başı olarak bitiyor.İşte benim huysuz karga bu üçüncü bahçedeki kuşlarıda çalar saat gibi uyandırmaya gidiyor ve bu üç bahçe arasında tüm kuşları uyandırana kadar galk..! galk..! galk..! diye üç defa mekik dokuyor uyanan kuşlarda seher vakti zikre başlayınca kendisi kaybolup gidip uyuyor haytaaaa..Bu köşe başından bakalım minyatür evlerin ana sokak ön cephesi nasıl görünüyor.İlk objektif bakışta çarpık kentleşme ve acemi mimarlık ve kaldırım mühendisliği göze batıyor.Geri doğru döndük ana sokağa bakıyoruz sağ tarafımızda lise ve yeşil alan bahçe sol tarafımızda üst üste yığılmış sekiz katlı apartmanlar dizliyor.Bırakalım şimdi beton yığınlarını hiç hoşlanmadığım bir yapılaşma İstanbul’u İstanbul’luktan çıkaran işte bu korkunç vahşetli görüntüler olmadı mı..?
Belediye geldikten sonra mahalleye işte bozuk düzen o zaman başlıyor, köy mahalle olunca sözde daha güzel olacağına daha da beter kötüleşiyor.Her seçim yaklaştıkça üst üste atılan asfalt,Üst üste örülen kaldırım taşları tekrar,tekrar kazılan sokak yok kanalizasyon,yok İSKİ,yok doğalgaz,Telekom.Bedaş, Tedaş çalışmaları yapıldıkça asfalt hiç eskisi kazılıp atılmadan üst üste asfaltlama ve kaldırım yapılması yeşil bahçe ve miyatür evleri yerin dibine sokmuş durumda; sokak yükseldikçe yükselmiş yemyeşil bahçeye bahçe duvarı yapmaya gerek kalmamış en az yedi merdiven yapılsa bahçeye inilecek durumda,bu durum bahçeyi koruyor ama sokağın tüm çöpüde bahçeye doluyor.
Bu yüzden bir metrelik ağ tel örgü çekmiş kaldırımdan duvarın ucuna bahçe sahibi tüm çöpler telde rüzgarlı havada adak ağacına dönmüş durumda rengarenk cipsi paketleri okuldan ve yoldan geçenlerin attığı kağıtlar seçimlerde partilerin astığı bayraklar maşallahı var aratmıyor çıfıt çarşısını; aşağıya bahçeye bakalım; kırmızı,sarı,beyaz laleler.pembe,mavi,beyaz sümbül tarhları tarla büyüklüğünde bir lalezar görünümü var.
Uzağa doğru bakınca asırlık ceviz ağaçlarının dallarına kurulmuş salıncakta sallanan evin çocukları; ağaca bağlanmış devasa bir Alman kurt köpeği yaprakları süprülmüş temiz toprak alan ve yemyeşil doğal çimenler insanın baktıkça bakacağı geliyor çocuk kahkahalarının sessinden ruhu dinleniyor. İleri doğru gidelim elli altmış metre bahçe bitti; şimdi de minyatür altı tane eve bakalım; ön cephe ana sokağa bakan iki tarafında birer oda penceresi ortada giriş kapısı kiremit çatısı ile yan yana bitişik nizam bir yerleşim dümdüz ama,aması var.
Bizim ehli kaldırım mühendisleri her seçim çalışması arifesinde yol çalışmalarından arta kalan molozlarında altında kalması şartı ile atılan asfaltlama ve kaldırım yükseltme ile sokak yükseldikçe yükselmiş; eskiden kapı eşiği üç merdivenle sokağa inilirken; şimdi beş merdivenle evin kapısına iniliyor eğilmeden kapıdan geçilmiyor.
Kaldırım pencerenin dibine yapışmış durumda minyatür evler batmış içine. zıplasan çatısına çıkılıyor.O yüzdede hane sakinleri giriş çıkışlarını artık patika köy yolundaki arka bahçe kapısından sağlıyorlar. Ne kadar vahim ne kadar içler acısı durum; tek amaç belediyenin o alana el koyması için vatandaşa yapılan zulüm ayan beyan ortada altı ev bitti site başladı tabii yolun yükselmesine göre yapılmış apartmana dört beş merdiven çıkılarak giriş yapılmış nede olsa belediyede dayısı var.
Dönelim yüzümüzü köşe bahçeye şimdi o köşede şahane bir özel Anadolu lisesi göz alıcı mimarisi ile bize resmi ve soğuk, soğuk bakıyor.Full modern elektronik dış giriş ve görünümü ile aman sende kim bilir kimin çocukları burada okuyor; bizim çocuklarımız kim ki onların arasında okuyacak kim ki dedirtiyor.
Biz dönelim bizim lisesiz köyümüze ve nasıl lise yaptırabiliriz nasıl çocuklarımızı başka ilçelere şimdi (o zaman ya da hangi köye) liseye gitmekten kurtulur düşüncesi ve çalışmalarına köy sakinleri muhtar azalar derin düşüncedeler.
Çünki bir tane ilk öğretim okulumuz var. Köy sokakları yarım metre sarı sakız gibi çamur çocuklarımız çizme ile okula yayan gidiyorlar.Minibüs. otobüs ne gezer İstanbul’da o zamanlar trafik yok çünki kimse de motorlu taşıt yok hatta memlekette sayılı motorlu taşıt var.
Okulda giyecekleri ayakkabıları çantalarında taşıyorlar çizmeler çıkarılıyor annelerinin diktiği un çuvalından torbaya koyuyorlar derse giriyorlar. Bakın beğenmediğimiz çevre kirliliği yapıyor dediğimiz poşet bile yok kesekağıdı kullanılıyor.
Böyle bir durum yaşanırken gerçek hayatta köyde bir çare bulunuyor müjde veriliyor köylüye şimdiki mahalleye deminden beri geziye çıktığımız ve gördüğümüz o güzelim çiftlik evi gibi bahçesi olan evin ana cadde ve ana sokak köşe başı lise yeri gösteriliyor uygun bulunarak ve ihtiyar heyeti, azalar, köylü, muhtarın denetiminde karar alınıyor.
Bu bahçenin içinde o asırlık ceviz ağaçlarının bulunduğu bahçenin köşe başında yapılıyor lise ömrümüz yeterse göreceğiz ya da uzaktan görme imkanımız bari olacak
ama bakalım nasıl yapılıyor..? nasıl eğitime açılıyor..?
29_08_2009 Cumartesi
Hanımağa34 / Nazife Görgün
SEVGİLER HİÇ TÜKENMESİN :):):)
YORUMLAR
okul yıllarına döndüm bir anda. tezek kokulu köy okulu. bugün bile okula gitmek için derelerde suya bata-çıka taşımalı öğrenim görmeye çalışan çocuklar var. ellerinize, yüreğinize sağlık. saygılarımla kutluyorum.