- 865 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÇİĞ KÖFTE
çiğ köfte
…karar vermiştim karşıya geçecek cağaloğluna çıkacaktım bir dost meclisine sohbete katılacaktım belki yayınevlerini gezecek 2.şiir kitabım için uygun bir görüşme yapabilirdim dışarıya baktım gökyüzüne küller serpilmiş gibiydi sıkı giyinmiştim ama yürüdükçe anlıyorum ki gerek yokmuş hava sanki ılık hatta sıcaktı hoş güzel tatlı bir havayı teneffüs ediyordum otostop yaparak Boğaziçi köprü ayaklarına kadar gelmiş oradan da minibüs ile üsküdar’a gelmiştim..dönüş jetonu dahil iki jeton karşılığı 100 ytl uzatışıma veznedeki görevli yüzüme baktı paranın kalp mi hakiki mi olduğu konusundaki şüpheyi fark ettim gözlerinde bozuk paranız yok muydu sözüne vardı ama bozulmasını rica edeceğim sözüme tepki vermedi kalkmak üzere olan vapura yetişebildim kendime bir yer edinip vapurun kalkış sarsıntısını pervanenin suda yaptığı beyaz dalgaları suların coşkusunu seyre koyuluyorum martılar doluştu hemen ne kadar güzeller banyo yapmış güzelleşmişler gibi bembeyaz vücudları ile birbiriyle yarışırlar gibi vapurla aynı hızları atılan simit-ekmek parçalarını suya düşmeden havada kapıyorlar çığlıkları vapur yolcularının meraklı konuşmalarına yakaladıkları fotoğraf karelerine karışıyordu ve kuşlar denize yakın uçuyorlar sıra sıra bir grup kuş sürüsü ne güzel bir desen çiziyorlar suyun üzerinde neredeyse ayaklarını suya değdiriyorlar belli aralıklarla başka bir kuş sürüsü tek sıra aynı uçuş düzenleri ile geçiyorlar bir yandan martıların giderek çoğalması takibi seyri insanı kendinden geçiren güzelliklerdeydi saat 12.05 eminönü’ne iniyorum ara bir sokak ayakkabı boyacısı vaktin var mı seslenişime sıraya girmelisin dedi senden başka var mı soruma ayağa kalkıp ileriye baktı diğer boyacıyı gösterdi o boş oraya gidin sözünü dinliyorum adam ayakkabılarımı fırçalamaya başlayınca çoraplarıma kağıt koymayın dedim ben kullanmıyorum abi dedi ya hu adam beyaz çoraplarımı pantolon paçamı o kenar kartonları koyunca boya yaptığını görmüyor sinir oluyorum dedim boyacı güldü derdiniz bu olsun ağabeycim deyince günün ilk gong unu !!! mesajını ..dersini alıyordum cağaloğlu işte burası yokuş çıkıyorum sağlı sollu dükkanlar kitapevleri yayınevleri sohbet yerine gelmiştim çiğ köfte yoğruluyor bir yandan konular açılıyor bir yandan çiğ köfte ama esasından yapılan yoğrulması kaç çeşit baharat ve özel kıyma her şeyi özel müthiş bir tad yapılış seyri de ayrı bir iştah lavaş ekmekleri marul ve dikkatli düzenli kesilmiş limon-turp sıra sıra sofraya konuldular..nasıl oldu birden kendimi sohbetin içinde buldum konuşur oldum “..mısır’ın yardım konvoyuna takındığı tutum ancak Siyonist İsrail emperyalizm’in yapacağı bir tavır…nedir bu..yoksa türkiye’yi mi kıskanıyor ortadoğu’da giderek yükselen bir Türkiye sevgisi hayranlığı çok rahatsız etmiş olmalı ..ne tuhaf..ne anlamsız..ne yazık..yuhh be..”..uzayıp giden bir dizi konuşmalarımız yemen ‘de ABD nin iğrenç emellerinden başlayıp İslam dünyasının duyarsızlığı ve ölü toprağı saçılmış derin sessizliğine özeleştiriler getirdik düşünce duygu egzersizleri yaptık..çiğköfte sonrasında çaylar içildi atlılar yenildi …güzel bir gündü…saat 16.45..eminönü’nden üsküdar’a dönüyorum İstanbul akşamının ne kadar şahane bir görünümü olduğunu yazmama gerek var mı ?.. ve çiğ köfte yapmasını bu güne kadar öğrenmeyişimi istanbul gibi bir şehri 2000 yıllarına kadar görmeyişime benzetiyorum miniüste oturduğum yerde kendi kendime tebessüm ederken ..
10.01.2010 / istanbul
mustafa kaya
YORUMLAR
..ah bilseydim çiğköfte ile ilgili tüm safhaları uzun uzadıya yazardım..emin olun ehlinden yedik köfteleri işin esasını aslını bilen bir dostun elinden çıktı ..müthiş güzeldi değişmem antrikot-bonfile-biftek ..vb..akla gelen ne varsa o yitecekleri tek geçerdi ...karmaşık ve acemice yazdıklarımı okuma nezaketinde bulunduğunuz ve yorumlarınız için teşekkür ederim ..
Başlık çiğköfte olunca tıklayıverdim sayfayı... çünkü çok severim çiğköfteyi...
Her neyse...
Çiğköfte diye okumaya başladığım yazıda ben de sizin gibi mesajı aldım... "boyacı güldü derdiniz bu olsun ağabeycim deyince günün ilk gong unu !!!" okuyunca...
Hayatı asıl o sokak aralarında dolaştıkça görüyor insan... ve düşünmesi gereken, şükretmesi gereken ne çok şey olduğunu anlıyor... Tabi hayatı yaşayamayanlar için de üzülürken...
Kutlarım
Saygı ile