- 737 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Peygamberimizin(S.A.V) Evlilikleri Üzerine
Efendimizin her işinde ulvilik var…Evliliğinde de…
O risaletle görevli idi .Bu görevin gereğidir onun bütün evlilikleri …
Efendimizin çok eşliliği tercihinde de bu görevin gereği ile karşılaşırız…O çok ulvi ve çok farklı gaye araştırmacıların dikkatinden kaçmamıştır… Ve kaçmamalıydı…
Efendimizin her farklı kabileden aldığı kadınlar, O’nun hayatında ve irtihalinden sonra, kendi cemâatı arasında çok ciddî dînî hizmete vesîle oldular; uzak-yakın bütün akrabalarına, zâhir ve bâtın-ı Ahmediye (sav) hususunda tercümanlık yaptılar. Bu evlilikler sayesinde hanımlarının her birinin kabilesi , kadın ve erkeğiyle, Kur’ân’ı, tefsîri, hadîsi ondan öğrendiler ve dinin ruhuna vâkıf olabildiler…
Onun Hz hatice ile evliliği,görevini yerine getirmede manevi ve maddi destek sağladı…(93/8)
Onun ,Hz. Zeyneple evliliği cahiliye yanlışlığını yıktı…
Onun hanımları ezvac-ı tahirat okulunun devamlı öğrencileri oldular, hatta öğretmenleri oldular…
Hane-i saadette kadınlar için efendimiz ders veriyordu.Ezvac-ı tahirat bu okulun her zaman hazır öğrencileri oldular…
Ve onun güzide hanımları kadınlarla ilgili ahkamın öğretilmesinde, yaşanmasında ve yaşatılmasında müşküllerin halli ve soruların cevaplandırılmasında kadınlardan faydalanmak mecburiyeti zuhur ettiğinde, Peygamber Efendimizin değişik yaş ve kabiliyetteki hanımları mümin hanımlar için bir eğitim-öğretim kadrosu niteliği taşıdılar… (Bkz…Doç. Raşit Küçük’ün 1993, İzmir, Ebedî Risalet Sempozyumu Tebliği)
Onun ,Âişe-i Sıddîka ile evliliği göklerdeki ismi “Sıddık” olan ,Hazreti Ebû Bekir için büyük nimettir…
Onun Ümmü Seleme (ra). İle evliliği yardım eli uzatmadır…
Mahzum Oymağı’ndan ve ilk Müslümanlardan olan Ümmü Seleme,İslâm ve iman uğrunda hiçbir fedâkârlıktan geri olmayan benzersiz bir kadın, Arab’ın en soylu oymağı içinde uzun zaman yaşadıktan sonra yapayalnız kalmış … dilenciliğe terk edilemezdi. Hele ihlâs, samimiyet ve İslâm için katlandığı şeyler düşünülünce, ona muhakkak ki el uzatılmalıydı. işte Kâinatın Efendisi, onu nikâhı altına alırken bu yardım elini uzatmıştı…(M.F.Gülen)
Onun Ümmü Habibe ile evliliği tam bir şefkattir.O, alemlere şefkat olarak gelmiştir…
Remle bint-i Ebî Süfyan (Ümmü Habîbe) (ra). Peygamber (sav) ve peygamberlik karşısında bir müddet küfrü temsil eden birinin kızı... Bu da ilk Müslüman olanlardan ve birinci safta yerini alanlardandı. Çile devrinde Habeşistan’a hicreti, orada kocasının önce Hristiyanlığı kabul etmesini, sonra da vefâtını görmüş çok sıkıntılar çekmiş bir kadın...
O günlerde sahabi, sayı itibarıyla az; mal yönünden fakirdi. Herhangi birine bakacak, geçim sıkıntısına ortak olacak durumları yoktu. Buna göre, Ümmü Habîbe ne yapacaktı? Ya din değiştirip, Hıristiyanların yardımına mazhar olacak; ya küfür yuvası olan baba evine dönecek veya kapı kapı dolaşıp dilenecekti. Bu en dindar, en soylu, aile itibarıyla en zengin kadının bunlardan hiçbirini yapması mümkün değildi. Bir tek şey kalıyordu; o da Efendimiz’in müdahalesi ve yardımı...(M.F.Gülen)
Onun Cüveyriye bintü’l-Hâris (ra)ile evliliği esirlere İslamın şefkatini gösterdi…
Cüveyriye bintü’l-Hâris’in (ra) gayr-i müslim olan kabîlesine karşı harp edilmiş ve kadın erkek esir edilmişlerdi. Hissiyatı alt üst olmuş, gururu kırılmış bu saray mensubu kadın, Pergamberimizin huzuruna getirildiğinde, kin ve nefretle doluydu…(M.F.Gülen)
Onun ,Hz. Safiyye ile evliliği de binlerce hayra vesile oldu ...
Bu evlilikle pek çok Yahudi’nin, Efendimiz’i yakından görüp tanıma ve yumuşama imkânı da doğdu. Bir şeyle her şey yapan ve bir fiilinde binler hikmet bulunan Hazreti Allah (cc) bütün izdivaçlarda olduğu gibi, bunda da pek çok hayır ve bereket yarattı…Yahudileri tanıma fırsatı oluşturdu…
Bahtiyarlardan biri de Hz. Sevde Validemizdir. İlk safta yerini alanlardan; kocasıyla Habeşistan’a hicret edenlerden ve Ümmü Habibe’nin kaderine benzer şekilde, kocasının vefatıyla ortada kalanlardan.
Efendimiz, bu kalbi kırığın da, yarasını sardı; onu perişan olmadan kurtardı ve ona enis oldu. Zaten sadece Efendimiz’in nikâhı altında bulunmayı düşünen bu büyük kadının, dünya adına istediği başka hiçbir şey de yoktu.
Onun her işi gibi evlilikleri de onun peygamberliğine binlerce işaret taşımaktadır…ve Onun her işi gibi evlilikleri de problemleri en kolay ve şefkatlice çözdüğünün kanıtıdır…
Bernard Shaw’ın ifadesiyle peygamberimiz “En büyük problemleri kahve içme kolaylığı içinde halleden.” Müstesna bir Zâttır...
O müstesna bir zattır…
Bir kadın ve bir iki çocuğun dahi, idaresinin ne kadar müşkül olduğunu gören ve bilen bizler; daha evvel başka yuvalar kurmuş; başka âile yapılarına şâhit olmuş; girdiği yuvalarda farklı mizaçlar kazanmış pek çok kadını, bir şiir âhengi ve ritmi içinde idare etmiştir…
O müstesna bir zattır…Onun hiçbir işinde nefs-i emmare etkin olamamıştı.Onun evliliklerinde de olamadı…aksini iddia eden zalim olur…
Bir araştırmacı şöyle demektedir:
Hz. Peygamber,birçok güzel kadınla evlenmiş, sonradan onları terkedip daha başka genç güzel kadınlar almış olsaydı, şehvanî hisleri tatmin yolunda ileri sürülen iddialar bir dereceye kadar haklılık kazanmış olurdu. Oysa o böyle yapmamış, tam tersine hayatının son on yılı içinde (53-63) aralarında Ümmü Seleme gibi yaşça ilerlemiş, ve birçok çocuğu olanlar da dahil, aldığı hanımları ileri yaşlarda ve dul olarak almıştır. Meselâ, Hz. Sevde 53 yaşında ve dul. Hz. Zeyneb binti Huzeyme, 5O yaşında ve dul. Ümmü Seleme 4 çocuklu ve 65 yaşında bir dul. Ümmü Habibe dul ve 55 yaşında, Meymune 2 çocuklu ve dul.
Bir başka tarihî gerçek de şudur. Bu hanımlardan eceli gelip ölenlerin dışında hiçbirisinden de ayrılmayı düşünmemiştir.
Gençlik çağı geçtikten sonra nefsanî ve şehvani arzularda gerileme olduğu inkar edilemez bir fıtrat kanunu ve yaratılış gerçeğidir.
İşte Peygamber Efendimizin çok evliliklerini tahlil ettiğimizde karşımıza bu ibretli tablo çıkmaktadır.
Özetle ifade edecek olursak, 15-45 yaş dönemindeki evliliklerde nefsanî ve şehevanî gaye aranabilir. Oysa Efendimiz, bu dönemde genç ve bakire kızlar ve kadınlarla evlenmemiştir. Tam tersine 40 yaşında, üstelik dul bir kadın olan, Hz. Hatice ile evlenmiştir. Ve bu evliliği Hz. Hatice’nin vefatına kadar sürmüştür.
Çok evlilikleri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemeye yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evliliklerde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir. Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir.
Evliliklerde nefsani tadın yeri nedir ki…
İnançlı insanlarda hiç bu öncelikli gaye olamamıştır … O cüz’i bir ücrettir …İnançlı kişi büyük ücretin peşinde…
Öncelikli gaye ne inançlı insanlarda…
Her işimizde öncelikli gaye ne ise evliliklerimizde de odur. Yani Allah’a karşı görevimizi yapmanın tadı…Hayırlı nesil yetiştirmenin tadı…Bu tat için katlanılır her sıkıntıya …Bu tat her sıkıntıyı tatlandırır.Bu tat her işimizde azim ve güç kaynağımız olur..
Evlilik ve nefsani tat ilişkisi ile ilgili üstad Bediüzzaman’ın izahı özetle şu:
Evliliğin iki ana gayesi vardır.. Biri neslin çoğalması, diğeri şehevanî duyguların meşru dairede tatmin edilmesidir.. Neslin çoğalması evliliğin illeti, yani en öncelikli gayesidir. Nefsanî arzuların tatmini ise o vazifeyi gördürmek için yaratıcı tarafından verilmiş cüzi bir ücrettir. Tıpkı şahsi hayatın devamı için yemeğin içine konulan lezzet gibi.
Bir şiirimde o güzel rasulün doğumunu konu seçmişim
Amine’nin Yastığında Çiçeği Şimdi...
Efendimin doğduğu gün
Yıkıldığını Kisranın saraylarının görür gibiyim..
Efendimin doğduğu gün
Dünyaya bahar gelse yeriydi
Efendimiz doğdu
Secdede olalım şükürler için
Amine’nin yastığında çiçeği şimdi
Dediğini duyar gibiyim
Bütün ölülerin dile gelip
Gel yastığın kalbini dinle
Bir yıldız bir ev şimdi
Işıklar saçıyor evrene
Işıkları bir güzel bir güzel
Evin gözleri o bebekte
Kainatın gözleri o bebekte
Amine’nin yastığında çiçeği şimdi...
Çiçeklerin gözleri bu çiçekte
Amine’nin yastığında Alemlere güneş
Amine’nin yastığı güneş
Seccade yer yüzü
Alemlere bir yıldız bir ev şimdi
Işıklar saçıyor evrene
Işıkları bir güzel bir güzel
Melekler pervane olmuşlar...
Bir nur bir nur doğmuş o gün
Güneşin söndüğünü görür gibiyim
Yer gök hayran hayran seyretsin o güneşi şimdi
Alemlere rahmet olan bebek annesinin kucağında
Hoş geldin alemlerin efendisi
Alemler aşık sana
Yüzün bir güzel bir güzel
Hoşgeldin
Dediğini duyar gibiyim
Bütün feleklerin dile gelip
Çok beklendin adı Ahmet olan bebek
Alemlere rahmet olan bebek...
Efendimin doğduğu gün
Güneşin o evi tavaf ettiğini görür gibiyim
Aminenin yastığında çiçeği şimdi...
Ahir zaman nebisi
Allahın habibi...
Doğdu
Doğdu güneş gibi...
Dediğini duyar gibiyim
Bütün meleklerin dile gelip
Gecelerden en nurlu bir gece
Bu gece bir güzel bir güzel
Yer gök hayran hayran seyretsin o güneşi şimdi
Alemlere rahmet olan bebek mekke’nin dilinde şimdi
O doğdu diyor bir yıldız şimdi
Gelecekti güneş gibi
Yer -gök hep bekledi onu...
Bu gelen bir güzel bir güzel
Yer gök hayran hayran seyretmiş o güneşi
Efendimin doğduğu gün
Varlığın sarayında başlamış bir bitmeyen şölen
Doğdun alemlere rahmet olan bebek
Mekke güneş şimdi
Şimdi Mekke güneş eflaka ...
Doğdun ey güneş
Hala
Doğdun diye sevinçli yer- gök
Yer- gök bir güzel bir güzel
İyi ki,doğdun ey habib
Yıkılmada hala zulmün sarayları...
Güneş doğdu aleme...
Beytullah sevinçli hala
Güller bülbüller sevinçli ...
Ey yer - gök hayran hayran seyret şimdi
Mekke gül şimdi
Abdülmuttalip sevin şimdi
Abdülmuttalip, kararan dünyanda ışık şimdi
Aminenin yastığında çiçeği şimdi...
Varlığın güneşi var şimdi
Yer gök hayran hayran seyretmiş o güneşi
Alemlere rahmet olan o bebeği
O Halimenin ocağına olmuş bereket pınarı..
Ay yıldız güneş ışık ışık olsun şimdi
Müjde verilsin Yusufa -Züleyhaya
Hz Adem dua etti andı onu
Hz. İbrahim dua etti bekledi onu...
O enbiya`nın müjdelediği nur
Hz İbrahim`in soyundan geldi
Yer gök hayran hayran seyretsin o güneşi şimdi
Alemlere rahmet olan bebek doğdu
Uyan Mekke uyan şimdi
Secdede olalım şükürler için
Yer gök hayran hayran seyret o güneşi
Alemlere rahmet olan o bebeği
O kırk yaşında
Yıkılsın bütün putlar...
Kırk yaş kırk güneş ömre
Mekke uyanma vakti şimdi
Hira mağarasında
Geldi beklediği dost
Sevinsin mekke şimdi
Oldun Hira gönlümüze güneş
Gönlümüz bir güzel bir güzel
Hayat tatlı bize
Ölüm tatlı bize...
Sevinsin köleler şimdi
Güneş doğdu Hiradan
O altmış üç yaşında şimdi
Altmış üç yıl bir güzel bir güzel
İki ip bıraktı bize
İki nur bıraktı bize
Anam babam sana feda diyen ümmeti öksüz şimdi
Ümmeti nurdan nehir
Beytullah temiz bir kalp gibi...
Temiz bir havuz gibi mescitler...
Ayaklarını öpmeyen kumları savursun deli rüzğar
Ağlıyor yer -gök şimdi
Esmasin dursun deli rüzğar...
Altmış üç yaş veda yaşı
Hala aksın ümmetin göz yaşı
Evren hüzün elbisesi giysin hiç çıkarmasın...
Ölüm uzak olsun yerden gökten
Fatıma hazır yerine ölmeye...
Fatıma dağ gibi bir sevgi ateşi
Ağlıyor kainat şimdi
Altmış üç yaş veda yaşı...
Altmış üç yıl bir bereketli bir bereketli...
Aşk doluydu özü...
Miracı bir güzel bir güzel...
Işık saçtı yüzü
Gül yüzü gönüllere oldu şifa...
Savaş gönlüm savaş şimdi
Savaşlarla savaş şimdi
Savaşlar zulüm şimdi
Savaşı vardı şirke...
Savaşı bir güzel bir güzel
Ona ümmet olanın
Gönlünde yok gece
Ona ümmet olmak bir güzel bir güzel
Altmış üç yaş veda yaşı...
Adını şakısın yerde-gökte bülbüller
Alemlere ay
Alemlere güneş adı...
Gönüllerde özlemi ateş olmuş o nebinin...
Bütün gözlerde özlemi gül yüzün
Bütün özler özlemiş onu
Zaman onu bekliyor yine
Sevgisi bir güzel bir güzel
Güneş onun aşkıyla yanmış
Savaş güneş savaş yine
Hurafeler doldu dine...
Sökülsün engellerin dişleri
Veysel olun gönüller
Hırkası bir güzel bir güzel
Ey gül yüzlü
Ey beklenen
Berrak bir nehir gibi
Gel her gece
Mü`minlere gül olsun rüyalar...
Gül rüyalar bir güzel bir güzel
Savaşı vardı şirke
Altmış üç yıl bir kulluk
Geceyle savaşan ay gibidir
Seccadesi bir güzel bir güzel
O doğdu diye
Seccadede kainat seccadede işte
Secdede olalım bizde şükürler için...
YORUMLAR
Efendimiz(sav)'in evlilik hayatını kaleme alan yazınızın muhteviyatı günümüz insanlarının kafalarına takılan soru işaretlerine ışık tutacak çok güzel bilgileri ihtiva etmekte..Hatta Rabbimizin..tanıdığı bir "ruhsat" ın da hangi koşullarda işlerlik kazanabileceğine dair ip uçları vermektedir..
Emeğiniz ve verdiğiniz bilgilerden dolayı Allah razı olsun..Saygı/selâm ve dua ile..Allah(cc)'a emanet olunuz..
Evet güzel bir yazı.
Yazara çok teşekkür ederim. 10 puan.
Bu evlilikleri behane edip İslama saldıranları da çokca görmekteyiz.
İnsanlar bir şeye hüküm keserken bazen o kadar yüzeysel düşünüyor ki hayrete düşüyorum.
Balık dünyayı yaşadığı havuz yada akvaryumdan ibaret zannedermiş.
Emeğinize sağlık.
Sevgi ve selamlar.