- 554 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 40
Çaresiz bir vaziyette ve panik içindeydi Serdar. Hemen aklına yüz on iki acili aramak geldi. Tarık bayılmış bir vaziyette yatıyordu. Telefonla acil servisi aradı. Çok geçmeden de sokakta ambulans sesi en acı ve tiz sesiyle duyuldu. İçinden bir “ Oh “ Çekti.
Bir aksilik olmamış veya ihmal edilmemişti. Hemen kapıyı açtı ve gelmelerini beklemeye başladı. Soğukkanlılığını kaybetmemeye çalışıyordu. Hastayı hazırlayan sağlık ekiplerinin ardından, masanın üzerinde duran Tarık’ ın telefonunu da alarak evden çıktı. Ambulansta hareketsiz yatan arkadaşının yanında yola çıktılar.
Yüzü bembeyaz olmuştu. Gözlerini bir an olsun ondan ayıramıyordu. Hastaneye girmeleriyle daha çok rahatladı Serdar. Acil odasına alındı. Dışarıda kalan Serdar ise meraktan çatlamak üzereydi. Hapishane avlusunda dolaşır gibi koridorda dolaşıyordu.
Bir an kendini çok yalnız ve çaresiz hissetti. Birden aklına Nihal geldi. Onu çağırmayı düşündü. Saatine baktı. Sabaha çok az kalmıştı. O saatte aramanın uygun olmayacağını düşünerek vazgeçti.
Bir süre sonra Tarık ile ilgilenen Doktor kapıda gözüktü. Hemen yanına yaklaştı.
“ Doktor Bey merhaba, ben içeriye aldığınız Tarık Beyin arkadaşıyım. Durumu nasıl ? “
“ Yakını mısınız ? “
“ Arkadaşıyım “
“Ailesinden ulaşabileceğiniz biri var mı ? “
“ Ne oldu Doktor, arkadaşıma bir şey mi oldu ? Kendisi burada yaşamıyor. Başka bir şehirde oturuyor. Kendisi gezmeye gelmişti. Nasıl arkadaşım. Kötü bir şey mi var ? Lütfen! Saklamayın benden. “
“ Yok korkmayın. Arkadaşınız daha iyi”
“ Tamam, ben yakınlarına haber veririm. Sabah arasam olur mu ? “
“ Daha iyi olur. Önemli bir durum var. Arkadaşınızın sol böbreği tamamen bitmiş durumda. Öbürü de epey zarar görmüş. Sol böbreğin acilen ameliyatla alınması gerekiyor. Yaptığımız tetkikler şimdilik öyle. Yarın tekrar edilecek. Yakınlarından onay almamız gerekiyor. Yarın bunları tekrar konuşuruz. “
“ Doktor, arkadaşımı görebilir miyim acaba ? Çok merak ediyorum. “
“ Görün fakat beş dakika. “
“ Tamam Doktor bey, beş dakika “
İçeri girdiğinde, arkadaşının yüzünü sapsarı görünce çok üzüldü. Kendinde değildi sanki. Uykunun esiri olmuş gibiydi. Arada bir gözlerini kımıldatmaya çalışır gibi bir hali vardı. Ağzından mırıltılar halinde bir kelime konuşmaya çalışıyordu. Biraz daha dikkatlice dinledi konuşmaya çalıştığı kelimeyi. “ Nihal “ demeye çalışıyor olmalıydı.
Odadan çıkar çıkmaz, Tarık’ ın telefonunda Nihal’ in kaydını aramaya başladı. Nihal adında bir kayıt yoktu. Biraz düşündü ve sonra “ Sevgilim “ Olabilir miydi ?
Tahmini doğru çıkmıştı. Tuşa bastı ve aradı. Beşinci çalışında, karşısında güzel bir Türkçe ile konuşan, çok sevimli bir ses geldi kulağına. Durumu açıkladı ve hangi hastanede olduklarını söyledi.
Tekrar telefon kayıtlarına bakarak Babasına ulaştı. Ona da durumu açıklayarak bilgi verdi. Rahatlamıştı.Tek başına olmayacaktı artık. Arkadaşı da iyi durumda sayılırdı. Kantine girdi. Kendine bir çay ile yeni gelmiş olan simitlerden aldı ve boş bir masaya geçti. Acele ile kahvaltısını yaptı. Sonra tekrar bekleme salonuna geçti.
Beklerken uykusu gelmişti. İçi geçmiş olmalıydı. O sırada telefonunun sesiyle kendine geldi. Arayan Nihal’ di.
“ Biz geldik Serkan Bey, neredesiniz şu anda ? “
“ Bekleme salonundayım Nihal Hanım. “
İçinde günlerdir bir sıkıntı vardı. Sebebini bir türlü anlayamamıştı. Rüyasında iki oğlunu görüyordu. Tarık, durmadan çığlıklar atıyor ve “ Anne ! Kurtar beni “ diyordu. Rüyanın etkisinden de kurtulamamıştı bir türlü. Yüzü de gülmüyordu o yüzden.
DEVAM EDECEK :