- 750 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SİNEK BİLMİYOR YA SİZ?
SİNEK BİLMİYOR YA SİZ?
...Sanırım olmak ve olmamak arasında bir tereddüt hayat denilen şey.Önce varlığınızı arıyor ona eriştiğinizdeyse yok oluyorsunuz...İşte bu kadar...
Fakat ben hiç anlamıyorum, insanların bu gerçeği nasıl farkedemediklerini, fark etmek için yıllarını geçirdiklerini...
Aslında yüreklerinde olan varlığı nasıl bulamadıklarını...Aramıyorlar...Arayanlar ise didik didik etselerde dünyayı bulamıyorlar...Bu bana cam açıkken içeri girmiş sineğin cam kapatıldıktan sonraki arayışını hatırlatıyor...Arıyor sinek....Dışarıya bir çıkış arıyor...Kafa atıyor cama, bir, iki, üç derken, sersemliyor, yacaşca camın pervazına süzülüyor ve ölüyor...
Oysa bir bilse çıkışı camda aramaması gerektiğini ama bilmiyor işte...Ya siz? Siz biliyormusunuz? Var mı aradığınız bir gerçek? Olduğunu bildiğiniz ama ulaşamadığınız? Sizde o sinek gibi cama kafa atmakla mı geçiriyorsunuz ömrünüzü, aman ha dikkat pervaza süzülmeyesiniz...Arkanıza bakmaya nedersiniz? Sakin olup düşünmmeye, düşündükçe var olmaya, var olduğunuzdaysa yokluğun o eşsiz huzurunu tatmaya...Nedersiniz? Artık tereddütlerinizden sıyrılmaya, yüreğinize bakmaya sonra o gözlerle hayatı algılamaya, yeni bir duyuş keşfetmeye...Huzuru öğrenmeye ve hakikate varmaya...Şimdi yok olmaya nedersiniz?!!
--‘Heeey sana diyorum mehemet, nereye daldın yine?’
Birden sarsıldı, arkadaşına baktı...
--‘Uçtun yine oğlum ya nerelerdesin söylede bizde gelelim’ dedi Serkan.
--‘Seni almaz yanına çünkü o şimdi romantik takılıyor’ diyerek yaygın bir kahkaha attı Selin.
Miğdesi bulanıyordu artık başı dönüyordu.Yanındakiler birer çift halinde dansa kalkarlarken onları seyretti, herşey yavaş çekimde ilerliyor gibiydi ve o herşeye uzak bir pencereden bakıyordu sanki...
‘Sizde o sinek gibi cama kafa atmakla mı geçiriyorsunuz ömrünüzü’ Evet bangırdayan müziğe kafa atıyordu birçoğu, adeta isyan ediyorlardı sıkıştıkları dünya denen odaya...
Birden kalabalığın ortasında biri yere yığıldı... İşte sersemledi dedi içinden, böylesine kafa atarsan olacağı buydu...
Kendine doğru gelen kız yaygın gülüşüyle pis düşüncelerini yüzüne yansıtırken, tiskintiyle yüzünü çevirdi.Ne işi vardı burda? Aradığı herneyse burda olmadığı kesindi. Hızla yerinden kalktı ve dışarı çıktı.Arabası aklına bile gelmedi. Önüne çıkan ilk duraktan geçen ilk otobüse atladı, nereye gittiğine bakmadı bile, en arka koltuğun cam kenarına geçip oturdu.Tek istediği yanlızlıktı tek istediği biraz düşünmek ve eğer hocasının sabahki derste bahsettikleri doğruysa var olmaktı ihtiyacı olan...İnsan tanımadığı insanlar arasında yanlız kalabiliyor demişti bir keresinde hocası, tıpkı öyle yanlızdı kendiside..Ama anlamıyordu ki kimse onu.Bulamıyordu ki aradığını kimsede..Başka bir yolu vardı mutluluğun, denediği zevk, eğlence bile bir yere kadar doyuruyordu onu.Bir yolu vardı ama ne? Arayacaktı!Yüreğine baktı bir an, burasımıydı onu mutsuz eden burasımıydı, ona huzuru tattıracak olan...Bilmiyordu...Şimdilik hiçbirşey bilmiyordu...Ama bulacaktı... Niyeti cama kafa atarak ölmek değildi hiç...Bu hayatta sonsuz huzur varsa o hakikati bulacaktı...Hem zaten bu zamana kadar her istediğini almamışmıydı bunu da alacaktı.Yalnızca şimdilik nerden başlayacağını bilmiyordu.Sanırım işe düşünmekten başlamalıydı.Derin düşüncelere daldı otobüsün camından izlediği yolda...Nerden bilecekti ki otobüsün onu hocasının oturduğu semte sürükleyeceğini...
YORUMLAR
yaşam bir trende gitmek gibi, ölümse vagon degiştirmek..hoş bir yazı saygımla.