aşkın nefret hali...
Gitmek bazen sözlükteki anlamıyla kullanılmaz. Gitmek her şeyi geride bırakmak, vazgeçmek, bazense öyle olmaz. Gidersin şehr-i aşktan intikam diyarına. Canın yandıysa hele sevdiğin en büyük düşmanını yaratmıştır kendi elleriyle.
Öyle kolay olmaz her gün gördüğün yüzü, her gün duyduğun sesi terk etmek. Telefonlar çalmayacak artık, bıkıp usandığın kavgalar edilmeyecek, istediğin kadar bağır çağır, hakaret et cevap veren duyulmayacak. Zaman alacak alışmak boşluğa, en sevmediğini bile yokluğunda ararken, şimdi yıllarını verdiğin sevdiğini bırakmak. Yola yalnız devam etmek kolay olmayacak.
Hani sözler verilmişti, işin bu tarafı hiç düşünülmemişti. Çünkü ölüm bile ayıramazdı bizi.
Ruhlarımız ölsek bile bulurdu birbirini. Ve düşünülmeyen, akıla gelmeyen oldu. Düşman olduk birbirimize o büyük sevgi en kuvvetlisinden nefrete dönüştü. Nasıl oldu bunca şey? En küçük ayrılıkta sayılan saatler şimdi birbirini bir daha görmemek için edilen yeminlere dönüştü.
Asla denildi bir daha asla olamayız beraber, lanetler edildi tanışılan güne, resimler yırtıldı ve de büyük aşka dair yazılan mektuplar.
Alınan hediyeler dağıtıldı, kime verildiği bile unutulmak kaydıyla. Gidilen yerler tek tek bir daha gidilmeyecek listesine alındı, onun sevdiği parfüm değiştirildi, saçlar kesildi en kısasından çünkü o okşardı bir zamanlar sımsıkı tuttuğun ve asla bırakmayacağını sandığın şimdi hatırlamak bile istemediğin elleriyle. En sevdiği elbise çöpe atıldı yazık oldu o kadar da para verilmişti. Onun olabileceği karşına çıkabileceği bütün sokaklar yasaklandı, ortak arkadaşlar silindi telefonlardan. Hatta ondan haber getirebileceklere bile selam verilmedi bir daha. Çünkü artık her şey tersine dönmüştü. Şimdi unutma zamanıydı onu ve onu hatırlatan her şeyi.
Hayat böyleydi işte günün birinde hayattaki en büyük aşkı yaşadığın, onsuz nefes alamayacağını sandığınken şimdi ne adını duymak ne de yüzünü görmek istemez oluyorsun.
Kimse vazgeçilmez değilmiş öyleyse, en sevdiğin düşmanın oluyormuş ve düşmanlar asla unutulmuyormuş öfke insanın içinde sevgiden daha çabuk büyüyormuş ve nefret asla başka bir duyguya dönüşmüyormuş…