ARTA KALAN YANIM “ACI”
ARTA KALAN YANIM “ACI”
Bir sevdanın hikâyesidir satırlarımdaki çaresizlik. Yaşanmayan, yaşanamayan şizofren duygularımın izdüşümü, başkaldırışıdır kelimelerin kan kokusu. Şehit abidelerin taşları kadar gururlu, bir tapınak ziyaretçisi kadar yoldan çıkmış bir halet-i ruhiyedir yansımalarım. Değer biçemediğim kendine göre değersizliği yafta yapmış gönül misafirimin iç sezgisi, aynadan yüzüme yansıyan görüntüsüdür, gerçeğidir acım!
Acım tarifsiz, acım öksüz, acım masum bakan bir çift göz. Acım; gecelerin yiğit arkadaşı, gündüzlerin mecaz kimliği. Kalbimi irin misali kaplayan nikotindir. Sigara dumanlarındaki göz yakan şikâyet, sabah ezanlarındaki uykusuzluklar ve gülün rengindeki zarafet. Acımın kimliği çaresizlik, acımın kimliği acı! Sevda iklimlerimin yiğit duruşu, yumuşak dokunuşu, hazin bestesidir. Bir garip şairin gece yolculuğu, gündüz yorgunluğu. Acımın adı acıdır. Ondaki esas duruşumdur!..
Acı; özlemin vuslata yakınlığını ölçmek, sevgilinin hayat damarında kan olmaktır. İçinde dolanan kan olmak ve her gün yeniden, yepyeni bir yürekle uyanmaktır hayata. Gülün rengindeki kırmızılığı sevdiğine kurdele yapmak, bir hediye algılamasıyla şükretmektir Allah’a. Adını oluşturan harflerle fallara bakmamak, astrolojik saçmalıklarda ümit aramamaktır. Ümide de sevdalanmak, sevdayı kardeş bilip yeis aramamaktır her günde…
Acı; her gün iman tazelemektir acının ta kendisiyle. Şükretmektir nefesinin sesini duymakla. Bir gece yarısı telefonlara sarılıp dirayet sergilemektir. Gönderemeyecek mektuplar yazmak, satır satır, ilmek ilmek dokumaktır mürekkeple adının harflerini kâğıda. Ekmek ve tuz kadar hakkaniyetli olmaktır insanlığa. Gözyaşını tespih yapmak ama asla göstermemektir acıyı sevdalıya.
Acı; kendini bilmektir. Kendini bilmenin gerçekliğinde haddini bilmektir. Ona buna ahkâm kesmemek lezzetinden nasiplenmektir. Bir hanımefendi duruşu kadar zarif ve sahiplenici, bir beyefendi duruşu kadar kibar ve yiğit olmaktır. Acını içinde kendini bulmak, acıyla yoğrulmak ve duyulan acıdan dolayı alternatifler aramamaktır. Bir mitolojik kahraman tılsımı, destan varsayımı yakıştırmaktır benliğine. Acının içinde dahi güzellikler bulmak görülen dikenlere gül diyebilmektir.
Acı; kendi içinden alır çaresini ve çaresizliğini hayata dair. Unutmanın ne demek olduğunu bilendir. Kaybetmek karşısındakini kaybetmek değildir acının nazarında. Aynada yansıyan sureti kaybetmektir çaresizce. “ Kim o deme bana, benim ben! Öyle bir ben ki; baştan sona sen!” sözünde gerçekliği bulmaktır. Ve ruhtaki bütünlüğü sahiplenmek, bir olmayı bırakıp birlikteliği göstermektir “ama” beyinlere.
Acı; sözün bittiği yerdeki duygu barkodudur. Okunmaya çalışılan kimliklerin, birbirine geçmiş düşüncelerin ve anlamını yitirmiş sahte sözlerin deşifre sistemidir. Bir çevre dengesi kadar yalın, doğal ve ilahidir acının gerçekliği. Anlaşılmayan yerlerdeki mütercim kaoslardaki hâkimdir.
Acı; insanın içindeki zırhıdır. Bir çelik gövde sağlamlığıdır. Bir derviş sabrıdır. Bir mümin tevekkülüdür. Bayram sabahlarında çocuk sevinci masumluğu, gökçen kızlarda Kürşat yürekli yiğitliklerde mefkûre şiarıdır. Ulaşılmazlığın sebebidir. Yaklaşıldıkça feyiz ve zevk alınan bir hedeftir. Osmanlı’da 1299 heyecanı, 1453 ihtişamıdır. Zaferlerin iman dolu yüreği masum kalmış çehresidir.
Acı; arta kalmış yanlarıdır düşüş yüreklerin, kırılmış güllerin terkedilmiş benliklerin. Acının özünde tazelik aramaktır acının dik duruşlu hali. Ve gecelere şahit aramamaktır acı. Yemine gerek kalmayacak kadar sözüne sadık olup, yarınlara akitler imzalamaktır. Acının olgunlaştıran tarafından nasiplenmektir.
Acı; bir tutam olgunluk katmaktır sevdaya, bir tuğla daha koymaktır yapılan binaya.
Acı; sevmenin yürek namesidir, sevdalanmanın dik duruşlu kendi içinden kopan gerçekliğidir. Acı; aynadaki suret, suretin tekilliğinde birleşen birliktir.
Acı; acı; acının ta kendisi benim işte. Arayan varsa beri gelsin!
Ufuk Han ÇİMEN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.