MEDYATİK OLMAK VEYA OLMAMAK... İŞTE BÜTÜN MESELE BU...
İktisat biliminde, pazarlamanın tanımı yapılırken;" Her türlü mal ve hizmetlerin satışı için, gerekli çabalar bütünü " diye bir tanım yapılır.
Henüz, pazarlamanın önemi idrak edilmeden ve pazarlamanın bu denli etkin bir araç olduğunu bilmeyen ticari kesimler, bu yüzden ekonomide kısır döngüler yaşardı haliyle...
Zamanla, pazarlama; ekonominin olmazsa olmazı durumuna geldi sonraları...
Artık, insanlar, bir malı, bir hizmeti satmaya çalıştıklarında, pazarlama tekniklerinin akıl almaz cazibelerinden faydalanıyorlar şimdilerde...
Ekonomi bilimi de, sürekli olarak bir etkileşim ve bir stratejik olgular içerisinde değişip, gelişiyor haliyle...
Derken siyaset de bundan nasibini aldı.
Siyasete soyunan kimseler, pazarlamanın o ince tekniklerinden yararlanır ve faydalanır oldu zamanla...
Büyük reklam bütçeleri, büyük reklam kampanyaları, artık siyaset içinde de geçerli oldu günümüzde...
Bilirsiniz, büyük şirketlerin akıl hocaları vardır hani; Ceo’ su..
Şirketin karını, yatırımlarını, maksimum seviyeye çıkarmak için bu, ceo’ lardan faydalanılır.
Hep bunlar yön verir şirketin gidişatına.
Siyasette de böyle; akıl hocaları, partinin stratejisiyle yakından ilgilenen, bu alanda kendini yetiştirmiş, bu işi bilen kişilerdir çoğu kez...
Siyasetçinin icraatlarından çok, kürsüdeki hitabeti, giyimi, kuşamı, medyatik oluşu, bize çoğu kez, o siyasetçinin başarılı olduğu izlenimi verir.
Her gün radyolarda, televizyonlarda, olur olmaz, görüntüleri, bir çekirdek kabuğunun içini dolduramayacak demeçler, boy boy resimleri ile medyada yer tutan siyasetçiler, sanatçılar, bürokratlar gibi; medyatik isimler, bazen, bizde, sanki çok başarılıymışlar gibi gösterilip, yanlış algılalara sebep olurlar çoğu kez...
Aslında gerçekte bu böyle değildir.
Bir sanatçıyı ele alalım; albümü bi kaç yüzbinlerde ama bakıyorsun her yerde görüntüleri, onunla ilgili demeçler var tv kanallarında... Bu, bizde, sanki albümleri milyonlar satmış gibi bir his uyandırıyor doğal olarak...
Asıl mesleği, asıl icraatlarıyla kendisiden beklediğimiz başarılardan eser yok.
Bir politikacıyı, bir siyasetçiyi ele alalım.
Siyasetçinin görevi ve kendisinden beklenen şey; halka hizmettir.
Ama bakıyorsunuz bu siyasetçi giyimiyle, konuşmasıyla, sporculuğuyla gündeme geliyor çoğu kez...
Hangi temel atma töreni varsa orada, Hangi açılış varsa orada, hangi düğün, sünnet varsa orada...
Haliyle medyanın odak noktası oluyor bu tip insanlar.
Siyasetçinin asıl gündeme gelmesi gereken konu, vatandaşına yapması gereken icraatlarıdır. Yoksa, Açılışlar, düğün törenleri değildir.
Açılışlarla, düğün törenlerinde boy göstermek le bu memlekete hizmet edilmez.
Asıl bu memlekete hizmet; yol yapmak, fabrika açmak, üniversite kurmaktır.
Farkında mısınız? bilmem amma; son zamanlarda bazı kurum ve daire amirlerimiz de bu millete şirin görünme yarışına katıldı nedense...
Belli ki, onlarda; medyanın, ve pazarlamanın o, müthiş nimetlerinden faydalanmak istiyorlar.
Ve başarıyorlar da...
Hangi gazeteye, hangi düğüne, hangi açılışa bakıyorsanız bakın; oradalar...
Ama sessiz sedasız işini yürüten başarılı ve çalışkan idareci ve yöneticilerimizin bir tek kareleri yok bu alanda nedense...
Belli ki onların yapacakları daha çok işleri var.
Düğünlere, açılışlara ayıracak zamanları ve takatleri yok anlaşılan.
YORUMLAR
''Siyasetçinin asıl gündeme gelmesi gereken konu, vatandaşına yapması gereken icraatlarıdır. Yoksa, Açılışlar, düğün törenleri değildir.''
adamlar o kadar yoruluyor vatandaşa hizmet etmek için
bir düğünde mola vermişken bence rahatsız etmemeli sn.çok değerli siyastçilerimizi:)))
ne dersiniz..öyle değil mi?
kutlarım..
sevgilerimle..
merhaba,
medyanın mutfağının koridolarında dolaşmış biri olarak söyleyebilirim ki "medyatik olmak" kişinin kartvizindeki ünvana bağlı değil.
ışıkları yanan kamera görünce piranalar gibi saldıran adamları görünce (ki bunlar genelde koocaman adamlar oluyo) karvizitlerinde milletvekili yazana da rastlıyosunuz, çaycı da çorbacı da.
hatta sürekli kadraja girmeye çalışan koocaman belediye başkanları var ki sanırım biraz dikkatli bi izleyici olarak bile anlayabilirsiniz onları...
mikrofonu elinizden alıp konuştukça konuşurlar, oysa ki o kameranın içindeki kasetin belli bir süresi vardır onu anlamazlar, söylersiniz dinlemezler...
koocaman adamların küçük beyinleri...
"medyatik olma" durumu bi hastalık...
bence...