- 1153 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Cam bilyeler
Cam bilyeler
Çocukluğumun unutulmaz eşsiz anılarıdır onlar en değerli taşlardan daha değerli en pahallı elmaslardan bile kıymetlidir onlar , onları tanıtayım sizlere belki kimileri için kıymet taşımaz ama çocukluğumun altınlarıdır, sade ve de renklidir. Onlar iri ufak cam göz gibi isimleri vardır. İsimleri ise her yöreye göre ayrı ayrı değişir kimileri misket , kimileri bilye , cam boncuk bizde ise ismi pıtık diye söylenir. Çocukluğumdu onlar her biri kıymetliydi. Onlar için ağlar onlar için üzülürdüm.. Kazandıklarımı özenle bir torbada toplar ve de saklardım. Oyunlarımız uzun süreli veya elimizdeki pıtıkları kaybedene kadar sürerdi. Tabiki kazanmakta vardı kaybetmekte , bir umut bağlardık onlara , sevgi besler önem verirdik. Okuldan gelir gelmez çantayı bir kenara atar onlarla birlikte sokağa çıkar oyun oynardık. Sakın okuldan gelir gelmez çantayı bir kenara atmakla öğündüğümü sanmayın çocukluk işte oyunlarımız çok çekişmeli geçer kazanınca mutluluk içinde kaybedince üzülürdük. Oyunlarımız isimleri ise şah, tumbo ve de açılma gibi adlandırdığımız isimleri vardı. Tumbo dedigimiz pıtıkları aynı hizada dizer sonra onları vurarak toplar kazanmaya çalışırdık. Şah dedigimiz ise bir daire içindeki pıtıkları dairenin içinden çıkarıp kazanmak için uraşırdık. Bunları yazmamın belli bir amacı olmadığı gibi kimileri için saçma kimileri için ise aptalca bir yazı gibi gözükebilir ama benim için hiç fark etmiyeceği gibi düşüncelerinin de önemi yoktur. Ben yazmak istedim ve de yazıyorum. Beklide çocukluğumun unutulmaz anılarıdır o yüzden yazma gereği duydum bugün yolda yürürken bir pıtık buldum aklıma çocuklugum geldi hemen onlar için yapmadıgımız şeyler yoktu durun sizlere onlarıda anlatayım. Bizim zamanımızda şimdiki gibi internet kafalar olmadığı gibi atari salonlarıda çok az ve de çok pahalıydı. Bizde sokak oyunları çok ve de fazlasıyla oynamayı severdik. Topla futbol, yakan top, istop, saklanbaç , yakalamacılık gibi oyunlarımız vardı daha çok adlarını sıralaya bileceğimiz bir sürü oyunlar vardı. Oyun bakımından zengin bir menüye sahip olarak yetiştik çocukluğumuzda bunu kıymeti şimdi daha çok anlıyor daha iyi biliyoruz. Sizlere pıtık oyunundan yani misketten bahsediyordum. Kavgalarımız sevinçlerimiz , mutluğumuzdu onlar , ben onları kazandıklarımı tekrar başkalarına satar kazanır tekrar satardım. Gerçi o kadar fazla bildigimde söylenemez, kimi zaman başkalarının oyunlarını bozar onlardan çalardık ve bunun adına yelbastı derdik tabiki sonra geri verirdik. Ben kazandıklarımın bir çocuğu dağatır tekrar yenerdim. Çok sayıda yenildiklerim oldu tabikide hiç unutmuyorum. Ramazda oruçlu olmamıza rağmen ezan okunmasına karşılık yine oynumuzu sonuna kadar oynar bitirir öyle giderdik okadar kendimizi kapdırırdık ki oyundan açlıgımızı bile unutur. Sadece suyla sofradan kalkardık. Belki hiçbir değeri yoktu ama çocukluğumun en değerli taşlarıydı onlar bazen göz yaşı bazen sevgiydi onlar…