- 6662 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Otobüs Durağında Aşk
Üstü açık sabahın sessizliğini bozan yanlış kurulmuş bir saatten başka bir şey değildi. Yarı uykulu gözleriyle masaya doğru ellerini uzatarak bütün şiddetiyle çalıp duran saati kapatıp biraz daha uyumak istedi.
Sonra ani bir refleksle yatağından ok gibi fırlayıp akşamdan hazırladığı elbiselerini hızla giymeye başladı. Adam öylesine telaş içindeydi ki giydiği çorapların aynı renk olmadığını bile fark edemeden kapıyı sert şekilde çarparak yağmurun ıslattığı caddeye doğru attı kendini.
Henüz günün aydınlanmadığını görüp durakta bekleyen yaşlı bir amcaya saatinin kaç olduğunu sordu.
Aldığı cevapla bir saat erken çıktığını fark etmişti. Geriye dönüp uyumak işine gelmedi. Kendine ve saate kızarken bir anda yanında beliren aydınlık yüzle doğan güneşin sıcaklığını içinde bir yanardağ gibi hissetti.
O sabah gördüğü yüzün daha önce kurduğu hiçbir düşe sığmayacak kadar güzel olduğunu düşünürken durağın önünü kapattığını fark edememişti.
Mimikleriyle müsaade isteyen bayana tek bir söz söylemeden yol verip onu izlemeye devam etti.
Zümrüt yeşili gözleri, sarıya çalan saçları vardı. Haki hırkasının içine giydiği açık yeşil, hafif dekoltesinden göğüs uçlarına kadar inen kolyesine ilişen gözlerini çekmeyi unuttu adam.
Kalbine inen bir vahiy kadar sarsmıştı gözlerinde beliren genç kadının sureti.
Bu tarif edilemez bir başlangıçtı. İçinden binlerce kez ’’merhaba’’ demek istedi. Ama bu anı birkaç basit cümleyle gölgelemek gelmiyordu içinden.
Bir süre bekledikten sonra gelen belediye otobüsünün içine ağır adımlarla ilerlemeye başladı.
Genç kız boş yerler olmasına rağmen ayakta durmayı tercih ederek otobüsün arka kısmında beklemeyi seçti.
Adam aynı yere doğru yürürken hızla atan kalbine bir anlam veremiyordu. Daha önce hiç yaşamadığı bir heyecandı.
Hemen yanına gelerek genç kadının kulaklık takarak dinlediği müzikleri anlamaya çalıştı. Bazen öyle hissetmeye çalıştı ki ona ne kadar yaklaştığını fark edemiyordu.
İkisinin korkulukta buluşan parmak uçları aniden elektrik çarpmış gibi geri çekilirken ikisinde de buna sebep hafif bir tebessüm oluşmuştu.
Ne yolda gözüken nesneleri, ne de otobüsün içindeki diğer yolcuları fark edemeyecek kadar meşguldü zihni. Sadece bu yolculuğun bir ömür sürmesini diliyordu. Onun gözlerinde ömrünün sonuna kadar yolculuk yapabileceğinden emindi. Ama her güzel şey gibi bu yolculuğun sonu da gelmişti
Son durağa gelinmişti. Genç kadın hızlı adımlarla çalıştığı mekana doğru ilerliyordu. Onu takip etmek bir rahatsızlık verebilir endişesi içinde yürürken onu bir daha görüp görememenin hesabını yapmaya başlamıştı.
Erken kalkmanın faturasını bir sabahçı kahvesinde iş saatinin gelmesini bekleyerek geçirecekti.
Zaman sadece yeşil gözlerini çalıyordu adam için ve her saniye genç kadını düşünmekten kendini alamıyordu.
Gece bütün ağırlığı ile genç adamın üstüne düşerken kafasının içindeki bin bir soruya cevap verme umutsuzluğu içinde sabahı getirmeye çalışıyordu.
Sabahı bir gram uyku bile uyuyamadan geçirip aynı saatte hayatını bu denli değiştiren otobüs durağına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Üzerine giydiği ince elbiseler sabahın ayazında titremesine yol açıyordu. Durağa vardığında henüz karanlık ve kimsenin gelmediğini fark etti.
Saatini bir kez daha kontrol edip gelip gidenleri gözetlemeye başladı
Derken bir gün önce saatini sorduğu yaşı amca ağır adımlarla görünmeye başladı.
Ve ardında aynı elbiseler içinde genç kızın geldiğini fark ettiğinde soğuktan titreyen bedeni kalbinde çalan davulların sesine dönüşmeye başlamıştı
Artık üşüyordu. Ve bunun basit bir üşüme olmadığının farkındaydı. İçinde onu yeniden görmenin verdiği bir bayram telaşı vardı genç adamın gözlerinde. Bundan sonra her sabah bir saat erken kalkmanın faturasını sabahçı kahvelerinde iş saatinin gelmesini bekleyerek de olsa geçirmek onu asla zorlamayacaktı.
Yine otobüsün en son kısmına doğru ilerleyip genç kadının nefesini duyabileceği yakınlığa durmuştu bile.
Bu sihirli zamanın bitmemesi için bildiği tüm duaları okumaya başladı.
Günlerce hiç konuşmadan sadece yüz mimikleriyle süren bu empati iki insanda da inanılmaz bir heyecan ve mutluluk yaratmaya yetiyordu.
Artık elleri istemsiz birbirine çarptığında kimse tepki vermiyordu. Hatta bu anın uzun sürmesi için gayret bile vardı.
Bazen birbirlerine kulaklık sesinden çıkan müziği duyurmak için komik anların yaşanmasına bile neden olabiliyorlardı.
Tam altı ay geçmişti. Akşamları da artık birbirlerinin bindiği durakları keşfedip beraber gelmeye başlamışlardı. Her şey inanılmaz güzel gidiyordu. Bir ilişkide dokunmadan olabilecek en güzel hislere sahiplerdi. Balıkların aşkına benzetiyordu yaşadıklarını ve bunu bozacak herhangi bir olayın yaşanmasını asla istemiyordu.
Zaman geçtikçe genç kadının yüzünde belli belirsiz bir sabırsızlık okunmaya başlamıştı. Ve bu durum adamı oldukça tedirgin etmişti.
Sabah durağa gidip gitmemekte tereddüt yaşarken duygularına yenilip yeniden soluğu aynı saatte aynı durakta aldı.
Genç kızın yüzünde farklı bir ifade vardı bu kez. Oldukça neşeli sıcak görünüyordu.
Genç adama yaklaşıp;
Günaydın!
Benim adım HÜLYA
Artık tanışmaya ne dersin? Dedi.
Bu sözler adamın ömründe duyabileceği en güzel sözlerdi belki de ama bir anda yüreğinin içinden kayıp giden o muhteşem aşka bir gölge düşmüştü. İçinden ona söylemeyi umduğu hiçbir cümleyi söyleyecek gücü ve isteği bulamamıştı genç adam
Aylarca peşinden uykusuz kaldığı, birçok eziyeti göğüslediği aşkının, ellerinin arasından öylece eridiğini hissediyordu kalbi.
Anladı ki bu aşkı karşılıksız sahiplenmişti. Ve genç kadının bu sözleri bu aşkın son perdesi olmuştu.
Genç adam bir daha asla aynı durağa gitmedi.
Ve genç kadını asla görmek isteğini hissetmedi.
Bir otobüs durağında zümrüt yeşili gözleriyle adı Hülya olan bir hayal kırıklığından başka bir şey değildi geriye kalan.
Faik Danışman
YORUMLAR
Temasal olarak baktığımızda yazarımızın tesadüfi bir karşılaşma sonucu doğan platonik bir aşkın insan üzerinde yarattığı etkil ve tepki olayları ile handikapları...ve finalde imkânsıza olan tutkunun imkanlı hale gelişiyle değişen bu aşkın topografyası.
Yazarımızın tasvir ve betimlemelerini çok beğendim.Ayrıca yine biçimseline yerleştirdiği ana temayı işleyişi detaylara fazla yer verilişiyle daha çarpıcı hale gelmiş.
Meselâ;Otobüste parmak teması konusunun işlenişi... hızla çekişleri sonrasında bunun için gayret gösterilmeyişi
Yine anlatım akıcı ve netti.Uzun, sonuna geldiğinde başta ne yazıldığını unuttuğun cümleler yoktu.
Zaman, kişi ve olay birliği tam sağlanmıştı.Bütünsellik vardı.
Okumaktan ziyade okuruna anı yaşatan sayın yazarımızı candan kutluyor.Dizi halindeki devamını merakla bekliyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
Aşk ulaşılmaz olduğunda heyecanlı tutku dolu bir hismiş.Erişilir olduğunda büyü bozuluyor .
Okuduğum öyküden bunu çıkardım ben.Aslında herşeyin tadında iken yani heyecan doruk noktada iken erkeğin açılması
gerekiyordu.Bayan cesaretini toplayıp tanışmak için adım attığında,belki de erkek ilk ben konuşmalıydım diyor.
Değerini yitiriyor.Güzel bir anlatımdı tebrikler,saygılar selamlar.
Bu hikaye bana yine bildiğimiz bir sonun ne kadar doğru olduğunu tekrar kabul ettirdi. O da " ulaşılmaz sanılan aşka ulaşıldığında, aşk bitiyor".
Hülya'nın attığı adım, eğer adamdan gelmiş olsaydı, Hülya ondan vazgeçer miydi? sorusu da yerleşti beynime.
Kurgu çok güzel. Anlatım sade ve anlaşılır. Sevgili Havin gereken açıklamaları yapmış ve eminim o açıklamayı dikkate alacaksınızdır.
Ben şiirlerinizde ki duruluğu öykülerinizde de yakalayabileceğinizi biliyorum Çünkü güçlü bir kaleminiz var. Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Kalem ilk çalışma diyor ve yorumların da teknen olması gerektiğini belirtmiş o halde heyecanı biraz bastırıp öyle bakalım.
Kelime tekrarlılıklarını göz ardı edeceğim.
“Aldığı cevapla bir saat erken çıktığının fark etmişti.”
Burada çıktığının değil cümleye göre “çıktığını” demeliydi ya da çıktığının olsa devamı “farkında değildi” olmalıydı.
“O sabah gördüğü yüzü daha önce ne rüyalarında ne de hayallerine sığdıramayacak kadar güzel olduğunu düşünürken durağın önünü kapattığını fark edememişti.”
Burada ciddi bir devriklik var. Neresinden tutmalıyım bilemiyorum ama “ne rüyalarında” derken “ne de” sonrası böyle olmamalıydı.
“Son durağa gelinmiş.”
Bu da eksik kalmış gibi duruyor. Yüklemde “gelmişti” durumu olsa idi sarsılmazdı okur zihni – hoş hiç sarsıldığımı söyleyemeyeceğim ama adamın duru heyecanına kapılınca bunu anlamak da güç yani ne yapayım- . Yok böyle olacaksa cümle sonlanmamalıydı ve devamı olmalıydı.
“Gece bütün ağırlığı ile üstüne düşerken kafasının içindeki bin bir soruya cevap verme umutsuzluğu içinde sabahı getirmeye çalışıyordu.”
Burada da gariplik var. “cevap verme umutsuzluğu “ anlam bakımından çok zayıf daha doğrusu cümleye bakıldığında kalabalık bir anlamsızlık düşüyor harflerden.
“Bazen birbirlerine kulağında çalınan müziği duyurmak için komik anların yaşanmasına bile neden olabiliyorlardı.”
Kulaklık takan kızımızdı eğer yukarıdan hatırladığım yanlış değilse yok adam da artık kulaklık takıyor desek bile burada da yanlış kelimeler karışık anlama sebebiyet vermişler.
“Tam altı ay geçmişti akşamları da artık birbirlerinin bindiği durakları keşfedip beraber gelmeye başlamışlardı.”
Burada da birbirlerinin bindiği değil bindikleri denmeliydi.
“Genç adama yaklaşıp;
Günaydın!
Benim adım HÜLYA
Artık tanışmaya ne dersin?”
Burada sonrasında “ dedi” benzeri bir ifade olmalı idi.
Şimdi bir analiz dersek tepeden kuş bakışlı durum şöyle olacaktır :
Bazı biten cümle sonralarında olması gereken noktalar yok ve bitişik yazılan ayrı kelimeler de değdiler gözlerime. Bu da acele mi desem bilemiyorum ama kalıcı kusur değil klavye sürçmesi diyelim ki zaman ilaç olacaktır. Bir de kullandığımız zaman eklerine dikkat etmeliyiz. Evet anlatım mükemmel ama sanırım harflerle aramız iyi değil biraz ama bunları sadece bu çalışma görüldüğünde yapılan yanlışlar görülsün diye yazıyorum yoksa Aspendos’a has olup da kalıcı olduklarını düşünmüyorum ki benim gibi bir çömez bunları görebiliyorsa kalem az dikkat ile bir sonrakinde hiçbirini bize göstermeyecektir eminim.
Genel itibarı ile kalemin yani bizim bildiğimiz Aspendos kaleminin imzasının taşındığı görülebiliyor. Şiir nefesli bir kalemden olduğu da okunabiliyor arada ses uyumlarının yakalanması ile. Akıcılığı ve duruluğun güzelliği de diğer bir güzellik. Olay, kurgu muhteşem aksaklık yok sadece cümle devriklikleri bulunmakta bu da ilk çalışma sebebiyle böyle alenen görünüyor. Sonraki çalışmalarda çok başarılı olacağına inanıyorum .
Bu arada hakkaten adam madem öyle çok tutuştu niye içi caydı sonra merak ettim ama iyi oldu da dedim. Şiirlerde kalemine yakıştırdığım duruşu burada da gördüm ve sonrasında da öyle olmasını diliyorum. Kadın ve erkek kelimelerini yakıştırdığın gibi kullan daha doğrusu yakışması gerektiği gibi – ki öyle yapıyor kalemin- yani kadın zayıftır zayıflığını bilecek erkek de erkekliğini. Okuyucu olarak masallara pek inandığımı söyleyemem ki asla da inanmam. Bu sebeple kadın kılıklı erkekler olursa o yazar gözümden öyle bir düşer ki Everest zirvesi düşüşü hiç kalır yanında.
Zaman gerisi yalan.
Sevgiyle.
ilk kez yazdığım daha doğrusu yazmaya çalıştığım bir hikayeydi..bu anlamda dostların görüş ve düşüneceleri benim çok önemlidir.elbette hataları vardır.ben şu an ikinci kez okurken bile bir çok hatayı farkettim.ama ileriki hikayelerde bunları düzelterek sizinle paylaşacağımdan emin olabilirsiniz
yorumlayan ve okuyan tüm değerli dostlara çok tşk.ediyorum.
aşkın, bilincin -labirentlerinde beslenip, kendine has yasasıyla dik başlı meydan okuyuşunu çok güzel anlatan bir konu. kişiler istenilen karakterleri yanstıyorlar. özellikle adam serseri durağanlığyla gözler önünde.
bir eleştiri,
cümleler katıydı, eğilip bükülmüyordu. geçişlerde biraz sertlik vardı. bazı cümlelerde kelime tekrarlarına rastladım...
ilgiyle okudum, kurgu çok başarılı..final çarpıcıydı..
tebrikler..
Sayın Faik Danışman, usta ve çok değerli bir edebiyatçı. Bu öyküsü de oldukça etkili.
Fakat, kahramanın son davranışını pek gerçekçi görmedim ben. Normal bir insan hali değil.
Bir çok şeyin değeri, kazanıldığında azalabilir; doğrudur ama bu kadar da keskin olmamalı, olmaz da bence.
Sonunda başından beri heyecan ve tebessümle tepki veren yüzüm asıldı....
Ama üzülmedim çünkü kadının selam vermesiyle benim içimdeki heyecan da bitmişti hatta sinir oldum kadın bu kadar aceleci olmamalıydı hatta adamı süründürmeliydi tamam çok gaddar oldu ama imkansız olan her zaman yaşanması en kolay olandır.
Her neyse de bu mükemmel bir hikaye tadındaydı. Böyle heyecanlar yaşayan insanlar var mıdır merak ettim doğrusu abi bize neden uğramıyor böyle soluksuzluk :)))
Ve kalem AŞK ' ı anlatmadaki eşsiz başarısını bir kez daha gözler önüne seriyor. Yazım durumuna hiç bakamadım hatta denedim bir daha okuyayım dedim de nafile kapıldım adamın hayaline anlamadan bitirdim yine - bitirdiğim yer kızın selamıydı - .
Bu kalemi edebiyat bende yaşadıkça okumak isterim ama hep böyleli çalışmalara misafir olmak istiyorum farklılarına değil anladın sen biliyorum...
Daim olsun kalem tutuş gücün.
Sevgiyle.