- 1917 Okunma
- 22 Yorum
- 0 Beğeni
MUSKA (4. BÖLÜM)
Arabayı uygun bir yere park edip cami bahçesine girdik.
Aman Allah’ım o ne kalabalık öyle.
Herkes Hoca Efendiyi bekliyor. Çok acil bir yere çağırmışlar tedavi için. Gittiği yer mahallenin zenginlerinden birinin eviymiş. Hoca öyle herkesin evine gitmezmiş ama bu kez kıramamış çağıranları.
Falan filan.
Bahçede konuşulanlar bunlar.
Bir ara hoca gittiği evden haber yollamış akşamüzeri geleceğim sadece acil işi olanlar beklesin diye.
Herkesin işi acele kimse kıpırdamıyor yerinden.
Ben caminin içine hayran hayran bakarken içine düştüğüm durumu unutup yine hayallere daldım.
Ben şu an Müslümanlığın yayılmaya başladığı dönemdeyim. Kendimi sorguluyorum; acaba inanır mıydım diye. yoksa Müslümanlığa karşı çıkar putlara tapmaya devam mı ederdim?
Bu düşünce ürkütüyor beni. Kendimce inançlı bir insanım ve bundan memnunum. İyi ki Müslüman doğmuşum.
Müslüman doğmuşum ama dinimin gereğini yerine getiremezken; nasıl ben Müslüman’ım diyebiliyorum. En basitinden bu olay işte! Gerçekten inanan bir insan olmuş olsaydım Hoca Efendiyi bu yalanlarıma ortak eder miydim?
Ben vicdan muhasebesi yaparken bir taraftan da halen nasıl kurtulacağım hesabını yapıyorum. Dualar ediyorum gelmesi geciksin hocanın diye.
Bir iki kişi beklemekten sıkılıp gitmeye karar verdi. Şimdi fırsatıydı işte
_ Hoca gelmeyecek galiba gidelim mi?
Yan taraftan bir ses
_ Sizin neyiniz var abla?
_ Sorma kardeş! El kadar çocuğa cinler musallat olmuş.
_ Vah vah! Yazık pekte küçük.
Ben yine
_ Hoca gelmeyecek galiba? Kalkalım mı?
Her taraftan ses
_ Kızım cinler senin buraya geldiğini öğrenmişlerdir. Şimdi daha çok rahatsız ederler. Bekle hoca gelsin.
Hocanın karısı acıyor halime
_ Yazık şimdi cinler bunaltıyordur. Ondan öyle gidelim deyip duruyor. Dur ben bir haber göndereyim de çabuk gelsin Hoca Efendi.
Avazım çıktığı kadar bağıracağım şimdi ben de cin min yok diye ama…..
Akşam ezanı okunmuştu nihayet Hoca Efendi de geldi.
Orada bizden önce gelip bekleyenler halime acıdılar önce siz girin dediler sağ olsunlar.
Kalbim küt küt atıyor!
Hoca karşısına aldı beni
_ Anlat bakalım kızım neyin var?
Derin bir nefes aldım ve yutkunmaya çalıştım. Kendimi Ahrette sorgu meleği karşısındaymış gibi hissettim. İçim ürperdi. Ne anlatacaktım şimdi. Hem anlatsam bile koskoca hoca inanacak mıydı bana. Anlamayacak mıydı yalanımı. Anlayacaktı elbet. O zaman insanları bu kadar telaşlandırdığıma mı; yoksa söylediğim yalanın ortaya çıkıp ta rezil olduğuma mı yanayım.
Bir tas su getirdi hocanın hanımı. Masanın üstünde de taşlar var birkaç tane.
O sırada elektrikler kesilmesin mi? Ne kadar sevinmiştim bakamayacak ve kurtulacağım diye.
Sevincim çok kısa sürdü. Gaz lambasını yakmıştı hoca çünkü.
Hoca anlatıyor
_ Bak kızım ben bu taşları tek tek suya atacağım ve sen de her gördüğünü bana anlatacaksın.
_ Tamam. ( Zor nefes alıyorum; boğulacakmış gibi hissediyorum kendimi. )
Bir çıkar yol bulamadığıma göre uyduracağım artık bir şeyler.
_ Taşları atmaya başlamadan önce evde neler görüyordun bir anlat bakalım.
Başladım hocaya da aynı şeyleri anlatmaya. Ben anlattıkça hoca başını “tamam” der gibi sallıyor.
Tamam dedim şimdi foyamı meydana çıkardı.
Sonuna kadar dinledi beni. Anlatmam bitince
_ Şimdi ben taşları attıkça gördüklerini söyle.
Ee şimdi benim ne söylemem gerekiyor?
İlk taşı attı.
Gördüğüm sadece taşın suda oluşturduğu halka. Öyle diyemem ki şimdi. Yalanın sonuna kadar gelmişiz. Ne olacaksa olsun artık. Ben başlıyorum anlatmaya
_ Suyun içinde bir yüz belirdi.
_ Nasıl bir yüz tarif et.
_ Çok çirkin bir surat. Kulakları kocaman.
Hoca yorum yapıyor
_ Hıı bu öncüleri.
İkinci taşı atıyor.
_ Şimdi ne gördün?
O sırada gaz lambasının oluşturduğu gölge yardımıma koştu ve kendimce her taş attığında gölgelerden kurduğum hayallerle anlatıyorum.
Nihayet taşlar bitti ve ben sürekli gölgelerden bir şeyler çıkarabilmek amacıyla köşede sabit bir noktaya bakıyorum. Hocanın dikkatini çekti bakışım.
_ Kızım neden sürekli aynı noktaya bakıyorsun?
_ Şu köşede parlak bir yüz görüyorum. Bembeyaz bir ışık gibi. Ona bakıyorum.
Hoca sakalını sıvazlıyor.
O zamana kadar hiçbir yorumda bulunmamış; sadece beni dinlemekle yetinmişti hoca. Bütün taş atma falan bitince sıra yorumlara geldi. Heyecan içinde sordular…. Teyze ve ablası. Hoca başladı anlatmaya.
Meğer o her gün gelen ve kırmızı yüzlü olan cinlerin kralıymış ve bana aşık olmuş. Ötekilerde onun hizmetçileri. Ortalarına alıp ta yaptıkları merasim ise bizim düğün törenimizmiş. Yani cinlerin kralı ile nikahımız kıyılmış. Eğer bugün gelmeseymişiz ne pahasına olursa olsun beni alıp gideceklermiş ve artık ailem dahil beni bu dünyadan hiç kimse bulamazmış. Çünkü cinler kralıyla evlenen asla geri dönemezmiş.
Yuh artık yeter kes be şarlatan. Ne cini, ne perisi? Yok öyle bir şey; hepsini ben uydurdum demek istedim. Ağzıma binlerce kelime geldi bunun gibi ama sustum. Söyleyemedim işte ne yapayım. Açıkçası korktum. Bugüne kadar asla en kötü durumlarda bile yalan söylemeyen biri olarak; yalancı konumuna düşmekten korktum. Hem benden o kadar da dürüstlük beklemeyin ne olur. Ben henüz on iki yaşında bir çocuğum.
Suyun içinde gördüklerimi yorumladı uzun uzun. Meğer ilk gördüğüm benim gidince hizmetime bakacakmış. Benden o sorumluymuş. Diğerlerini de artık anlatmayayım isterseniz. Daha fazla sıkmamak için sizi.
Hadi ben cahil bir insanım yaptığım bir cahillikti; ama koskoca hocaya ne oluyor. Ortada r gerçekten bana musallat olan cin yokken, o nasıl görebiliyor. Yoksa gerçekten var da; benim mi haberim yok. Bana benden habersiz musallat olmuşlar.
Ben pis bir yerden geçmişim o yüzden başıma bunlar gelmiş. O en son gördüğüm beyaz ışık ise işte asıl beni patlama noktasına getiren kısım; o bir Melekmiş. Hoca dua okudukça sırf beni kurtarmak için bu beladan Cennet’ten gönderilmiş ve Allah’ın izniyle bu beladan en kısa sürede kurtulacakmışım. Melekte zaten onun işaretiymiş. Ben söylememiş olsam da hoca efendi görmüş o Meleği ve beni denemek için sormuş.
Vay be! Bizim hoca meğerse gerçekten büyük bir zatmış.
Ne meleği ya? Sen bari yalan söyleme ve Melekleri de yalanına alet etme…
Elimize okunmuş tütsü ve bir adet muska tutuşturdu. Muskayı boynumdan ömrüm boyunca çıkarmayacakmışım. Yoksa gene gelirlermiş. Beni tanımışlar ve nikah kıymışlar bir kere. Artık ölene kadar peşimi bırakmazlarmış.
Beni getirenler büyük bir vicdan rahatlığı içindelerdi. Üzülüyordum aslında bu hallerine.
Buraya kadar şans benden yanaydı ama eve gidince? Annem belki inanırdı bana ama ya babam. Onu nasıl inandıracaktım.
Yatsı ezanı okunmuştu biz eve geldiğimizde. Anlattılar olayı tek tek baştan sona kadar. Babam inanmak istemedi ama hocanın yorumlarını duyunca acaba dedi. Üzüldüler neden biz fark edemedik diye. ( Bir de siz üzülmeyin ne olur yok öyle bir şey)
Sabah mahallede duymayan kalmamıştı olayı. Kimi üzülerek, kimi acıyarak geçmiş olsuna geldiler. Bir anda mahallenin ilgi odağı olmak hoşuma gitmişti açıkçası. Bir yalan nelere mal olmuştu. Söz verdim kendi kendime bir daha boyumdan büyük yalanlar uydurmamak için. Bu yalanı hafif ve kârlı olarak atlatmıştım ama şans bir daha benden yana olmayabilirdi.
İyi bir ders olmuştu bu olay benim için...
Bir gün birilerine itiraf ederim belki ama şu anda hazır değilim. Hem tadını çıkarıyorum bana gösterilen ilginin. Artık hayal dünyamdan da bir süre uzak durmam lazım maazallah tekrar hocaya falan götürmeye kalkarlar da düzelmedi bu diye. iyi bir hocaya denk gelirsem kurtuluşumda olamaz o saatten sonra.
Olayın benim için tek kötü tarafı işkence gibi gelen tütsü anlarıydı. Bir hafta boyunca; ikindi ile akşam ezanı arası. Akşam ezanını kesinlikle geçirmemem gerekliydi çünkü. Ben unutmuş gibi yapsam bile arkadaşlarım gönderiyorlardı eve zoraki.
Bir hafta dediğin nedir ki! Göz açıp kapanıncaya dek geçer……..
( Aslında büyüye ve nazara inanırım. Belki gerçekten bu işlerden anlayan hocalarda vardır. Fakat benim gerçek inancım insan yüreğini temiz tutacak ve tüm kötülüklerden Allah’a sığınacak, ondan medet umacak. Dua ve surelerle tabiki. Gerisi bana boş işler gibi geliyor)
:)) Bana katlandığınız için çok teşekkür ederim.
YORUMLAR
Hatırlıyorum eskiden tıp fazla gelişmediğinden ya da milletin Doktora gitme alışkanlığı olmadığından felç olan birine hemen Cin çarpmış teşhisi konurdu.Günümüzde bu durumda olan hemen DR. a müracat ediyor.Kısacası bugün için sebebini bilemediğimiz olayları Cinlere havale ediyoruz.Tıp ilerledikçe bugün Cin musallat olmuş dediğimiz olaylarında tıpta bir karşılığının olduğunu göreceğiz. Hala bazı yörelerde kanser için hocalara gidildiğini biliyorum.
Ne diyelim Allah bu insanları ıslah etsin.Sahtekar Cinci hocalara diyecek sözümüz zaten yok Allahımız bunlar için söylenmesi gerekeni çok net olarak söylemiş CUPPPP CEHENNEME...bu kadar.
Not: Cinci olduğu bilinen hocaların arkasında namaz kılmamanız önerilir.Hükmü Cehennemlik olan birinin arkasında namaz kılmak...
cicikagan tarafından 2/28/2010 11:52:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yanındayız, yazılarını okuyorum başarılar dilerim.
Bu anlattığın olay benim bir bir yaşadığım bir hadise. Gerçekten de çok komik bir durum.Senin satırlarınla o o günüm geldi aklıma. Öyküleme de anlatım böyle olmalı işte. Sade anlaşılır, gereksiz imgelerden uzak. En azından, yazarın ne demek istediğini anlamak için iki saat düşünmüyorsunuz.
Tebrik ederim. Geç okudum yazını iyi ki okumuşum. Sevgilerimle...
Serap kardeşim; yazın gerçekten 10 Puanı hak ettiği için verdim.
Yanlış anlaşoşabilir diye Gerçek hocalarla cincilikle uğraşan şarlatanları ayırmak için açıklama yaptım. O şarlatanlar cahil değil cin fikirli, para dinli uyanıklar.
Yazını, önceki bölümleri de okuduğum için gayet iyi anladım.
Ben genel olarak Cin mevzuunda izahta bulundum.
Cin herkese musallat olabilir ama onların yaşamları ve bizimki farklıdır. Allah(cc) Frekans farkı koymuştur araya. Çok nadiren frekanslar karışabilir.
Karışsada herkes anlayamaz. Ömür büyu cinle yaşar da bilemez insan.
Ciltler dolusu kitap okudum bu konuda. Kafanı karıştırmak değil netleştirmek için yazımı kısa tutuyorum.
Cinlrden korkma. Yoktur deme. Cinci şarlatanlarla İmamları ayır. Başın gerçekten sıkışırsa Felek, Nas ve Ayetel Kürsi'yi oku yater sana.
Saygı, Sevgi ve selamlar.
Bu emeğe ve ilgiye 10 az bile.
Bu bölümü de okudum.
Yazı içeriği hakkında önce birşeyler yazmam gerekirse, kaleminizin çok tatlı bir akıcılığından, dilin sadeliğinden, anlatımın serbestçe ve güçlülüğünden söz etmem gerekir.
Düğüm biraz sonlarda...
Ben de siz gibi inançlı birisiyim. Kur'an-ı kerimin birçok mealini ve açıklamalarını okudum.
Masum bir şaka ile başlanan oyun var ortada. Bu şakanın ciddiye alınışı var. Ve mahalle hocası var...
Bu yazıya göre bildiklerimi sıralarsam;
İslamiyette, Hristiyanlıkta olduğu gibi aracılar yoktur. Onlarda papazın suç bağışlama (Günah çıkarma) ve aforoz yetkileri var gibi görünse de sonradan eklenen bir düzendir. Ruhban sınıfını güçlü kılmaktır amaç. Gönül inciten de, bizde para kazanmak uğruna böyle bir şarlatan sınıfın doğmasıdır. İnsanlarımız okuyarak öğrenme yerine, kulaktan dolmayı ve sormayı daha kolay buldukları için bu tür şarlatan, sözüm ona hocalar türemiştir. Bir insanın dua etmek için, şeytanın şerrinden korunmak için aracılara ihtiyacı yoktur. Evliyalara verilmiştir o görev. Ama bilinmeli ki; hiç bir evliya da "Ben evliyayım" demez... "ben bu işi çözerim deyip senaryolar üretmez. İşte bu gibi hocalar ve bu hocalara inananlar nedeniyle dinimiz yanlış anlaşılmakta.
Nazar da büyü de vardır islamiyette. Ama artık büyünün adı bile anılamaz. Yapan da yaptıran da dinden çıkmış demektir. Nazar ise her zaman vardır. Hatta bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.
Uzunca bir yorum oldu. Biliyorum. Sayfanızı işgal ettim uzun uzun...
Affola...
Selamlar...
Gerçek islâmın güzelliği kadar, O'nun sustimal edilmesi de o kadar çirkin ! Maalesef bizimki gibi geri kalmış, halkının kolay kandırılabilmeye yatkın olan ülkelerde, anlattığınız benzeri sahtekârlar, din sömürücüleri oldukça fazla rağbet görmekte ve yeni nesil ile yabancıların nezdinde dinimizin yanlış anlaşılmasına sebep olmaktadır.
Sizin masum yalanınız, bize etkili bir öykü anlatmanıza neden olmuş aslında.
Dilerim bir gün, gerçek İslâmı anlayanların çoğunlukta olduğu bir dünyada, ülkede yaşamak hepimize kısmet oldun.
Serap Baycan
Hakikaten o kadar yoz ve bilinçsizce yaşıyoruz ki!
Yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. ( Üzgünüm vakit sıkıntısı benimki yine ve o yüzden toptan teşekkür etmek istedim.
Engin Abiciğim; eleştiri yapmak için olsa bile yanlış anlamaz ve darılmazdım. "Hadi ben cahil bir insanım yaptım bir cahillikti; ama koskoca hocaya ne oluyor. Ortada hiçbir gerçek cin yokken o nasıl görebiliyor. Yoksa gerçekten var da; benim mi haberim yok. Bana benden habersiz musallat olmuşlar." bu paragrafımdan dolayı sanırım öyle bir izlenime kapıldın. Haklısın yanlış aksettirmişim. Benim tam olarak anlatmak istediğim ablama musallat olan cinler yokken idi. Yoksa Kur'an-ı Kerim de bile adı geçerken benim inkar etmem imkansız. Demek ki 10 puanı hak etmemişim.
Ve Kurtoviç utangaç bitirdim finali haklısınız. İlk kez bu kadar uzun yazıyorum ve korkuyordum açıkçası altından kalkamazsam diye :))
Herkese sevgilerimi ve saygılarımı yolluyorum tek tek.
çok güzel ve kolay anlatım seçilmiş hikayemsi bir yazı
duyguyu vemesi gayet güzel
içeriğe gelince cinler varlığı kesin olan varlıklardır müslüman olarak buna inanırım bende.insana musallat olurlarmı olanları duyduk kendi köyümde bir kadında oldu dr dr dolaştırdılar çaresini bulamadılar en son çiftçilik yapan okur yazarlığı olmayan bir köylüden bahsettiler oraya götürdüler o köylü orada kadına aynı şeyleri defalarca yaşatttırıyor cinlere sonra diyorki ben kuranı yazmasını bilmem falanca hocaya git o sana şu ayetleri yazsın deyip gönderiyor
hocada yazıyor ayetleri kadın hala sağ ve sıhhati yerinde yaşıyor
hoca bedel istiyor belli miktar
yanlış olan da bu zaten kuran ayetleri parayla satılmaz ama bizim toplumumuz cahil bu konuda her benim diyene gidiyor ne yapsın zavallılar geçinmenin yolunu bulmuşlar................................................saygımla
tebrikler
Sevgili Serap; yazın gayet güzeldi.
İçeriği de aydınlatmak açısından güzeldi.
Hatatta her safhada şarlatan ve sahtekarlarla karşılaşırız.
Büyü ve büyücülük vardır. Eski devirlerde Levhi Mahvuz denilen (Herşeyin Allah tarafından önceden kaydedildiği levha)' dan cinler gelecekteki olayları ve her şeyi Büyücü ve Kahinlere, Cinclilere okuyarak anlatırlardı. Her dediği doğru çıkan kahinler türemişti.
Hak Taala Bu durumu yasakladı. Levhaya yanaşan cinler ve şeytanlar yanmaya başladı.
Kötü niyetli cinle ve şeytanlar da insanları dinleyip onların kararlarını ve izleyeceği yolları cinlilere anlatmaya başladı. Bu durum biraz da tahmine dayanıyordu. Geçmişi ve şu anda olan olayları das bilen cinler bu konu da da bilgiler taşıyorlar halen.
Melekler nasıl varsa Cin ve şeytanlar da vardır.
Kuranda cin süresi vardır.
Sakın gaflete kapılıpcin yok diyerek Kuran'ın süresini inkar etmiş olma kardeşim.
Bu dini cahillik olur.
Bunlarda delil aranmaz çünkü iman inanmakla olur.
Allahtan gelene iman ettik diyorsak bu mantıksız diyemeyiz.
MANTIK BEYLER MANTIK adlı yazımı bu vurguyu yapmak için yayınlamıştım.
Tekrar yayınlayacağım.
Dinimiz Büyü ve Büyücülüğü lanetler, yasaklar. Ama ne yazık ki halan bu işlere yakın duranlar vardır.
Kuran'a İşkence ve küfür ederk Cinci olan insanlara keşke Hoca Efendi demeseydin. Onlar alçak ve şerefsiz. Gayya kuyusunun yakıtları.
Seni kutlarım.
İyi niyetle yazdığını biliyorum. Benim yazdığım bir eleştiri değil dostane bir dikkat çekmekti.
Saygı, Sevgi ve selamlar.
10 puan.
Sana demiştim değil mi sevgili Serapçığım. Onlar hiç bir zaman senin yalan söylediğini anlayamazlar. Çünkü kendileri yalancılığın başını çekiyorlar diye.
Güzel bir hikaye ve anlamlı bir yazı oldu. Bu yazıları yazmaya ve her kese okutturmaya devam etmeliyiz, bu gibi şarlatanlara inananlara ve onların oyuncağı olanlara.
Çok güzeldi ve ders vericiydi her bir satır. Kutluyorum kalemini ve sevgiler yüreğinize