- 1149 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Masumduk bir zamanlar...
Düşünüyorumda cocukluğumu;
çakıl taşlarından yaptıgım şekilsiz sekillerimi,
kulelerimi,
olanca gayretimle inşa ettiğim kumdan kalelerimi...
maskeler takarak büyüklerime ve arkadaşlarıma farklı görünmek için takındığım yüzlerimi..
saklambaçlarımı,
el el üstünde kimin eli var diyen o minicik ellerimi....
buz kesen kışlara inat, hediyesi olan karteneleri ile yaptığım deli dolu kartoplarını,
sımsıcak,sevgimi üflediğim kardan adamlarımı...
carçabuk kızarak küsmelerimi,
ve hemencecik unutmalarımı..
küçücük şeylerden nasılda mutlu oldugumu..
bir dondurma için nasılda dünyayı verebileceğimi...
yediğim pamuk şekerlerde bulduğum en güzel tadı...
düşünüyorumda...
uzun zaman geçmiş üzerinden...
bir ömür belkide!.....
bir ömür!...
hepimizi cocukluğu ile ilgili bircok anısı vardır mutlaka..
hepimiz cocuk olduk çünkü..
hepimizin yüzünde tatlı bir tebessüm oluştu farkedebiliyorum..
ve
yine farkediyorumki bu tebessümümüzde çocukca!...
ne kadarda masumduk..
hilesiz...
yalansız...
riyasız...
tuzaksız...
günahsız...
değilmi?..
ya sonraları..
yani şimdiki bizler...
coçukluğumuzun o saf masumane duruşundan ne kadarda uzağız...
kendi içimizdeki o güzelliklleri nasılda koparmış atmışız acımadan...
yüreklerimiz nasılda kaskatı...
bakışlarımız buz dağı...
sevgilerimizi bile satmışız üç kuruş bile etmeyen menfaatlere..
yıkık dökmüşüz ne varsa...
hileli...
yalanlı..
tuzaklarla dolu..
gösterişli...
günah dolu...
halbuki;
hiç yıkmak istemiyorduk güzellik adına ne varsa...
o kadarda zorluklarla,emeklerle kurduğumuz dünyalarımızı...
hiç solmasını istermiydik içimizdeki o muazzam bahçenin nadide çiçeklerinin..
içmizdeki kalelerin tuğlalarını nasılda kan ter içinde kalarak örmüştük..
ama ne kadar kolaylıkla yıktık..
ne kadar!...
öncelikle bu sorularım kendime..
kendi nefesime ve yüreğime...
niçin kaybettik güzelliklerimizi?...
niçin cocuklugumuzun o masum ve saf bakısını,duruşunu koruyamadık?...
ayak kaydırmak oldu dertlerimiz..
kinlerimiz,hasetlerimiz..
kötülük adına ne varsa...
hayat diyecekesiniz belkide adına..
yaşanmışlıkların getirdikleri...
peki yasayan bizler değilmiyiz?..
bu halimizin sorumlularını, suçlularını baska yerde aramak niçin?
sığınacak sebebler buluruz mutlaka...
lakin
nekadar gerçek!...
kendimizi kandırmamak adına...
farkındalık adına...
öğrendiğim;
bizlerin kendimizi değiştirmedikce hiçbirseyi değiştiremeyeceği..
ama hiçbirseyi...
bunu asla unutmamalı...
o sebeble suçu ve ya suçluları baska yerde aramayalım..
kendi içimize, kendi aynamıza,kendi sesimize bakalım...
kendi yüreğimize...
kendi nefesimize...
ve
yine öğrendiğim;
bir fısıldayan var kulağımıza...
tıpkı Adem’in ve Havva’nın kulagına fısıldayan sesle aynı ses olduğu...
ne dersiniz?...
(günahkar dudaklarım şu an bembeyaz bir eli öpmek ister, çocuklarımızın ellerini)
02/01/10
YORUMLAR
gönül kubbesi
teşekkür ederim...
yüreğimle...