Anneme Mektup
Canım annem... Hayatımda gördüğüm en nadide kadın. Kadınım... İçinde söylenmemiş sözleri, yüreğinde dillenmemiş çığlıklarıyla hayata tutunan kadınım.
Ne çok üzdüm seni. Ve ne çok üzüldü içimdeki kadın.
Ama bak bugün başka bir güne uyanıyor yüreğim. Kadın olmak doğurmak demek değil mi anne? Ben senden öğrendim doğurmanın gerçekte ne demek olduğunu. Bir şeyi emek emek, nefes nefes, içine bastırıp çoğaltmak. Koruyup kollamak. İncinecek diye saklamak en gizil köşeye.
Doğurmak en büyük sancı değil mi?
Üzgünüm annem. İçindeki kadının sakladıklarını koruyamadığım için. Üzgünüm annem, çok üzgünüm. Üstüne titrediklerinin kıymetini bilemediğim için.
Beni bağışla diyemem. Buna ne hakkım var, ne de istemeye yüzüm. Ama sen gülümse annem. Her şeye rağmen gülümse. Dışarıda gri yağmurlar ıslatsa da içimizdeki kadını. Ben sendeki kadında yine var olurum.
Gülümse annem... Gülümse ki, biz bir şeyi yitirmeyelim. Gülümse ki, saklayamadıklarımızın acısı yakmasın yüreklerimizi.
Sen gülürsen, benim içindeki kadın da gülümser. Sen hep gülümse annem. Kirpiklerindeki sessiz çığlıklar düşmesin yanaklarına. Dudakların öyle küskün büzülmesin.
Öyle bir gülücük at ki... Doğsun yeni bir şey. Sen annesin, doğurmak nedir bilirsin annem. Beni yeniden doğursana!...