- 1545 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MOTİVASYON
Kuruluşların varlık sebebi toplumdur. Kuruluşlarda çalışanlar da bu toplumun bir parçasıdır. Bu parçayı görmezlikten gelerek, onu küçümseyerek yada ona hakkettiği değeri vermeden toplumun teveccühünü kazanmak ve dolayısıyla kuruluşların amaçlarına ulaşmasını beklemek mümkün değildir.
Bir kuruluşta çalışanlar arasında; “Çalışana değer veriliyor mu sanki”,“Ben yeterince çalıştım, biraz da diğerleri çalışsın”,“Ne biçim bir kurumda çalışıyoruz”,“Adam sen de”,“Bize bir şey soran yok”,“Ne olmuş yani”,“Nerden inceyse oradan kırılsın”,“Olacağı buydu zaten” gibi,söylemler varsa, orada çalışan insanlar kesinlikle mutlu birer çalışan değildirler. Çalışma yerinde mutlu olamayan insanların, verimli ve başarılı olmalarını ve müşterilerinizi mutlu etmelerini beklemek büyük bir hata olur.
İnsanlar bir işi yaparken Ne, Nasıl ve Niçin sorularına kafalarında anlamlı ve mantıklı cevaplar bulabilmelidirler. Yaptığı işe kendisi inanmayan insanların, başkalarını inandırması da mümkün değildir.
İnsanlara bir işi yaptırmanın üç yolundan bahsedilir. Bunlar; Zor kullanmak, Para vermek ve İnandırmaktır. Zor kullanarak yaptırdığınız işi, güçlü olduğunuz sürece, para karşılığında yaptırdığınız işi ise paranız olduğu sürece yaptırabilirsiniz. Ancak bir insanı inandırarak bir işe sevk ederseniz, siz olsanız da olmasanız da o iş devam eder. Çünkü insan o işe gönülden inanmış ve kafasındaki sorulara anlamlı, mantıklı cevaplar bulmuştur. Bu mantıklı cevaplar ancak insanın içindeki enerjiyi harekete geçirebilmektedir.
Motivasyon, gerek beşeri ilişkilerde ve gerekse örgüt yaşamında kişiyi belli bir davranış değişikliğine sürükleyen ve kişiyi harekete geçiren bir süreçtir. Motivasyon olmadan harekete geçmek ve bir işi başarmak mümkün değildir.
İnsanın içindeki enerjiyi ve aktiviteyi harekete geçirerek örgütün amaçlarına ulaşılmasını gerçekleştirmek ve personelin görevinde etkili ve verimli olması sağlamak ancak motivasyonla mümkündür.
"Güdülenme sizinle başlar. Kendinizi güdülemeden başkalarını güdülemek imkansızdır"( Jim DORNAN).
Verim ile motivasyon arasında her zaman doğru orantı vardır. İnsanların kapasitesi ve başarısı motivasyonla ortaya çıkar ve yaptıkları işlere doğrudan yansır. Kapasitesi ve bilgisi olduğu halde, bunu işine yansıtamayan insanlarda, mutlaka yaptığı işten tatmin olamama duygusu veya çabalarının bir işe yaramadığı düşüncesi vardır. Çalışanları bu duygu ve düşünceler içerisinde olan kuruluşların, müşteri memnuniyetini gerçekleştirmesi ve dolayısıyla varlığını sürdürmesi mümkün değildir.
İşletmeler varlığını müşterilerine borçludurlar. Nasıl öğretmenlik öğrenci varlığına bağlı ise, işletmelerde müşterilerinin varlığına bağlı olarak var olabilirler. Müşterinin var olabilmesi de, ancak onun (müşterinin) memnuniyetinin devamı ile mümkündür. Yani, işletmeler, varlıklarını borçlu oldukları müşterilerini, memnun etmenin yollarını bulmak zorundadırlar. Bu memnuniyet ise ancak, memnun olmuş çalışanlar tarafından sağlanabilir.
Bir işletme yada kuruluş her şeyi mükemmel yapabilir. Ancak çalışanlarını belli bir amaçla bir eyleme sevk edemez ise diğer mükemmeller hiçbir işe yaramaz. Çünkü sonuçta bütün her şey insan unsuruna dayanmaktadır. “Zorla güzellik olmaz” diyenler boşuna dememiştir. Güzellik insanların içindedir, onu bir şekilde bulup çıkarmak gerekmektedir. İşte motivasyon da bundan başka bir şey değildir.
"Motivasyon, insanlara yaptırmak istediğiniz şeyleri, sanki kendileri istiyormuş gibi yaptırma sanatıdır" (D.D. EİSENHOWER)
Bir müzik enstrümanını düşünün, bu enstrümanı çalmasını bilenin elinde yarattığı etkiyle, çalmasını bilmeyenin elinde çıkardığı dayanılmaz sesleri kıyaslayın.Ya da enstrümanı çalmasını bilmesine rağmen, enstrümanın anlamlı parçalarına gereken özeni göstermeyenlerin elinde zamanla düşeceği durumu düşünün! Kuruluşlar da birer enstrüman gibidir. Kuruluş çalışanları ise bu enstrümanın anlamlı parçalarını oluşturur. Bu anlamlı parçalar bütününden, yani enstrümandan istediğiniz sesi almak istiyorsanız, ona, anlam kazandıran parçalara gereken değeri vermeniz gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, onları almak istediğiniz sese (amaca) yönelik, sürekli hazır halde tutmalısınız.
Motivasyonun önemini kavramış ve topluma hizmet ederek varolabileceğini bilen profesyonel yöneticilerin varlığı, kuruluşlar için hayati önem arz etmektedir. Ve böyle yöneticilere büyük görevler düşmektedir.
"Atı çeşmeye götürürsünüz ama, ona zorla su içirtemezsiniz" (İngiliz Atasözü).
Motivasyonu önemsemeyenler, kısa vadede insanları ezebilirler. Ve hatta verim de alabilirler. Ancak, uzun vadede bunun bedelini fazlasıyla öderler. Bedel ödeyenlerden olmamak dileği ile...
Gülenadam
YORUMLAR
nsanlara bir işi yaptırmanın üç yolundan bahsedilir. Bunlar; Zor kullanmak, Para vermek ve İnandırmaktır. Zor kullanarak yaptırdığınız işi, güçlü olduğunuz sürece, para karşılığında yaptırdığınız işi ise paranız olduğu sürece yaptırabilirsiniz. Ancak bir insanı inandırarak bir işe sevk ederseniz, siz olsanız da olmasanız da o iş devam eder. Çünkü insan o işe gönülden inanmış ve kafasındaki sorulara anlamlı, mantıklı cevaplar bulmuştur. Bu mantıklı cevaplar ancak insanın içindeki enerjiyi harekete geçirebilmektedir.
Okuduğum yazıların içinde en iyi olanlardan biriydi yazınız ve beğeniyle okudum. Ben de sizin bu tezinize katılıyorum. İnsanları çalıştırmak için, zorlamak yerine motive etmek her zaman daha iyi sonuçlar verir ve verimi artırır. Korkarak çalışan işçi, patron gittiğinde zaten kaytarır. Eğer işi severek ve benimseyerek çalışıyorsa, o işçiyi takibe gerek yoktur. Bırakın kendi haline. O işini bilir.
Doyurucu bir yazıydı. Tebrikler...
sevgiler...