- 903 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KAPI..............Peki hangisi?
Koskocaman marketin giriş kapısında durdu.Uzunca bir nefes alıp verdi.Aslında o an karşısında somut bir kapıdan çok, soyut iki kapı vardı.Bu kapılardan biri doğru yolu, diğeri ise her ne kadar içinde heyecan olsa da kötü yolu ifade ediyordu.
Üzerinde çiçek desenli bir gömlek, altında şalvar tipli bir pantalon giyen Zehra önce kendini bulunduğu düşünce ağlarıyla dolanmış durumdan kurtardı.Belli ki çoktan kararını vermişti.Onun için önemli olan herkesçe bilinen doğruyu yapmak değil de kendi yüreğinin çıkardığı doğruluk yasasını uygulamaktı.Onun için önemli olan adrenalindi.Gözlerinin önünde bulunan perdeyi hemence kaldırıp, hayallerle örülü olan pembe doğruluk kapısına haince sırıtarak veda etti.Şimdi karşısında renkli değil değil de camdan oluşan üzerinde ’giriş’ yazılan tamamen somut bir kapı vardı.
Mimiklerini bir anda değiştirip masum bir görüntüye çevirdi yüzünü.Market kapısından içeri girdi.İşte asıl kalp atışları o an başladı.Yaşadığı heyecan hoşuna gidiyordu belki ama bu işte daha yeniydi.İlk defa hırsızlık yapacaktı.Taktığı çanta ise daha bir başkaydı.Kabaydı, büyüktü _ki çok normal_ bu iş için hakkaten de çuval gibi bir çantaydı.Üstelik de bomboştu.
Cebinde üç lirası vardı.Bu üç liranın bir lirasını eve dönerken yol ücreti olarak verecekti.Planladığı duruma göre alacaklarını çantasına dolduracak, marketten boş çıkmamak için bir kola alacaktı.
Zehra, ilk önce mavimsi bir renkte, şık fiyatı 45 lira olan bir tişörtü çantasına koydu.Büyükçe bir marketti bu.Yiyeceğinden giysisine kadar;terlikler, ayakkabılar ve hatta kırtasiye eşyaları dahi vardı içinde.Ayakkabıların olduğu kısma ilerledi.Fiyatı 89 lira olan bir ayakkabıyı çantasına sıkıştırdı.Tabi ayakkabının arkasındaki barkotu çıkarmayı da ihmal etmedi.Sağa, sola baktıktan sonra çantasına bir kaç tane de deodarant sıkıştırınca adrenalinin kendisini aştığını hissederek, hızlıca koşup dolaptan bir kola çıkardı ve rengi sararmış bir şekilde kasaya doğru ilerledi.Kolanın parasını ödedi ve o an için her şeyin bittiğini düşünüp, bir ’oh’ çekti.Diğer kapıya yönelip üstelik üzerinde’çıkış’ yazısını görünce daha bir rahatladı.Derken, çıkış kapısının tam altında birden alarm çalmaya başladı.Adrenelini ve sürekli onunla beraber yaşamayı seven Zehra ’ nın bu kez ayakları yerden kesilmişti sanki.Yürüyemedi.Güvenlik onu alıp marketin bodrumuna yani, depoya indirdi.Anlaşılan tişörtün arkasındaki barkotu çıkarmamıştı.Asıl adrenalin yeni başlamıştı aslında.Bu sefer sadece öleceğini düşünüyordu.Çünkü, kalp atışlarının bu denli atması hiç de normal değildi.Güvenlik ona biraz bağırdıktan sonra, aldığı eşyaların fiyatının iki katını ödemesi gerektiğini söyleyince Zehra elini cebine attı ve bir lirayı çıkardı.’Mağlesef, bundan başka param yok’ dedi.Buna karşılık güvenlik Zehra ’yı ailesine teslim edeceğini ve parayı ailesinden alacağını söyledi.İşte o an Zehra deliriverdi, mahvoldu.Ne yapacağını şaşırdı.Bir an başının döndüğünü farketti.
Kendine geldiğinde kendisini çıkış kapısının önünde buldu.Güvenlik kolunu tutuyordu, ailesine teslim edecekti.Zehra çıkış kapısına derin derin baktı.O an karşısında sadece somut bir kapı vardı.Durdu ve o iki soyut kapıyı aradı.
Aslında o iki soyut kapıyı gözlerinin önüne getiren yine kendisiydi.Ama o an bunu beceremedi. O an sadece babasının ona nasıl bir tokat atacağını hayal ediyordu.
Bir an ayıldı ve kendini marketin karşısındaki bankta otururken gördü.O siyah, kaba çantasını açtı, içi bomboştu.Elini cebine atıp üç liranın halen cebinde olduğunu; üstüne üstün, karşısında güvenlikleri, sağ tarafında da otobüs kapısını görünce hiç düşünmeden otobüse doğru koştu.Ve otobüs kapısından geçti.Zehra doğru yolu seçmişti........