- 496 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ANARŞİST (4)
Ali ile Dursun’un konuşmasına fırsat vermeden anlatacaklarını anımsamışçasına sigara paketinden bir tane çıkarıp yaktı. Ses tonunu ayarladı, kısa öksürdü.Oğlu Ali’ye ve Dursun’a sigara ikramında bulundu.Dursun’un gizemli bakışının altındaki gerçeği kavramakta geç kalmayarak espriyle:
-Yak oğlum,yak.Aile içerisindeki katı kuralları kaldırdım.Herkes,demokrasi çerçevesi içerisinde istediğini yapabilir ve de söyleyebilir.Sigara içme olayı da böyle.İrade meselesi.Sem kendi iradene sahip olabiliyorsan problemi yenmiş sayılıyorsun demektir.Ben küçük yaştan beri içmekteyim bu zıkkımı.Onun için bırakamayacağımı sanmaktayım.Gerçi bu geçerli mazeret değil ama…Birde yasak koymak saçma geliyor bana.Şimdi size yasak koymuş olsam yasağa karşı bir istek duyacaksınız içinizde.Benim sağlığım gözlerinizin önünde..Neyse çenem açılmışken biraz önceki yarım kalan cümleme ilave edeceğim bazı şeyler vardı:Evet,dünyada bütün nesneler sürekli hareket halinde.Katı kural diye bir şey kalmıyor ve anlamsızlaşıyor.Komünist blok çöktü.Sistem nasıl uygulandı da çöktü bilemem doğrusu…Bir yerde sömürü olduktan sonra sistemin adına en güzel bir kelime de koysan fayda etmez bence…Gelelim kapitalist sistemin kalesine.Orada çöküntüler yok mu?Şüphesiz ki vardır.Gazetelerde okumuyor muyuz?Emekli memur,okul bastı,öğrencileri rehin aldı.Gerekçesi ortaya çıktığında;ortaya çıkan sonuç,ekonomik sıkıntılar…Demek ki silahlar üretip mazlumların kanını içmekle,uzaya gitmekle buna benzer tüketime yönelik işlerle de kendi ülkesinin insanını mutlu edemiyor.
Ali’nin kız kardeşi çay tepsisi ile içeri girip çayları dağıttı.Dursun,Ali’nin babasının filozofça konuşması karşısında hayretini gizleyemedi:
- Amca çok güzel konuşuyorsun. Doğrusu sana imrendim.
Ali’nin babası, bu söz üzerine gururlandığını, gururun okşandığını hissetti. “Teşekkürle” yanıtladı. Sonra da:
-Biraz önce söyledim ya dünyada her şey hareket halinde diye. Demek ki ben de bir köylü olarak değişikliğe uğramışım ki,bu tip konuşmaları yapabiliyorum.
Çaylar içildikten sonra Ali’nin babası yatmak için :
-Bana müsaade.Yaşlandık artık.Dinlenmem lazım.Sizler keyfinize bakın.Hadi iyi geceler.. Bu arada bir gün sonrası için yapılacak işler hakkında bazı uyarılarda bulunmayı ihmal etmedi.
- Ali,evin yönetimi yarın senin üzerinde.Ben,Almus’ daki kamyoncu arkadaşı telefonla buraya çağırdım.Ahırdaki malları,kamyonla İstanbul’a götüreceğiz.Sen de Dursun’un işlerini yapmaya çalış.Dursun da bir oğlum sayılır.Ona göre…
- Olur baba. Sen merak etme. İyi geceler
- Yatmak için Ali ile Dursun, aynı odaya çekildiler.
- Biliyor musun bu odanın ayrı bir özelliği var.
- Nasıl yani?
- Yirmi yıl önce gençlik hareketlerinin liderleri, Ünye’den kaçırdığı İngilizlerle bu odada kalmışlar. Çatışmalar burada başlamıştı,güvenlik kuvvetleriyle.
- Yok ya. Demek öyle ha.
- Evet, niye şaşırdın. Senin gibi herkesde şaşkınlık oluyor.
Günün yorgunluğunun etkisiyle Ali, uyurken horultular çıkarıyordu. Dalga dalga yükselen horultular, odanın sessizliğini yırtan akordu bozulmuş eski bir kemanın tellerinin çıkardığı anlamsız seslere dönüşüyordu…Dursun ise imgelem dünyasında geziniyordu:
“ Yirmi yıl önceki Kızıldere olayları(x), onu çocuksu bir yaşta yakalamış, ayrı bir dünyaya sürüklemişti. O zamanlar, toplumda neler olup bittiğini sağlıklı bir şekilde algılayamıyordu.Sınıf çelişkilerini beyninde odaklaştırmaya çalışırken,lise yıllarının gençlik rüzgarları da ayrı bir burukluk veriyordu içsel dünyasına…O yıllardaki bilinçlenme düzeyi yetersiz kalıyor “anarşist” kelimesi bile hiçbir soru işareti doğurmuyordu belleğinde.Aradan yıllar geçmiş,köprülerin altından çok sular akmıştı.Şimdi ise çok farklıydı lise gençliği.Hatta son zamanlarda “savaşa hayır” yazılı pankartı asan yürekli bir kız öğrenci ortaya çıkmamış mıydı.Gençler bazı kalıplaşmış olguları sorgulamaya başlıyorlardı.Bu düşünceler,film şeridi gibi belleğinden kayıp giderken;Ali’nin horultusu iyice yükselmiş notasından çıkmış şarkının cırtlak sesleri gibi yayılıyordu…Böyle giderse kendisi uyuyamayacaktı.Arkadaşını dürttü.Omuzlarını sarstı.Ali, Dursun’un bu uyarısı karşısında gözlerini hafifçe araladı,homurtuyla sürdürdüğü şarkısını yarıda kesti,Dursun’a dönerek:
- Ne o,hala uyumadın mı?
- Nazar değmesin de horultuların davul zurna gibi maşallah…
- Ama ben kendi horultumu duymuyorum ki Dursun. Ha sen, neden uyumadın ki söyle bakalım. Benim horultum bahane değil mi… Nedense bu odada kim misafir olursa olsun uykusu kaçıyor dostum.Kısır bir döngü içerisine yuvarlanıp gidiyor doğrusu…Hep o gençlik liderlerinin çatışmaları hafızalarında canlanıyor sanırım.Bırakalım artık o yılları…Hapis yıllarımız,bizlerden çok şeylerimizi alıp da götürdü…Senin ananın çektiği çileleri unutmadım.Hatırlıyorum da zavallı kadın ne sıkıntılar çekmişti ya…Benim babam desen ha keza yine öyle…Hem sonra nerede güvendiğimiz o insanlar. Realist olmamız hep boşunaymış… Düşün bir kere herkes kendi havasında. Bizim neler çektiğimizden kimselerin kılı bile kımıldamıyor … Öyle değil mi…
- Evet haklısın Ali.
- Bir de duygusal açıdan düşünecek olursak.Hani aşık olduğumuz kızlar?..Benim aşkımı başka bir köye sattılar.Senin ki ne oldu.Anlattığına göre hapisteyken;burjuvazi bir serseri ile mercimeği fırına vermemişler miydi?...Sonra da bekaret tazminatıyla sözde olan namus kavramı geri iade edilmemiş miydi?..Bunun için geçmişteki çocuksu hastalıklardan kendimizi soyutlayıp geleceğe olan düşüncelerimizin ayakları sağlam bir şekilde yere basmalı.Adımlarımız,ölçülü olmalı.Öyle değil mi?..Yoksa filozofca mı konuştum,ne dersin?..
- Sen aten köy kökenli filozof değil misin?..Hapisteyken filozof diye takılmaz mıydım sana.Neyse uyuyalım da yarınki işlere daha dinç kalkalım olmaz mı?..
- Uyuyalım. Hadi iyi geceler…
(x):1972 yılında gençlik hareketleri içerisinde solcu Mahir Çayan ve arkadaşları, Ünye’den üç İngiliz teknisyeni kaçırarak Niksar’ın Kızıl dere köyüne gelmişler.Burada güvenlik güçleri tarafından öldürülmüşlerdir.
(DEVAM EDECEK)
YORUMLAR
- Ali,evin yönetimi yarın senin üzerinde.Ben,Almus’ daki kamyoncu arkadaşı telefonla buraya çağırdım.Ahırdaki malları,kamyonla İstanbul’a götüreceğiz.Sen de Dursun’un işlerini yapmaya çalış.Dursun da bir oğlum sayılır.Ona göre…
Hadi Bakalım Dursun kendine bir baba buldu.
Öykü iyi gidiyor.
tebrikler...
sevgiler...