Yine bir umutsuzluk hikâyesi…
Sever insan güvenir koşulsuz sorgusuz sualsiz, beklemez onunda kendisini sevmesini, ya da ölçmez beni nekadar seviyor diye ölçemezki, sevince kör olur insan ne seni gerçekten sevmediğini görürsün, ne de hoyratça davranmasını sana. Seversin yine sevilmesende ve bunu bilmeden içten içe, her şey tozpembe sence her şey yolunda gidiyor inandırırsın kendini bu sonu olmayan masala. Verirsin her şeyini uğruna katlanırsın senin asla katlanamayacağın durumlara. Bir bakmışsın her şey senin üzerinde sen tutmasan gidecek, sen çabalamasan bitecek bir şeymiş aslında. Yıkılırsın. Yapabileceğin hiç bir şey yok çaresiz katlanırsın, bakarsın gidenin arkasından. Feryatlar figanlar kar etmez sen yapacağını yapmışsındır oysa o en başından beri yaptığını yapar, ne ateşe elini sokar ne de su döker yanana…
Ve artık hiç bir şey eskisi gibi olmaz kalana; ne güven kaldı geriye ne umut gelecek için, ayaklanmak tekrar dimdik durabilmek gerek ama öyle zordur ki yitirilen güveni yenilemek, yeniden sağlamlaştırmak kırılan kanatları, umurunda mı acaba gidenin? Öyle olsaydı gider miydi?
Şimdi ne yapmak gerek yaşanılanların, çekilen acıların, dökülen her bir gözyaşının hesabını kim verecek? Adalet varsa eğer bu dünyada herkes yaptığının bedelini ödemeli. Ne isterdim acaba yaşadıklarıma karşılık oda aynısını mı yaşasın ya da daha beteri nimi?
İçimde öyle bir yangın var ki; neyle söner, neyle diner bilmiyorum anlatmak istiyorum anlatamıyorum garip bir girdabın içinde döne döne dibe batıyorum, düşünmek istemiyorum ama her düşünmek istemediğimde bile düşündüğümü biliyorum. Nasıl düşünmez insan her şeyimi yitirdim, o benim her şeyim falan değildi ama benim umutlarım vardı onda, hayallerim vardı, sonsuz güvenim vardı beni hayata bağlayan. Ve o onlarıda alıp gitti. Şimdi elim bağrımda kalp dolusu pişmanlıklar, hayal kırıntıları kaldı bana. Şimdi ne yapmalıyım nasıl kalkmalıyım ayağa, nasıl dikilmeliyim yeni gelecek acıların karşısında böylesine gardım kırılmışken, böylesine yitirmişken tüm gücümü. Ama hayat sana sormuyor nasılsın diye hoyratça yolluyor ard arda ağır yükleri. Sabretmek gerek biliyorum ama kışın ardından bir güneş bekliyorum içime ısıtacak kuruyan çiçeklerimi tekrar yeşil mor açtıracak. Bekliyorum gelecek biliyorum. Eğer bu acılar gerçekse gelecek olan mutluluklar da o kadar gerçek olacak ve bu sefer kaybetmeyeceğim onları. Ve inanıyorum bu sefer onlarda beni bırakmayacak…
YORUMLAR
evet bence de harika çok güzel ifade edilmiş.Yüreğinize sağlık inşallah gelecek mutluluk sizi bırakmaz...