- 1647 Okunma
- 12 Yorum
- 1 Beğeni
Yine Rüzgar...
Boşuna değil beklemeler. Boşuna değil inlemeler.
Düşüncelerin, umutların ten ve elbise giymiş haline doğru....
Kaldığım kalakaldığım son geceden uyandığım/uyanacağım ilk sabaha...
Var dediğimiz bu fani aleme nisbet, düşünce, niyet ve eylemlerimizin cennetine doğru....
Düşüncelerin, gülüşlerin, saf hallerin, yana yakıla hallerin bayram renginde istikbaline doğru...
Bak kanlı değil ellerim. Yüzün/m deki aydınlığa bak.
Her merhamet beklentisinin, visal düşünün kanlı gecelere meze olduğu zamanlardan gelsem de...Her vurulan kanadı kırık kuşu senden bildiğim günlerden gelsem de...Sonra anladım,çok sonra...Kaderine düşenden başkasını yaşamak mümkün değildi. Aşkın tüm kanlı hallerini kan döken,fakat sevap işleyen ve hesap vermeyen Yüce Sevgilinin işlediğini. Bir tek ona yakıştığını anladım, öldürürken ebedi hayat bahşetmenin. Boyun büktüm faniliğime...
Seni dileyen kalbimse, ben sustum.
Kalplerin dili başka, zamanında yaşadığı boyut da başka.
Kalbin merhameti de başka. Gündelik hayatın sürmesini temin için örtmüş kendi sözcüksüz sözlerinin üstünü. Hayatı bırakmış bana, beni ona...Gece olup el ayak çekildiğinde, siler beni ortamdan çıkar meydana...Tutar bir ayna...Dilediğim mevsimleri seyrettirir...Gah kar taneleri düşer aynanın aydınlıklarına, gah badem çiçekleri...Bin destede bin bahar yaşatır. Sevdiği iklimdir bu kalbimin. Samanyolu gibi ağır ağır döner başım, düşer uykuya...Uyanıp uyuduğu koordinatlar da değişir. Yaşanmış mıdır, yaşanmıştır. Güne tebdil olunca anlarım.
Seni hep sabit bir zamandan, yerinden hiç oynamayan bir mekandan tutabilsem yüzüme.
Yüzüm yüzüne. Bu sevdanın aydınlığından geçse sonra tüm eşya ve hadiseler, vahşi hayvanlar, sırlı dolunay geceleri, donmuş zirveler, ağaçlıklar, göl kıyıları, insan elleri, insan yüzleri...Bedenime sinmiş ölümcül ve tanısız sızılar diner miydi? Yüzünü yeğlemişsem görmeyi aleme, ölmüşsem yüzünün yüzyıllarında, bin yıllık esrikliklerle. Hayır ne sen kaldırabilirsin bunu ne de ben. Sözcükler silinmesin, başka neye sığnırım ben? Tebdil-i kıyafet sözcüklerle avunur mu kalb-i mecruh o da bilinmez... Sözcükler kalsın yine de.
Issızlığını bilmem ben senin. Akılla işim kalmadığından beri. Hayır hiçbir şey konuşmadık, kalmadı karalanan üç beş kelimeden de birşey...Yalnızca görüntüler kaldı senden.
Sular, saatler, erkenci öğlenler, ılık bir soluk gibi çöken akşam...Çizili yollar, batan günün kızıllığında...Sen bir yola ben bir yola...Binip gitmen, yıldızlı bir gecede ardından bakakalmam...Son kapı sesi, son araba gürültüsü...
Görüntüler kalsın istedim ben de zaten. Nar yapraklarıyla narince yarışan ellerin.
Gelişlerin, gidişlerin. Beyazların aykırı beyazların, inadına beyazların.
Görüntüler kaldı senden. Ne kadarı sen, ne kadarı bendeki sen, sendeki ben?
Sesler kalmış olmalı sende de.
Söyledim, umdum işte.
Bir gün tüm bu niyetlerin somut bir dünya olarak yaşanması bir umut işte.
Bir yüzü, izlenimlerini sonsuza dek özleme gücünü nereden alabilir ki insan?
Hep bekleyeceğim gönlümde halkan...
YORUMLAR
Üstadımın eserlerinde birini daha okuyorum. İstemsiz ve adım adım yaklaşıyorum onun şiirsel yazılarının sonuna. Ne yapmalı?
Nefesimi kesen ifadeler, imgeler ile karşıkarşıyayım okurken Yine Rüzgar'ı.
Özenle nakışlanan her bir cümlede özlemin, hasretin ve bekleyişin duygusu aksediyor ruhumuza. Ve her bir satır başlıbaşına bir şiir dizesi ki; koca bir dünyanın bütün sızılı kalplerini içine alır nitelikte.
Okurken, hem acı, hem de haz duymak; kendini adeta mazoşistçe kaptırmak yazının kalbine... Bu nasıl bir dilemma?
Ve yine soruyorum kendime: kısacık bir yazıda bunca yetkin ifade, tasvir ve metafor nasıl getirilebilir bir araya?
Zihnimin hükümsüzlüğünü yaşıyorum; izanın, kavrama yetisinin yetersizliğini anlamak bu olsa gerek...
Fazla uzatmayayım: şu deyim/söylem yazının mihenk taşını oluşturmakta kanımca!
"Kalplerin dili başka, zamanında yaşadığı boyut da başka.
Kalbin merhameti de başka. Gündelik hayatın sürmesini temin için örtmüş kendi sözcüksüz sözlerinin üstünü."
İşte, edebi eserin kısaca ve dokunaklı bir ifade ile meramını ve hayatın döngüsünü zihnimize kazıması; anlaşılır kılması ve "Yine rüzgar" gibi esmesi...
İyi ki bu kalemi tanıma şansım oldu, diyorum...
Çok teşekkür ederim, değerli Üstadım.
Bütün kalbimle sıhhat ve huzur diliyorum size.
Baki selamlar, saygılar ve sevgilerimi bıraktım mahir kaleminizin başucuna.
Tüya
deniz_tayanç1
Yorumunuzun yetkinliği hayranlık uyandırdı.
Çok saygımla.
Üstadım..
Hemen hemen her okuyucudanun bu benim dediği kesitler
vardı bu nadide eserinizde,.
Sıkılmadan kendini okutabildiren okuyucuya okurken haz
veren güne düşmesini istediğim harika bir eser okudum
usta kaleminizden kutlarım TEBRİKLER..
Selam vede muhabbetlerimle Allaha emanet ol...yudumyunus