Yaz Aşkım 8
BÖLÜM 8
Sonra lavobaya gidip yüzünü yıkadı, gelip üstünü değiştirdi. Saat bir hayli olmuştu, pencereden dışarıya baktı. Mustafa dere kenarındaydı, yanına gitmeyi çok istedi ama
Leyla’yı düşündü. Dün sitem etmişti.
Sessizce oturdu, kardeşinin yüzüne baktı. Bu güzel kızı üzmek istemedi.
‘’Beklerim kalkıncaya kadar, yeter ki üzülmesin, üzülmesin canımın bir parçası.’’
Yüzüne baktıkça içi daha da sızlıyordu.
Pencereye yöneldi, dışarıyı seyre daldı. Gözleri dalgın, akan suyu seyretti. Ne güzel akıyordu…
Mustafa oturmuş, yine ders çalışıyordu.
Köylüler bir iki gelip geçiyor, dağ yemyeşil çiçeklerle bezenmiş, tabiat ananın en güzel günlerini yaşadığı zamandı.
Dört tarafı dağlarla çevrili bu güzel belde insana yaşama sevinci veriyordu.
Ayla öyle dalgın bakarken, Mustafa’nın kendine işaret ettiğini gördü.
Eli ile ‘’ Gel!’’ Diyordu.
O da ‘’ Hayır, Leyla uyuyor. Uyansın öyle.’’ Diye işaretlerle anlattı.
Mustafa biraz bozuk bir işaretle ‘’ Niye?’’ der gibi hareket etti.
Ayla ‘’ Sonra’’ anlamında bir işaret etti, içeri baktı.
Leyla hala uyuyordu, sapsarıydı yüzü. Gözleri çökmüştü.
‘’Her gün biraz daha bitiyor.’’ Dedi içinden. ‘’ Her gün biraz daha bitiyor.’’
Yavaşça saçlarını okşadı.
_ Uyanmayacak mısın daha? Kalk bak öğlen oluyor.
Yavaşça gözlerini açıp ablasına baktı.
_ Kalktın mı?
_ Evet, sen hâlâ uyuyacak mısın? Bak bu gün hava çok güzel.
_ Ah öyle yorgunum ki anlatamam, sanki köyün bütün işlerini ben yapmışım.
_ Haydi kalk, elini yüzünü yıka. Açılırsın, dinlenirsin.
_ Peki, deyip kalktı.
_ Biraz başım döndü. Ağır ağır gidip elini yüzünü yıkadı, geri geldi.
_ Ayla, ne giymek istersin bu gün?
_ Bilmem, kot pantolon olsun. Kazak giyeyim, üşüyorum bu gün.
_ Tamam
İki kız neşeyle aşağıya indiler, Mustafa onları görünce yanlarına geldi.
_ Uykucular, iyi uyudunuz. Diye takıldı.
Kızlar günaydın dedikten sonra, Leyla;
_ Biz buraya uyumaya dinlenmeye geldik, sabahın köründe kalkıp ne yapacağız ki? Dedi.
Mustafa bu solgun yüze bakıp ‘’ İyi iyi’’ Dedi.
_ Seninle bu gün konuşulmayacak, haydi kahvaltı yapalım.
_ Tamam ama bana sitem etme, niye konuşulmayacakmış?
Genç adam Leyla’nın burnuna bir fiske vurdu, ‘’ Tamam, şaka yaptım.’’ Dedi.
Kahvaltı çok zengindi. Yörenin balı, yağı, taze domates, salatalık…
Neşe içinde karınlarını doyurdular.
Bu gün ne yapalım, nereye gidelim derken; büyük bir otobüs dolusu turist geldi. Gelenler İngiliz’di.
Mustafa Ayla’ ya,
_ Bak bunlar senin branşın, gel tanışalım. Bakalım dillerini anlayabilecek misin?
Kafilenin yanına gittiler İngilizce ‘’ Hoş geldiniz’’ diyerek, gelen misafirlerle konuşmaya başladılar.
Ayla çok güzel konuşuyordu.
_ Nereden geldiniz, ne tarafa gideceksiniz?
Kafile başkanı konuşmaları duyunca yanlarına geldi.
_ İyi konuşuyorsun, nerelisin? Dedi.
_ Burada misafiriz, bizde tatile geldik.
_ Bak kızım, burada kaldığımız müddet bize rehberlik yapar mısın? Dedi kafile başkanı.
_ Bilmem, diyerek Leyla’ya, sonra da Mustafa’ya baktı.
Mustafa,
_ Sen işine bak, ben Leyla ile ilgilenirim, dedi.Senin için bir fırsat çıktı, değerlendir.
Leyla, ‘’Ben ne olacağım?’’ Diye itiraz etmek istedi.
Mustafa;
_ Ben senin yanında olacağım, bırak ablanı. Birazcık o da kendi hayatını yaşasın. Bütün arzusu rehber olmakmış. İşte fırsat, değerlendirsin. Sen koskoca kızsın, hala ablanı kullanıyorsun, dedi.
Leyla’nın canı sıkıldı ama belli etmedi.
Mustafa’ ya verecek cevap bulamadı, sessizce başını öne eğdi.
Mustafa Ayla’ya dönerek,
_ Şu andan itibaren rehbersin, bizi düşünme.
Sonra gelen adama sordu.
_ Kaç gün kalacaksınız?
_ Üç gün. Dağlara çıkacağız, gezilecek yerleri göreceğiz, bu kadar.
_ Ayla Hanım emrinizde.
Ayla, olmaz diyecek oldu ise de…
Mustafa ‘’ Tamam.’’ Dedi. ‘’ İlk deneyimin hayırlı olsun.’’
Adam, ‘’ Haydi kızım.’’ Dedi. ‘’ Önce şunları pansiyona yerleştirelim.’’
Bir gürültü bir kaynaşma oluyordu.
Ayla kâh İngilizce kâh Türkçe konuşarak, misafirlerin yerleşmelerine yardım etti.
Sonra rehberle gezilecek yerlere baktılar, bazı malumatlar edindiler. Bir yanlışlık olmasın, yanlış anlatmayalım, diyordu gelen rehber. Öğleden sonra biraz dolaştılar, yukarılara çıktılar. Epey geç gelmişlerdi.
Mustafa, elinden geldiğince Leyla’yı oyalamaya bakıyor, ablasının yoklunu aratmıyordu.
Gün güzel geçmiş, gece de eğlenceler vardı turistlere.
Yörenin gençleri kızlı erkekli hem hizmet ediyor hem de oyun oynuyorlardı.
Ayla hayatından çok memnundu. Günü çok güzel geçmiş, turistlerle güzel anlaşmıştı.
Gezdiklerini yaptıklarını anlatıyordu.
Leyla ile Mustafa onu zevkle dinliyordu. Epey oturdular, ertesi gün başka yerler gezilecekti. ‘’ Siz de gelin.’’ Dedi Ayla.
Leyla,
_ Yorulursam…
_ Yok, yorulmazsın. Çok yavaş hareket ediyoruz, turistlerin çoğu yaşlı. Onlar hızlı gidemiyor, sende onlara ayak uydur, bak göreceksin çok iyi gezeceğiz. Bakalım haydi şimdi yatıp dinlenelim, sabah erken kalkacağız.
İyi geceler dileyip kendi pansiyonlarına geldiler.
YORUMLAR
Kaçırmış olduğum 7. bölümle birlikte bu bölümüde okuyarak takipte olduğumu söyleyeyim.Akıcı bir uslupla çok güzel gidiyor öykümüz.Yanlız ben bu Leyla ile Ayla'yı karıştırıyorum hep.Durup düşünmek zorunda kalıyorum hangisiy di diye.
Yeni bölümleri merak ediyor dört gözle beklediğimizi bilip fazla geciktirmeyesin Ayşe Hanım.
Tebriklerimi sunuyorum.
SAYGILARIMLA.