- 417 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kısas Üzerine
Kısas mı diyet mi…
Kısasta hayat var… Ya diyette…
Kısasta hayat var…Kıyasta can güvenliğine önem vermek var……İntikamda aşırı gitmeye sınırlama var...”Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına reva görmemek olgunluğunu “kazandırma var…Kıyasta adalet var…Dişe diş…Dişe baş değil
Diyette de hayat var…Can güvenliğine önem verme var……”Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına reva görmemek olgunluğunu “kazandırma var…Adalet var…Dişe para…Dişe af değil…
İlgili şu ayet-i Kerimeleri iyi tahlil etmeliyiz...
“Bu nedenle, İsrailoğullarına şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksızca) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur Kim de onu (öldürmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur… ” (5 Maide/32)
“Ey iman edenler! (haksızca) öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı) Özgüre karşı özgür (hüre karşı hür), köleye karşı köle, kadına karşı kadın Ancak her kimin kardeşi (öldürülenin varisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) haklarına razı olmalı ve öldüren ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir Bu söylenenler Rabbinizden size bir hafifletme ve rahmettir Her kim bundan sonra hakkına razı olmazsa onun için elem verici bir azap vardır? Ey akıl sahipleri, kısasta sizin için hayrat vardır Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız ” (2 Bekara/178-179)
Kötülüğün cezası yapılan kötülük kadardır Ancak af edip barışma yolunu seçenlere Allah mükâfat verecektir (42 Şura/40)
Kötülüğün cezası yapılan kötülük kadardır Ancak af edip barışma yolunu seçenlere Allah mükâfat verecektir (42 Şura/40)
Toplumlar meselelerine hep çözüm aramışlardır…Her meselede eskiler de yeniler gibi birbirinden farklı çözümler önermiştir...Yüce Allah’ ın emrine ya uzak düşürmüş ya yaklaştırmış akıl ve tecrübeleri onları...Vahye ihtiyac var gerçek çözümü bulmak için...Seçim bize…
Araplar’ın konuyla ilgili şu vecizelerini iyi tahlil etmeliyiz ...
"Bir kısım insanları öldürmek, toplumu diriltmektir."
"Öldürmeyi çok yapınız ki, öldürme azalsın."
"Öldürme, öldürmeyi yok eder. Yani öldürmeyi en çok ortadan kaldıran şey, yine öldürmedir."
Konuyla ilgili tarihten şu iki örneği iyi tahlil etmeliyiz...
Hamurabi kanunlarında da “Dişe- diş” ilkesi var.İntikamda (Cezada)aşırı gitmeyi yasaklar bu anlayış.Yani dişe - baş alanları engeller…Ödeşmeye izin verir...
Hz. Nuh kavminin helakını dilemiştir.Yüce Allah’a duası bu…Yani müşriklerin bedenlerine ceza ateşi ile yanmış...ama neden...Onlardan ümidini kesmişti hz. Nuh...
Kısas mı diyet mi…Hangi yolu tercih daha ehven..."diyet" (Bu ikiside ödeşme yolu);en güzel davranış ve Ahlak bu güzel dinimize göre...
Kısasta hayat var… Ya diyette…Barış uğruna fedakarlıkta bulunmak bu...
Güzel dinimiz İslam kısası farz kılmış ve Diyete daha teşvik etmiş…Dinimiz, ödeşmeyi şart koşmuş...Ve ödeşmenin yollarını çoğaltmış...
Konuyu yeterli incelediğimiz zaman şu güzel gerçekle karşılaşırız" Bedene ceza ateşi "ile yanmamalıydık...Bu Peygamber ahlakı değil…Kamil insan ahlakı değil…Kamil toplum ahlakı değil…
Kısası değil de diyeti seçmeliydik ...Bilhassa ölüm kısasında;Bir kere olsun Allah diyecekse bir suçlu, diyeti kabul etmeliydik...Yüce Allah’ın hatırı yok mu...
"Kötünün kötülüğünü öldürmeliyiz"…Bedenini değil…Bedenine cezada ısrardan geçebilmeliyiz amaç hasıl olacaksa...Amaç kötünün kötülüğünü öldürmek...Kötülerde kötülüğü öldürmek...
Ve aynı acıyı tattırma ısrarında da hayır yoktur...Bir ceza önemli olan...Ödeşme önemli olan...Ödeşmenin gerçekleşmesinde hayır ve hayat ...Amacın hasılı önemli olan...
Kötüyü ıslaha çalışmalıyız ...Ve şu gerçekleri de unutmamalıyız... kötüden ümidimizi kesmemeliyiz…Kötüyle kavgaya hemen tutuşmamalıyız…Hatta Allahtan kişiye hidayet ve ıslah gelinceye kadar cezayı geciktirmeliyiz…Ve de ,Allahın hidayetinin ve ıslahının kişiye ne zaman ne şartlarda geleceğini de bilmemizin mümkün olmadığını unutmamalıyız...
Unutmayalım şu tarihi gerçekleri de…Hz.Musa firavunla savaşı değil …Hicreti seçmiştir…Firavun ise son nefesinde “Ben de Musanın rabbine inandım” demiştir…
Hz peygamberimiz de müşriklerle savaşı hep geciktirmiştir…
Unutmayalım…Hz. Hamzayı şehit eden Vahşi ,yıllarca İslama hizmet etti…
”Caniden kamil insan” meydana getirenlere selam olsun…
İnsanları ıslaha yol aramak en ehven bir hal…Islahın ,tevbenin ortamını hazırlamak için gayret sarfetmek ne güzel...
’Öğrencilerinden biri Mevlana’ya sormuş.
-Efendim, bu dört kapı mes’elesini ben pek anlayamıyorum. Bana
anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız? ... ’Simdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var. Hepsi rahlelerine eğilmiş...
Sen git bunların hepsinin ensesine bir samar at, sonra gel
sana anlatayım.’
Adam gitmiş birincinin ensesine bir tokat aşketmiş Tokatı yiyen
derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlâna’nın
öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci geri dönecek ama
hocasına itaat var.Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat aşketmiş. O da derhal ayağa
kalkıp elini kaldırmış. Tam tokatı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş.
Öğrenci devam etmiş üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü şöyle bir
kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş.
Dördüncü, tokatı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına
devam etmiş.Öğrenci Mevlâna’ya dönmüş, olanları anlatmış.
Mevlâna;
’Işte sana istediğin örnekler;
Birinci; şeriat kapısını geçememiş biri idi. şeriatta kısasa kısas
olduuu için tokatı yeyince kalktı. Aynısını sana iâde etti.
Ikinci; tarîkat kapısındadır. Tokatı yeyince o da kalktı tam tokatı
iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdigi söz aklına geldi. ’Sana
kötülük yapana bile iyilik yap’. Onun için döndü, yerine oturdu.
Üçüncü; mârifet kapısına kadar gelmiştir. Iyinin ve kötünün tek
Yaradan’dan geldiğini bilir, inanır. Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi
âlet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.
Dördüncü; hakikat kapısını da geçmiştir. Iyinin ve kötünün tek sahibi
olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile
Not(1)
Kısas mı -Diyet mi...Nefis insanını ancak kısasla firenleyebiliriz. Allah aşkıyla firenleye bileceğimiz kişilere ancak diyet hakkı verilmelidir...Toplumda düzen bozulur değilse...Ve bu şeriat anlayışı yanlıştır;çünkü hakikatle bağları kopuk bir şeriat olamaz.Bu uygulama ancak bir yanlış anlayış olarak algılanmalıdır...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.