- 972 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ALDATIŞ VE ALDANIŞ…
ALDATIŞ VE ALDANIŞ…
Aldatışlarla dolu ürkek bakışlarında, neden olduğunu bilmediğim veyahut hissedip de,
görmezden geldiğim; o hüzünlü derinlerde sebebini bilmediğim korkular ya da
yanlışlar mı; bana bu kadar büyük acınası şehvet dolu günahları işleten…
Akabinde seni de benimle sürükleyen…
Bilmiyorum; belki de içimdeki dürtüleri bastırdığım o ağır yüklü yürek, kavuğuna sığmayan şeytani arzulardan pes etti.
Ört bas etti, artık merhameti…
Öyle isyankâr ki;
Çağladı, taştı.
Affet beni yüreğim…
Duyumsadığım uzaklardan gelen bu inilti kalabalığı, beni çağıran yakarışların…
Günah çıkaran zevk dolu çığlıklarınla,
Hüzünsün…
Masumsun ve ürkek…
Sorguluyorsun, pişmanlıklarını ve beni…
Karışıksın.
Sisli gözyaşların ince ince dökülüyor yüreğinden geceleri,
‘’ Senin yüzünden’’ diye bir fısıltıyla haykırıyorsun.
Karanlığın buğusunu bozuyor, dökülüyor dudaklarından deli dolu bir öfke…
İşte o an kopuyor içindeki fırtına, ruhunu yok eden bir tufan
Her şey alabora…
Şeytanın şehvetiyle iş birliği yapmış, akrep gibi zehirli bakışlarının altında gizlediğin sevilesi yüreğin, hıçkırıklara boğuluyor, aldığın nefesle soluksuz kalıyorsun.
Dur durak bilmiyor, çoktandır ölüsün
Ölüyüz.
Sırladığın gizlediğin gün yüzüne çıkmasını istemediğin diğer bir gerçek; takılıyor düğüm düğüm nefesine…
Şerefsiz, soysuz olarak bildiğin adamı, atamıyorsun yıkamıyorsun içinden…
Öyle ki, çocuk yüreğini biliyorsun.
Korkuyorsun.
Kendi gel-git lerin kıskıvrak sardıkça ruhunu; derin bir bağ kuramıyorsun…
Sevildiğini pekâlâ biliyorsun.
Bu sırlı adamın karanlığından kaçıyorsun kim bilir?
Aşka inanmayan, duygularını zincirlerle sıkı sıkıya bağlayan, gözleri can çekişmelerden donuklaşmış, sadece sureti gülümseyen sessiz serseriye, uzaktan öylece bakakalıyorsun.
Hiçbir şey bilmiyorsun, görmek istemiyorsun!
Yara almış ruhunun titreyen soluğunda; geçmişi yıkımların altında kalıyor. Aldanışlar ve gamlarla içindeki fırtınalara hükmettikçe, kandamlacıkları sağanaklar halinde akıyor.
Merhamete hürmet gösteren, içindeki sarsıntıların hoyrat intikamını almaktansa; kayıplara karışmış, çatallaşan inleyen ruhuna kıyıyor; yüklü yüreğindeki karanlık…
Son susuş…
İçimi çekiyorum kendime…
Bir bakıyorum aynadaki suret benim değil…
Gecenin zifiri hüznünü, karanlıkla sarmalayıp matem dolu yaslar sırtlanırken; gururu ve kendi benliğimi ayaklar altına alarak; yüreğimdeki acınası merhameti, çocuksu duygularla baş başa bırakıyorum.
İsyankâr yüreğimi, ruhumla harmanlayıp ecel bekçisi Azrail in hürmetine sunuyorum.
Artık duyulsun!
Vakit…
İnfaz…
Beni affeyle masum yürek…
M.EMİR DEMİR...