- 2432 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Sustu Kadın
Sustu kadın…
Biliyordu konuşsa da bir şey değişmeyecekti. Gitmeyi çoktan kafasına koymuştu adam… ve gözleri zaten gitmişti bu aşktan…
Gözlerini dikti kadının gözlerine. Her bir bakışı bıçak gibi saplanıyordu yüreğine; ama yine de sustu kadın. Bağırmadı, haykırmadı, neden? diye sormadı. Bir damla gözyaşı süzüldü gözlerinden. Sustu kadın…
Yüreğinde patlayan volkanları bir başına boğmaya hazırlanmalıydı; öfkesini içinde patlatmalıydı. Yüreğinden taşan lavlar, sıçramamalıydı adama… hissettirmemeliydi içindeki yıkımı; başarabilir miydi? O kadar gücü var mıydı hala…
Biliyordu karşısına çıkan her adamda ondan bir iz arayacaktı. Biliyordu yaşadığı her aşkta bu aşktan bir kırıntı bulmak için uğraşacaktı. Bulamayacağını da biliyordu, tıpkı şarkının dediği gibi “anladım ki hiç kimse sen değil.” Diyecekti. Bunları bile bile sustu kadın…
Adam topladı bütün eşyalarını, çıkıp gitmeye hazırlanıyordu bu aşktan. Bir tek hatıralar kaldı kadına; üstüne kara toprak gibi çöken, nefes almasına izin vermeyen hatıralar … Sorsaydı ona kadın: “hiç sevmedin mi beni?” sustu; soramadı… alacağı cevaptan korkuyordu, belki de bilmemek daha iyiydi. Bilmemesi, yatıştırırdı yüreğinde kopan fırtınayı…
Yolcu etmeliydi onu; misafirperver bir ev sahibesi gibi. Yolun açık olsun demeliydi… boğazına düğümlenen kelimeler çıkmadı bir türlü dudaklarından; çıkamadı. Her şey donmuştu sanki; zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. Çakıldı, akrep ve yelkovan olduğu yere… Bir an önce bitseydi bu sahne; bitmeliydi artık, kanıyordu kadın… aşk kan kaybediyordu. Perde kapanmalıydı vakit kaybetmeden, çünkü; unutabilirdi repliklerini, suskunluğu gecede yankılanabilirdi…bu film burada bitmeliydi; neden bitmek bilmedi ki. neden ağır ağır kanattı kocaman yüreğini…
Adam gitmeden kadının gözlerine baktı. Yüzüne dökülen perçemler saklamayı başarmıştı kadının gözyaşlarını; görmedi adam kadının ağladığını… ve kafası önde, ezberletilen replikleri söyledi usulca; “sen çok iyisin ama; ben sana layık olamadım. Affet beni; sana verdiğim sözleri tutamadım. Eminim karşına senin değerini bilecek birileri çıkacak… ben de sevdim seni ama…” ve kadın biliyordu içinde “ama” geçen cümle baştan sona yalandı. “ama” sözcüğü kendinden öncekileri yalanlardı; demek ki hiç sevmemişti. Basit bir ayrılık sahnesi yaşanıyordu, adama göre; oysa yaşananlar bu kadar basit değildi.
Adamın bu sözleri çınladı gecenin içinde. Bir çığlık tırmalar gibi tırmaladı kadının kulaklarını. Tıkamak istedi kadın kulaklarını; duymak istedikleri bunlar değildi. “Saman aleviydi yaşananlar; yandı bitti ve kül oldu.” demeliydi ya da “sen, beni benden çok sevdin; korktum bu sevgiden.” demeliydi “bu aşkın içinde boğulmaktan korktum, alışık değilim ben bu kadar sevilmeye..” demeliydi.
Ve sessizce uzaklaştı adam. Gıcırtıyla açılan kapı, usulca kapandı. Gitmişti… O anda odada bir feryat koptu, çığlıklar yükseldi… bütün sesler sessizliğe büründü, duyulan tek şey; bir yürekten kopup gelen çığlıklardı ama; adam sağırdı.
Kadın susmadı artık; susamadı. İçinde cevapsız kalan sorular, teker teker döküldü dudaklarından. “Neden? Hiç sevmedin mi beni? Bu aşkın tek kurbanı neden sadece benim?....” cevabını hiçbir zaman alamadı.
Yankılandı sorular boş evde. Üzerine basılan zemin bir beşik gibi sallanmaya başlamıştı. Ve bir yıkım; yürekte yaşanan, kocaman aşkı yerle bir eden yıkım…
Sonra çöktü dizlerinin üzerine kadın; o, kopan kıyamette farkında değildi belki ama; iyi ki gitti adam… çünkü kadın yorulmuştu, çok sevmekten. Yorulmuştu, çok acımaktan… zamanla geçecekti yarası; küçük bir iz bırakarak ve iyi ki gitti adam.
YORUMLAR
giden, çok şeyler götürür kalandan
ama kalan bir şekilde çıkmayı başarır kalan enkazdan...
içim üşüyor yazılarınızı okuyunca...
ayrılık, ölüm hasret... bir kaleme anca bu kadar yakışır...
yüreğinize derman...
efsun dalya
ancak hayat bizi üşütüyor... kalemin suçu yok..
her aşkın ayrılıkla bittiği, her yaşamın ölümle son bulduğu sürece yazılan yazılardan esen sert rüzgarlar yüreğimizi buz tutturacak...
sevgiyle...
Kemale ermiş acılarıyla kaldı kadın...
İtibar kazandı Aşk...
devrilirken dahi
Tanrılaştı kadın...
Aşk'a aşkla tutundu kadın...
Kalemine yüreğine derman...
Sevgiyle...
efsun dalya
çelme takıyor asi raüzgara
bakmıyor dönüp arkaya
küsse de aynalara
devam edecek yoluna...
SEVGİYLE...
Ya gidenin yanında götürdükleri? Hiç yerine koyamadığımız eksilenlerimiz.
efsun dalya
AMA YİNE DE YAŞAR İNSAN YA DA YAŞIYORMUŞ GİBİ YAPAR...
efsun dalya
teşekkür ederim vakit ayırıp okuduğunuz için...
sevgiyle...